|2. KİTAP| 10. Bölüm: "Eve Dönüş."

62.1K 5.7K 7K
                                    

Multimedya:

VİDEOCLUB, Amour Plastique.

Merhaba canımın içleri!

Keyifli okumalar<3 Yorumlarınızı ihmal etmeyin<3

10. Bölüm: "EVE DÖNÜŞ."

Adınız bu hikâyenin bir yerinde geçiyorsa, illa ki zamanı geldiğinde o acıyı çekeceksiniz.

Acı sırası Barbaros'daydı. Bazen oturup çalan bir şarkıya ağlarsınız, kelimelere, cümlelere. Bazen acıların dili yoktur, sadece müziğe de ağlayabilirsiniz. Bazen ağlamazsınız ama anlarsınız. Bir acıyı anlamak, insanı insan yapan en onurlu duyguydu ve ben bu acıyı o kadar anlıyordum ki, göğsümde onurumu takdim eden bir madalyon taşıyordum sanki.

Madalyonun bir yüzünde Eflâh, diğer yüzünde Barbaros vardı.

Ölümcül sessizlik diye tabir edilen bir sessizlik vardır ve bir deyimdir. Fakat hayatımda ilk kez bu deyim gerçeklikten besleniyor, biz gerçek bir ölüm sessizliğini iliklerimize kadar yaşıyorduk. Eflâh'ın kurduğu cümleden sonra kimsenin ağzını bıçak açmamış, az önceki parlak gülümsemeler ölümün avuçlarında bir hayal gibi kaybolmuştu. Kimsenin gözlerine bakamıyor, duygularını görmeye dayanamıyordum. Levni kül oldu ve ölümünün tek kanıtı olan cesedine bile sahip değiliz.

Kim böyle bir ölüm ister ki?

"Sen ne dediğini bilmiyorsun," dedi Barbaros, dumura uğramış bir sesle. Kafasını şiddetli bir şekilde iki yana sallayıp kapıdan içeriye girdi ve bizden uzaklaştı. "Şaka mı yapıyorsun amına koyayım?"

Eflâh'ın elleri titredi ve bir çocuk kadar korktuğunu hissettim.

"Abi?" Dedi Gonca, onun da ses tonunda bir sorgulama, epey dehşet vardı. "Ne öl... ölümü?"

Uzanıp Eflâh'ın buz kesmiş elini tuttum. Gerçek bir ölüm soğukluğuna dokundum.

Ölen insanların vücudu soğurmuş, ölmeyenin ki de soğuyor.

Eflâh dudaklarını araladı, çenesini sıktı, tırnaklarını farkında olmadan elime geçirdi. Yaşadığı suçluluğun ve kaybın ağırlığını omuzlarında taşıdı. İçine çektiği nefesin bir zehir gibi ciğerine dolduğunu hissettim ve bir şeyler demek istedim. Diyemedim. Eflâh bir anda elimi bıraktı ve süratle kapıdan içeriye girip Barbaros'un yakasına yapıştı. "Öldür beni, " dedi aniden, hepimizin şaşkın bakışları altında. "Hak ettim ben, suçluyum!"

Dehşetle bağırdım. "Saçmalıyorsun!"

"Sen..." Barbaros'un yüzünde hiçbir zaman, hiç kimsede görmediğim mimikler oluştu ve gözünün ikisi birden seğirdi. "Sen cid... ciddisin."

"Hayır canım," dedi Venüs, başını çevirip önce bana sonra Eflâh'a bakarken. "Niye ölsün, böyle birden bire?"

"Ölümün zamanı mı olur," dedi Gonca kendini kaybetmiş şekilde abisine doğru bir iki adım attığında. Elini Eflâh'ın omuzlarına koyarak aniden hıçkırdı. "Abi... Ne oluyor?"

"Sen ciddisin," dedi Barbaros bir kez daha, sayıklar gibi. Bir an ona bakarken kendime aynada baktığım o zehir dolu günleri anımsadım. Tarifi olmaz hisleri gözlerinden, yüzünden çağlıyor, nefes alamıyordu. "Benim küçük kardeşimin... Öldüğünü mü söylüyorsun?"

"Koruyamadım onu," dedi Eflâh ama bu sefer sesi kısık değildi, bağırıyor, haykırıyordu. Hararet içinde başını sallıyor, Barbaros'u tutan elleri titriyordu. "Yapamadım, beceremedim. Benim de kardeşimdi... Yanıyordu, söndüremedim!"

OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin