36. Bölüm: "Kayboluş."

75.5K 6.1K 7.2K
                                    

Multimedya:

Gym Class Heroes, Stereo Hearts.

*bu görseli ınstagramda paylaşmıştım, buraya da eklemek istedim*

Merhaba.🖤

Diyecek bir şeyim yok, keyifle okuyusndjrjdj.

🌊 (Tabi emoji bırakmadan geçmeyin.)

36. Bölüm: "KAYBOLUŞ."

Her şey bir damla suda başladı, bir damla suda bitecek.

Biliyorum. Bazen bilirsiniz. Hissedersiniz. Kötü olanı, kötü olanın ruhunuzu sancımaya başladığını... O sancı ruha girdiğinde sizi içten içe kemirmeye, öldürmeye, duygularınızı kurutmaya başlar. Huzursuzluk öyle kötü bir hastalıktır ki, tedavi kendinizde olmasına rağmen o tedaviyi uygulayamazsınız. Bir salıncağın tepesine çıkmış, yukarıdan insanları izlerken, farkında olmadan salıncağın zincirlerinin gevşemesi gibi. Yukarıda olduğunu sandığın an, düşmeye en yakın olduğun an aslında.

An...

Bir an bir hayatı ne kadar değiştirebilir?

O kadar yorgun ve huzursuz hissediyordum ki, aldığım nefes genzime yük oluyor ve dudaklarımdan, bezgin bir şekilde çıkıyordu. Doğrudan bacaklarıma, daha doğrusu kuyruğuma bakıyor, küçük iç çekişlerle sarsılıyordum. Kaç saat geçmişti bilmiyordum ama vücudumda hâlâ bir dönüşüm olmamıştı.

Denizkızıydım.

Hâlâ.

Hep böyle mi kalacaktım?

"Denizkızı vurulmuş bataklığa."

Onun fısıltısı kulaklarımı okşadı ve gözlerimi çevirip baktığımda, kafasını fayanslara vurarak sigarasını dudaklarına götürdüğünü gördüm. Benimle birlikte küvetin içine girmiş, bacaklarını ileriye uzatmış, elinin birini küvetin dışına atmıştı. Gözleri tavanın üzerindeydi ama sanırım elektrik hatlarında bir sorun olduğu için, başımızın üzerindeki ampul cızırdayıp duruyor, bazen sönüyor ve sonra tekrar yanıyordu. İkimiz de bundan endişe duymuyorduk, endişe duyacağımız çok daha mühim meselelerimiz vardı.

"Neden şimdi öyle dedin?" Diye sordum, ona. "Denizkızı vurulmuş bataklığa?"

"Düşünüyorum da sen yaradılışında olan şeye, denizkızına dönüştün." Sigarayı dudaklarının arasından çekip aldı ve dumanı burnundan, yavaşça soludu. Düşünceli görünüyordu. "Ben de yanıp kül mü olacağım? Toprak mı olacağım?"

Ateş topraktandı ve o ait olduğu şeye dönüştüğünde gerçekten toprak olabilirdi. Kül.

İliklerime kadar titreyerek çenemi dizime dayadım. "Böyle şeyler söyleyerek beni korkutmamalısın."

"Birimizin gerçekçi olması lazım."

Titreyen ellerimle kuyruğumu gösterdim. "Beni böyle de sever misin?"

Gözleri tavandan aşağıya indi ve gözlerime oturarak, bana derdimden daha ağır bir yük oldu. Sigarasının izmaritini küvetin kenarına bırakarak parmaklarıyla kuyruğumu hafifçe okşadı. Dokunuşunu hissedebiliyordum. Çok tuhaf bir histi. "Seni zaten böyle sevdim," diyerek beni cevapladı, dudaklarının ucundaki kahırlı bir tebessümle. "Ben seni ilk sevdiğimde sen zaten bu değil miydin?"

Eski hayatımızda, beni sevdiğinde bir denizkızıydım. 

Evet, bu çok doğruydu. O zaman bile beni seçtiyse şimdi neden beni sevmeyecekti ki? Bana bunu hatırlatması beni biraz rahatlattı ve gergin omuzlarım gevşedi. Kafamı hızlıca salladım. "Ben senin kaderinim."

OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin