Multimedya;
Skylar Grey, Words
Merhabalar. Multiye koyduğum şarkıları lütfen dinleyin, özenle seçiyorum çünkü ;) Özellikle bazen çok beğendiklerim oluyor ve sizin de keşfetmenizi istiyorum.♡
Benim güzel Eflâh'ım.
💦
22. Bölüm: "On İki Renkli Gökkuşağı."
Omuzumdaki meleğin kanatlarını ıslatan bu dokunuş, şüphesiz ki Korkut Eflâh'ın dudaklarına atti.
Dudakları dudaklarımda güzelleşiyordu.
Bu öyle bir andı ki, sanki birbirimizi öpmeden önce dudaklarımızın bir değeri yoktu.
Ayak parmaklarım, ona yetişmek için yükseldiğim andan beri sızlamayı sürdürürken, kaburgalarım bedenimin içindeki yerlerine yerleşmeye başlamıştı. Korkut'u öpmek beni tamamlamıştı. Eksik bir şeyler ruhumdaki boşluklarına dolmaya başlamış, akrep ve yelkovan elden ayaktan düşerek zaman tarafından dışlanmıştı. Uçan aklım öyle güzel uçmuştu ki sonsuza kadar aklımın uçmasını isteyebilir, tıpkı bir akılsız gibi yaşayabilirdim.
Bir akıl'sızısı gibi.
Yetim çocukların sevgiye duyduğu ihtiyacı, parmaklarım arasında varlığı seyrekleşen saç tutamlarına karşı hissettiğimi bilmek, içimdeki Aysima'yı anlamak gibiydi. Eflâh'ı öperken Aysima'yı anlamış, hatta onu anlamaktan fazlasını hissetmiştim. Bu anın gerçekliğini sindirmeye çalışarak dudaklarımda arsızca kıvranan dudaklarına karşılık verirken, ruhumdaki köprünün ampulleri sönmemek üzere yanmaya başlamıştı sanki.
Dudaklarımdaki dokunuşu azalarak bitmeye başladığında, son kez alt dudağımı hafifçe öptü titreyen dudaklarıyla. Dudakları son dokunuştan sonra dudaklarımdan koptuğunda, bir itiraz mırıltısı dökerek onu bir kez daha öpmek istedim ama dudaklarını çeneme indirerek bu öpücüğü savuşturdu. Elim saçlarından kayarak ensesine düştüğünde, ağrıyan parmaklarımın düşmanlığına dayanamayarak tabanlarımın üstüne bastım. Dudaklarımı çeneme bastırarak soluklanırken, bulanık gözlerimi kırpıştırarak onu görmeye çalıştım. Gözleri kapalı, seri bir şekilde nefesleniyordu ve yanaklarında hafif kızarıklıklar vardı.
Elim geniş omzundan destek alırken, "Ama bu kısa sürdü," diyerek itiraz ettim nefes nefese. "Bir daha mı yapsak?"
Firar eden ayarsız gülüşü dudaklarından dökülerek dudaklarıma çarptığında, gözlerimi kırpıştırdım. Oysa ben ciddiydim, şaka yapmıyordum ki yahu! Yanağımdaki eli yukarı doğru uzanarak saçlarımı geriye doğru tararken, gözlerindeki kapakları ağırca kaldırdı ve bal renklerini ifşa etti. Bal hareleri, dibi yanmış bir gezegen gibiydi. Yanmaya başlayan her şey siyahlaşırdı, gözlerindeki siyah lekeler o yangının emareleriydi. Titiz, heyecanlı bakışları tüm yüzümü hesaplayamadığım saniyeler boyunca izledikten sonra dudaklarıma indi. Yanaklarının biraz daha kızarmasını hayranlıkla izlerken, "Utandın mı?" Dedim, haylazca. "Yanakların kızardı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|
Fantasy"Acıdan geçemeyen kadının, acısı bitemeyen adamla; kırık dökük sevdası." Kendini bilmez bir gecede, ay tamda göğün bağrında uyuklarken başladı her şey. Kader; dizleri yaralı bir kızı, dudakları kan kokulu bir adamın koynuna sardı. Yitirdiği...