Karşımda duran kişi Pelin'di. Beni omuzlarımdan tutmuş, duvara yapıştırmıştı. Göz bebeklerinde yanan ateşten çıkan kıvılcımları hissedebiliyordum ve bu hali beni ürkütüyordu.
"Pe...Pelin!!!""Adımı sakın söyleme seni küçük aptal!!!"
Bana iğrenmiş gibi bakıyordu ve yüzümü inceleyen gözlerindeki o ifade derinlerde yatan bir öfkeydi. Hem de büyük bir öfke. Bunu dışarıdan bakıp anlamak hiç de zor değildi.
"Merak etme küçük aptal, seninle fazla uğraşmıcam. O b*k suratını görmeye tahammül edemiyorum çünkü."
Ona öfke dolu gözlerle baktım ve onu bütün gücümle üstümden ittim.
"Sen... senin benimle böyle konuşmaya hiç hakkın yok, tamam mı!!!""Öyle mi, küçük aptal kız? Öyleyse sana benim neye hakkım olduğunu söylemeliyim!!!"dedi ve eliyle sırtımı yasladığım duvara vurdu.
"..."
"Sen... sen b*k suratlı, sen onu benden çaldın. Sen
Mert'i... Kuralsız'ı... aşkımı çaldın. Sen bir hırsızsın. Hırsızsın ve cezanı çekmelisin!!!"İşaret parmağımı ona doğru salladım ve "Asıl sen aptalsın. Hala aklın almıyor mu? Mert seni istemiyo, Mert beni istiyo ve onun... onun ihtiyacı olan tek şey benim."dedim.
Bu cümleler dudaklarımdan dökülerek boşlukta hayat bulduklarında soluklarımı hızlandırdım. Göğüs kafesimin içinde atan kalbimin kemiklerime çarpışını hissedebiliyordum."Bana bak or*spu, eğer... eğer sen onun aklını karıştırmış olmasaydın o benimdi. Anladın mı, o benimdi."
Var gücümle ona bağırdım. Çevredekilerin meraklı bakışlarını umursamadan, artık bu kıza haddini bildirmek için bağırdım.
"Sen bi psikopatsın Pelin, sen... sen delisin. Onun senin olduğunu nereden çıkardın? Ben... ben onun ilk sevgilisiyim."Pelin elini havaya kaldırdı ve havayı delip geçen o keskin tokat sesi sol yanağımda son buldu.
"Benimle böyle konuşma küçük or*spu. Yoksa seni o dilini kullandığına pişman ederim. Artık onu kullanamaz duruma gelirsin."Yanağımın acısına aldırmadan başımı kendimden emin bir şekilde kaldırdım ve Pelin'e meydan okurcasına baktım.
"O bana aşık. Hemde deliler gibi. Ve şunu bilki o senin gibi bir sürtüğün yüzüne bile bakmaz.""Sensin sürtük!!! Sen ucuz bir paçavrasın. Sen... sen benimle boy ölçüşemezsin bile."
"Öyle mi? Öyleyse söylesene, neden... neden o benimle. Kafan almıyor mu senin, o... o benimle. Kalbi ve beyni... her saat, her dakika ve her saniye benimle. O yüzden şimdi karşıma geçip sakın onu sahiplenmeye çalışma. Çünkü o benim. O benim!!!"
"Demek öyle!!! O halde neden sen yokken benimle yattı söylesene. Sen yokken o her gün benimleydi. Ben onun yanında uyuduğu kadın... ben onun birlikte olduğu kadın... Ben onun kızıyım. Onun kızı... "
"..."
"Peki söylesene, sen bir kez olsun onunla birlikte oldun mu? Sen... sen hiç onun oldun mu? Hayır... hayır olmadığına eminim. Neden mi? Çünkü ben bir kadınım. Gerçek bir kadın. Sen... sen ise küçük bir kızsın!!!"
"..."
"Aptal küçük bir kız!!!"
Söylediklerini anlamakta zorlanıyordum. Başım dönüyordu ve kendimde değildim. Ağzında gevelediği şeyler... onlar gerçek olamazdı. Mert bana bunu yapmış olamazdı.
"Hayır... hayır sana inanmıyorum. Ya... yalan söylüyosun."
"Üzgünüm aptal kız. O sen yokken her gün benimle birlikte oldu. Benimle... seninle değil, benimle."
