Eymen
Tuhaf bir yorgunluk hissiyle uyandığımda, her zamankinden fazla uyuduğumun farkına vardım. Hızla kalkıp giyindim, bir şeye geç kalmıştım, ne kadar koşsam da yetişemeyecekmişim bir duyguyla panik içerisindeydim. Paltomu giyip elimi cebime attım, Zeynep'in bana verdiği tespih hala oradaydı. Tespihi çıkarıp ışığa tuttum kararmıştı. Tehlike habercisi... Lal taşlarının kararan rengi bir an dimağımı durdurdu. Hemen Zeynep'i aradım, telefonu kapalıydı. Ablasını aradığımda Zeynep'in Selim Bey'le mecburi bir seyahate çıktığını öğrendim.
Ortalıkta kimse yoktu. Ev bomboştu... Sonra Murat'ın yanına varana kadar ne halde olduğumu hiç bilmiyorum. Gidip Murat'ı odasında buldum, endişeyle beni bekliyordu. Kızgındım, neler olduğunu merak ediyordum. Bir çırpıda her şeyi öğrenmek istiyordum... Büyük odada neredeyse kaybolmuş adama durmadan sorular yönelttim.
" O nerde? Nereye götürüyorlar onu... Taşlar kararmış, lal taşları... Bu tehlike demek... Konuşsana Murat susmasana..."Diye haykırdım. Sakinleşemiyordum, bunun için bir çabada göstermiyordum. Murat'ın suçluyum diyen yüz ifadesi, beni daha da sinirlendirmekteydi.
"Ne oldu Murat, ne saklıyorsun benden. Zeynep'e ulaşamıyorum. Zeynep'in ablasını aradım, Selim baba Zeynep için uzun bir tatil planlamış. Ona sürpriz yaptı,dedi. Tün bunlar da ne demek? "Sakin ol Ali." İyi gitmeyen bir şeyler olmalıydı, Zeynep bana haber vermeden bir yere gitmezdi. İçimde garip bir his vardı. Adını koyamaya korkuyordum. Onu bir daha göremeyecekmişim gibi hissetmem anlamsızdı.
" Selim Bey nerde?" Murat'ın kararsız bakışlarında gördüğüm şey beni endişelendirmişti. Bana anlatmaması gereken bir şey vardı. Onun odasının orta yerinde karşı karşıya duruyorduk. Soruma cevap vermek istemiyor gibiydi. Sorumu tekrarladım, sonunda deri koltuğa yıkılır gibi oturuşunu tanık oldum. Anlatamadığı şey ona ağır geliyordu. Onu böyle perişan eden sebebin Zeynep'le ne tür bir ilişkisi olabilirdi ?
"Saklı dağa doğru gidiyorlar Ali, Selim Bey Zeynep'i Esilaya götürüyor."
Neden... Neden Zeynep'i esilaya götürmek istesin ki, ne olmuş olabilir. Selim Bey Zeynep'in hiçbir şey öğrenmesini istemezken... Bu mümkün müydü? Olağan üstü bir durum vardı. Murat üzgün görünüyordu. O bile bu işe dahil olmuştu. Soracağım sorunun cevabını duymaktan korktum.
"Ne oldu Murat, ne olmuş olabilir. Aklıma mantıklı hiçbir sebep gelmiyor. Lütfen neler olduğunu açıkla bana."
"Öyle dikilip durma lütfen." Karısındaki koltuğa geçip oturdum. Karmakarışıktım, öncelikle neler olduğunu anlamam gerekiyordu. Mantıklı bir açıklamaları olmalıydı. Murat sıkıntılı bir ifadesiyle karşımda duruyordu. Söylenmekte zorlandığı neydi?
"Hadi Murat, sustuğun her an bana zulüm ediyorsun." Sabırsızlığıma yenilmemeye çalıştım.
" Abaddon üssünün tüm ses dalgalarını dinlendiği söylenirdi." Abaddon ismi geçtiğinde ürpermiştim. Helak edilmiş kavimlerin uğrak yeriydi Abaddon... Kanunsuz, hukuksuz... Güçlü olanın hayatta kaldığı... İnsanlara kıymet verilmediğini biliyordum. Tahmin ettiğim kişinin bu olayla ilişkili olmamasını umut ederek. Devam etmesi için.
"Evet." Dedim.
"Ve ben sana ulaşmaya çalıştığımda dinleniyormuşuz, ve sanırım Amon lucifer . Yani Babür, senin en eski dostun. O Espila'yı bulduğumuzu anlamış. Onların dünyaya gelme izinleri olmadığını biliyorsun." Amon lucifer, yani Babür. Yani benim hatırladığım en eski dostum, en eski ve tek hasmım. Yine de bu hat dinleme olayı bana pek inandırıcı gelmiyordu. Onun ve insanlarının yeryüzüne yaklaşma ihtimalleri yoktu üstelik. Bu delinemeyecek yasaklardandı. İsteseler de gelemezlerdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/43078643-288-k938667.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...