4.Bölüm "Buselenecek Bilinç."

166K 10.2K 26.2K
                                    

Multimedya;

Bağzıları - Akışına Bıraktım Akmadı.

Merhaba! Sınav öncesi aklınızı karıştırayım dedimskdkf.

Keyifle okuyun

🌹

4. Bölüm: "Buselenecek Bilinç."

Fidesi cehennem toprağına ekilen her kötülük, kökü cennette yeşeren her iyiliğin karşılığıydı. Cehennemdeki fideler odun ateşiyle yanan insanlığın ruhuna ithafen büyürken, kökü cennet toprağında biten tohumlar iyiliğe ithafen yeşeriyordu. İyiyle kötünün kızıştığı noktada, cennetin döküntüsü cehennem topraklarına ve kalbin zelzelesi bir ruhun üzerine devrilmeye başlıyordu. Kimsenin el değmemiş toprakları, ruhun kire bulaşmamış satırlarıydı.

Bir namlusun hedefi, zihnimin intiharla lekelenmiş duvarlarıydı. Kabzası çekilen namluyu benim parmaklarım tutuyordu ama silahı sıkan ben değildim; zihnimi intiharla lekeleyen insanlardı.

Yıldızlar, gökyüzünde gecenin silahlandırdığı askerlerdi.

Gökyüzü, yer yüzüne ağlayandı.

Ve gece, kimsessizlerin üzerine doğrultulan namluydu.

Düşünce yığınımın arasına atılan bomba şiddetle patlamış, zihnimi derbeder etmişti. Öğrendiğim gerçeği dakikalar evvel sindirebildikten sonra, kendimi gelmeyi başarmıştım. Korkut Eflâh'ın kaba bir adam olduğunu onu tattığım ilk anda keşfetmiştim lakin bana karşı olan tavrını sebepsizce bulmuştum. Gonca'nın dillendirdiği merhametsiz kelimeler, bulmacayı çözmüş ve yaraya son dikişi atmıştı.

Dikiş yarayı kapatmıyordu.

Öyle olsaydı ruhu dikişleyecek binlerce insan olurdu.

Fikirlerin benliğimde bıraktığı etki, ılık kahvenin damağımda bıraktığı sert lezzetten daha baskıcı ve can sıkıcıydı. İnce, derbeder parmaklarımın evlat gibi sahiplendiği soluk renkli kupaya uzunca baktım. Duman tütmeyi bırakmış, köpüğü, kıyıya çekilen hüzün misali gözden kaybolmuştu. Dalgalanan yüzeye bakarken, Gonca dirseği dirseğimle tokalaşacak kadar yakınımdaydı. Şöminenin önündeki postun üstünde, sıcağı kemiklerime kadar hissederken, dilimle dudağıma sıvaşan lezzeti temizledim.

O sırada biri tarafından izlenildiğimi hissettim.

Süphesiz ki bu kişi Korkut Eflâh'tı.

Kahve yüzeyini eşeleyen gözlerim usulca yukarı tırmandı, ilk olarak kalıbını örseleyen kazağa rastladı gözlerim. Köşeli çenesine ekilen kestane tonundaki kirli sakalları ve aynı doğrultuda uzanan dolgun elmacık kemikleri; boş bir tuvale resmedilmeyi bekleyen el sanatı gibiydi. Alnına serpişmiş olan tutamlar, kış güneşinin cansız parıltısına ev sahipliği yapıyordu. Gözleri..cehennem tapınağını onun gözlerine dikmiş gibiydi. Doğrudan bal rengi irislerime şiddetli bir dikkatle bakarken, tıpkı saniyeler evvel yaptığım gibi diliyle alt dudağını ıslattı.

Ev değil diye hatırlattım kendime. Ev değil in.

"O yüzükte neyin nesi?" Gonca'nın şaşkınlık serpiştirilmiş naif sesi algılarımı ısırdığında duraksadım. Parmağımdaki altın halka, damarıma çarban et gibi yapışmıştı tenime. "Evlilik yüzüğümü? İsimsiz sen.."

Üstüme çullanan bakışları hissettim. Levni, kahvesini püskürttü. "Oha kız evli çıktı."

Barbaros mırıldandı. "İlginç." Güldüğünü hissettim. "Evli olması sence de çok ilginç değil mi, Korkut?"

OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin