Multimedya;
Alan Walker, Faded.
Adamlar, Kadın.
Sonunda gelebildik. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bu bölümü üç gün gibi kısa bir süreçte yazdığım için ben biraz yorgunum ama biliyorum ki, siz yorumlarınızla bu yorgunluğun değdiğini göstereceksiniz.
Sakince okuyun ;)
|Bu fotoğraf bana onların bileklerinden akıttıkları suyu ve ateşi hatırlattı.|
16. Bölüm: "Sınırlardan Kovulmak."
Yanmayı unutmuş cehenneminle beni korkutamazsın, ben zaten gerçek bir cehennemin çırasıyım.
Herkesin, uzanamadığı ateşi kavramak için elinde tuttuğu o maşayım,
Derim sökülse dahi kimse atlamaya cesaret edemediği ateşlere beni itmekten vazgeçmedi.
Bu yüzden Aysima olmaktan vazgeçtim, çünkü maşa olmaktan yorulmuştum.
Aysima herkes için bir ameliyat masasıydı. O herkes, Aysima'yı bir kadavra gibi kesiyor, dikiyor veya damar yolu açarak içindeki kanı emiyordu. Bu yüzden Aysima'nın avuçlarında umutlar değil, o umutların doğranmış bilekleri olurdu. Fakat Eyşan... Bir masalın çocuğuydu, bir kız çocuğunun üç yaşıydı. Karanlıktan nefret ederdi, kışı sevmezdi, ağlamaktan hoşlanmazdı, biraz gökyüzü severdi ve avuçlarında doğranmış umutlar değil, renkli şekerlemeler olurdu.
Ve ruhu koyu değil, bir görsel şölendi.
Sanırım Eyşan olarak yapmaktan en hoşlandığım şey bu evin içinde çıplak ayaklarımla koşmaktı. Koşmak, koşmak... O beni durdurana kadar koşmak istiyordum. Fakat sanırım o evini başına yıkmamdan şikâyetçi değildi, çünkü beni durdurmuyordu. Sanırım ayaklarımın ahşap parkede bıraktığı sese alışmıştı, ya da ben çok aptalca düşünüyordum.
Sebepsizce evin içinde koştuğum birkaç dakikanın sonunda soluk soluğa mutfak kapısı önünde durduğumda, Mercan'da benimle birlikte koşmaya son vermiş ve arkamda durmuştu. Dili dışarıdaydı, yorulmuştu. Ona dil çıkardım. "Oh olsun," dedim sessizce kıkırdayarak. "Hadi gel, Korkut'un odaya kadar yarışalım."
Alık alık bana bakarak dışarıya çıkardığı dilini ağzına soktuğunda, kıkırdayarak ona arkamı döndüm ve mutfağın ters istikametinde, Korkut'un odasına doğru koşmaya başladım. Hâlâ uyuyordu, sabah koşuya çıkmamış ve her sabah yaptığı gibi elma yememişti. Bunlar beni tedirgin ettiği için kapısını hiç çalmadan odasına girme hayallerim vardı. Az sonra bu hayali gerçekleştirmek için onun kapısına omzumla yüklendim ve ahşap, beyaz kapının aralanmasını sağladım.
Bir gün bu kapıları kırmazsam iyiydi...
Sersemleyerek içeriye doğru düştüğümde inlememek için dudağımı dişledim ve meraklı bakışlarımı yukarıya kaldırdım. Beklediğim neydi, bilmiyordum. Fakat bunu beklemiyordum. Onun uyuduğunu sanıyordum ama hayır, Korkut Eflâh uyumuyordu. Geniş çalışma masası önüne yerleştirdiği koltukta oturuyordu, koltuğu ters çevirdiği için yüzünü değil de sırtının bir kısmını görüyordum. Yanlış görmüyorsam üzerinde dün ki kıyafetleri vardı, normal de aynı kıyafetlerini üst üste iki gün giymezdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSTA BİR DAMLA |FİNAL OLDU|
Fantasy"Acıdan geçemeyen kadının, acısı bitemeyen adamla; kırık dökük sevdası." Kendini bilmez bir gecede, ay tamda göğün bağrında uyuklarken başladı her şey. Kader; dizleri yaralı bir kızı, dudakları kan kokulu bir adamın koynuna sardı. Yitirdiği...