Multimedya:
Jess Glynne, Take Me Home.
(Sözleri çok hoş değil mi?)
Merhaba. Upuzun bir bölüm getirdim sizlere. Gerçekten çok uzun oldu, ben bu kadar emek verirken doğal olarak da sizden oy ve yorum istiyorum.🖤 Lütfen eksik etmeyin. Üzmeyin beni yav.
🌊
33. Bölüm: "BİR KASIM GECESİ."
Bedenimiz, bazen ruhumuzun başında, o ruhun kıvranışını izler.
Acı, ruhun kapanışını yapana dek.
Bazen kelimeler pandora kutusunun içindeymiş gibi, asla dudaklarımızdan çıkmazdı. Bir akşam üstü, güneş gerisinde turuncumsu parıltılar bırakarak gökyüzünde kayıplara karışırken, pandoranın kutusu açılmak için adeta zaman kolluyor ve genç kadın, çektiği acı karşısında harap olmaktan fazlasını yapamıyordu. Ruhu, kaybetme korkusu içerisinde kıvranıyor ve bedenine yayılan tanımsız acı karşısında yardım dileniyordu.
Olduğu yerin oldukça sapa olduğunu farkındaydı, burada insanlara rastlamanın zor olacağını biliyordu ama artık daha fazla ileriye gidemiyor, yürüyemiyordu. Sadece ağlıyordu ve konuşacak dermanı bile bulamıyordu. Fersiz ve bitkindi. Dakikalar boyunca ağlamış, etrafta kendisine yardım edecek birilerini aramış ama kimseye denk gelmemişti. Yerde, sırtını arabaya yaslamış vaziyette oturuyor, gözlerini kapatmamak için adeta direniyordu ve uyumadan kâbus görüyordu. Bir jilet bıçağı, adeta karnının içinde, bedenine kesikler atarak dönüyordu. Gözleri kapanıyor, eli halsizlikten uzanmak istediği şeye uzanamıyordu. Ilık ılık yaşlar gözlerinden bir nehir gibi taşarak yanaklarında coşuyor ve koynunu ısıtıyordu. Uyumak istiyordu ama gözlerini açık, bilincini ayık tutmalıydı. Göz yaşları içinde, akşam vaktine, gökyüzüne bakarken, "Yardım," diye inledi, dermansız bir şekilde. Takati kalmamıştı. "Lütfen birisi yardım etsin..."
Bedeni, acısını ruhuyla paylaşıyordu.
Uzaklarda bir ses duydu ve bunun yanılgı olduğunu düşünürken o sesi bir daha duyarak kalbindeki ufak ışığın gözlerini kör ettiğini hissetti. Ah, sokağı aydınlatan şey bir araba farı mıydı? Başını kaldırıp omzunun üstünden arkaya bakması gerekiyordu ama kâbusu onu kendine çekmeye devam ediyordu. Az biraz güç bulduğunda zor olanı yaparak omzunun üstünden arkasına baktı ve gözlerini kör eden ışık karşısında ahlanarak boğazının derinliğinden cılız bir inilti çıkardı. Sefilliği hissediyordu. Arabanın durduğunu, şoför koltuğundan birisinin indiğini anladığında, "Yardım edin," diyerek tekrarladı hüzün içerisinde. Kaybın korkusu göğsünde bir kuyu açmış, hüzün o kuyuyu dolduruyordu ve yapabildiği tek şey umutla beraber o kuyuyu kapatmaktı. Süründü. "Lütfen bana yardım edin, kaybedemem..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|
Fantasy"Acıdan geçemeyen kadının, acısı bitemeyen adamla; kırık dökük sevdası." Kendini bilmez bir gecede, ay tamda göğün bağrında uyuklarken başladı her şey. Kader; dizleri yaralı bir kızı, dudakları kan kokulu bir adamın koynuna sardı. Yitirdiği...