Dengemi kurmakta zorlanıyordum ve sırtım duvarın aşağısına kadar kaydı. Bedensel fonksiyonlarımı yitirip, onun bana söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Hayır... hayır. Söyledikleri gerçek olamazdı. Onlar... onlar çok mantıksızdı. Mert bana bunu yapmış olamazdı. Olamazdı çünkü o bana aşıktı.
"Na...nasıl?"diye ağzımda geveledim Pelin'e bakarak.
"O o zamanlar, yani senin olmadığın o beş ay Londra'daydı, zaten bunu sen de bilirsin. Ben ise New York'taydım. Ama bilindiği gibi, kader aşıkları bir araya getirir. Sonra Mert beni aradı ve yanına gelmemi istedi. Senin kırdığın kalbi, ben onardım. Enes'le yattın, sadık bir kadın olamadın ve onu hayal kırıklığına uğrattın."
"Ben... ben Enes'le yatmadım. Beni kendinle bir tutma or*spu!!!"diye bağırdım.
"Her neyse işte, sen yokken onun yanında ben vardım ben. Onun hem bedensel, hem zihinsel ihtiyaçlarını karşılayan ben!!!"
"İğrençsiniz!!!"
"Ne istersen diyebilirsin aptal kız. Sadece ikimizin arasından çekilsen yeter!!!"
Yavaşça ayağa kalktım ve "Sizden nefret ediyorum ve bir daha ikinizinde suratını görmek istemiyorum. Midemi bulandırıyosunuz."dedim.
"Benim için hava hoş tatlım. Tek yapman gereken aramızdan çekilmen."
Öfkeliydim, hem de hiç olmadığım kadar. Onun bana bunu yapmış olma ihtimali bile beni çileden çıkarmaya yetiyordu. Bana hep beni düşündüğünü, kalbinin benimle olduğunu ve beni bir kez olsun aklından çıkaramadığını söylemişti ve şu an Pelin'in söyledikleriyle birleşince büyük bir tutarsızlık barındırıyordu.
Kalbim anlamak istemiyordu. O kızın ağzından çıkan şeylerin gerçek olmadığını ve hepsinin onun uydurması olduğunu birinin bana söylemesine o kadar çok ihtiyacım vardı ki.
Tekrar kendimden emin bir şekilde başımı kaldırdım ve Pelin'in suratına dik dik baktım.
"Hayır... hayır bu doğru olamaz. ""Öyle mi tatlım, öyleyse bi de şuna bakmalısın."
Pelin, elini çantasına attı ve içinden bir kağıt çıkardı. Bir fotoğraf...
"Bu fotoğraf... artık s*ktirip gitmen için yeterli bir sebep hayatım."dedi ve fotoğrafı bana doğru uzattım.Gözlerim önce fotoğrafa sonra Pelin'e kaydı ve titreyen parmaklarımla uzanıp yavaşça fotoğrafı aldım. Gözlerim fotoğrafa kaydığında ise beynimden vurulmuşa dönmüştüm.
Evet... evet fotoğraftaki Mert'ti ve bu fotoğraf her şeyi açıklıyordu.
Pelin sertçe fotoğrafı elimden çekti ve "Evet, gördüğün gibi yatakta yatan kişi Mert, ve kollarıyla sarmış olduğu kişi de benim. Artık lütfen aramıza iğrenç bir parazit gibi girmeyi kes!!!"
Direnememiştim.
Güçsüzdüm, zayıftım ve direnememiştim. Fotoğraf her şeyi kanıtlıyordu. Her şeyi...
Artık karşı çıkamazdım çünkü bu gerçekti. Bu gerçekti.
Ve bu gerçek beni öylesine sarsmıştıki ayakta durmakta zorlanıyordum. Son kez Pelin'in o iğrenç yüzüne baktım ve bana omuz silkip tiksinerek baktıktan sonra yanımdan çekip gitti. Artık yalnızdım. Tüm bu iğrenç gerçekler ve ben... artık yalnızdık.Devam edecek. 🐒
yazar: elenaor1
instagram: iremtpuz
snapchat: iremtpuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURALSIZ
TeenfikceAda, 18'ine gireceği gün anne ve babasının ölümüyle sarsılır. Ailesinin ölümü üzerine hayatta kalan tek akrabası olan amcası, onu İstanbul'a götürür. Ada, artık hiç bilmediği yeni bir şehirdedir ve yapayalnızdır. Onu karanlığın pençesinden kurtaran...