FİNAL.

90.9K 6.9K 9.1K
                                    

Multimedya:

Bu bölümü istediğiniz her şarkıyla okuyabilirsiniz^_^

Çizim Instagram'da bana gönderilen çizimlerden birisi. Teşekkür ederim Ebru<3

Merhaba!

Final yazısının aklınızı karıştırdığınızı biliyorum. Lütfen öncelikle bölümü sakince okuyun. Aşağıya ve instagrama bıraktığım açıklamalara da mutlaka göz atın!

FİNAL.

Denizde yüzdüğümü sanıyordum, meğer kendi kanımda boğuluyormuşum.

Bazı adamlar kalbinizi sizden zorbalıkla alırlar. Ellerinde bir bıçak tutup o bıçağı defalarca kez sırtınızdan içeriye saplar, bıçağın ucu kalbinize bir kanca gibi takılana dek sizi deşer dururlar. Bazı adamlarsa bunu nezaketle yapar. Sırtınıza bıçak saplayıp o bıçakla sizi kazmaz, omurgalarınızı parçalamaz, kesikler açmaz... Sadece gülümser. Gözlerinize bakar ve gözlerinizden kalbinize giden bir köprü kurar. Kalbinizi almaz, kazanır. Eflâh o adamlardı. Kalbime girmek için sırtımı açanlardan değil, bana gülümseyenlerdendi.

Her sevdanın bir ölüm saati vardı.

Benim ki yaklaşıyordu.

Her şeyi biliyorum.
Her şeyi hatırlıyorum.

Katil benim, fakat ölen de benim. İnsan nasıl iki kere ölür, bilemiyorum ama cidden iki kere ölüyordum. İlki onun ölümüne sebep olduğumda, ikincisi kendimi öldürdüğümde. Hatırlıyorum ve hatırladıkça buradan sağ çıkamayacağımı anlıyordum. Bu sevdadan ne o ne de ben sağ çıkamayacaktık.

Gözyaşlarımı içime akıttım ve Korkut Eflâh'ın düşüncelerimi okumasından endişe duyarak ona gülümsedim. Okursa hatırladığımı bilir, ne yapacağımı anlardı. Ne yapacağım belliydi ama bunu bir an bile fazladan düşünemezdim. Bu yüzden hiçbir şey yokmuş gibi, boğazıma kadar ölüme batmamış gibi gülümsemeye devam ettim. Ben gece yarısından beri uyumuyordum ama Eflâh uyanalı sadece birkaç dakika olmuştu. Bu yüzü özleyeceğim.

"Güzel görünüyorsun," dedi ve bu bana sabahleyin kurduğu ilk cümle oldu. Sesinde uyku rehaveti vardı. Yüzünü yastığa sürterek gözlerini tekrar kapattı. "Bu güzellik beni öldürecek."

Çok şey varken hiçbir şey yokmuş gibi davranmak, ne can yakıcı şeymiş.

Uzandım ve kumral, yumuşak saçlarını sevgiyle okşadım. "Kalkmayacak mısın kocacığım?"

Yüzü yine ateşler içindeydi, üstelik sadece saçlarına dokunuyorken. Bu ısının artık benimle alakası yoktu, her an ateş içindeydi. Çehresindeki damarlar bir hortum gibiydi ve ateşin akışını görüyordum. Omuzları, gövdesi, sırtı, boynu... "Soğuk suyun altına girmeliyim," dedi, daha çok kendi kendine. "Bu sabah daha sıcak hissediyorum."

Bugün onunla geçireceğim son gündü ve ben ona dokunamıyordum bile. Bir veda, bunu bile mi hak etmezdi.

Titreyerek saçlarını şefkatle okşadım. "Hiç geçmeyecek mi?"

Bana takıldı. "Ateşli bir kocan var, neden üzülüyorsun ki?"

Bu beni gülümsetmedi, beni zaten artık hiçbir şey gülümsetemezdi. Hiçbir şeyin böyle olmasını istememiştim, böyle olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Son zamana kadar hiçbir şey bu kadar hüzünlü değilken, şimdi her ikimizde bu sevdanın içinde sağ kalmaya çalışıyorduk. Yaram o kadar derindeydi ki artık, onu göstermek için kendimi kat kat yarmalıydım. Gözleri kapalı olduğu için yüzümdeki perişanlığı görmedi. "Gece dişlerini sıka sıka uyuyordun, o kadar mı acı çekiyordun?"

OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin