Asırlık bir çınarım bunu sen de biliyorsun. Ve tüm köklerimi sana salmışım. Sandığından daha toyum oysa ki konu sen olduğunda.Bu acemiliği bırakıp gitmek kolay mı? Hala titreşen bir şeyler var içimde adın geçtiğinde. Sanki varlığın her şeyi değiştirecekmiş gibi o his . Bunca zamandır geçmek bilmedi. Ve biliyor musun sen varlığınla her şeyi değiştiriyorsun. Tüm mevsimleri bir an içinde yaşatıyorsun bana. Yokluğun kuru bir mevsimsizliktir. Sen son baharsın sevgilim. Bizde o yapraklar gibiyiz . Dökülüp, toprak olup bir daha bürünüyoruz ete kemiğe. Ve kan pek tabi. Sırdır onun o cana can katan rengi. Evet sevgilim aslında görüp bildiğin her ne varsa sihirli. Can suyum... Sebebi hayatım... Kendinde kaybolmuş sevgilim. Seninle beraber çıktığımız keşiflerin bir sonu yok. Her defasında daha toy daha unutmuş buluyorum seni. Dünya küçüldükçe, herkes birbirinden haber edindikçe sen unutuyorsun kendini. Biliyorum daha zor bu keşmekeşte kendini bulmak. Ruhuna işlenen kalabalık yaşanmışlıkların arasından kendini bulmak. Sen safi su iken. Sudan daha parlak. Ben seni sevmekle bilmeden kendime verebileceğim en güzel hediyeyi verdim. Seni ilk tanıdığım zamanlar bir çocuk gibi güler, bir bilge gibi gülümserdin. Saflık ve fedakarlığın, merhametin ve cesaretin... Ne çok şeydin sevgilim. Korkma yaşanmış yahut söylenmiş hiçbir şey kirletemez seni. Ne geçmişte ne bugün de. Geçmişim, bugünüm ve yarımsın sevgilim. Sen hayalim sin benim. Sihirli gerçeğimsin. Şimdi yorgun ve bitkin yatıyorsun yanı başımda. Sana canımdan can katmak için buradayım. Yoldaydık. Bütün kadim ruhlar göle çağrılmıştı. Heyecan içinde neler olacağını bekliyorduk. Zeynep bile o güçsüz haliyle göle gitmeye meyletmişti. Bilincini kaybetmeden önce ki son sözü göl olmuştu. Göl. Herkesin gördüğü aynı rüyaydı. Gaz pedalını dibine kadar kökledim. Herkes bizi bekliyordu. Melekler, bilgeler, kadim ruhlar. Herkes bu kara büyüyü bozmak için oraya toplanmıştı. Bu merasim Zeynep'in acısına bir cevaptı. Sesini duyurmuştu. Doğru kapıyı çalmıştı. Aslında ait olduğu kapıyı.
Çok hızlıydık. Bir ara kendine geldi. Gözünü açıp bana baktı. Gülümsedi. Benim gülümsediğimi göremeden bilincini yitirdi. Bedeni benimleydi ama ruhu rüyaların, geçmişin ve Babür'ün ona yaşattığı sahte hatıraların arasında gezinip duruyordu. Ona Babür'ü getirmiştim. Kendi ellerimle. Öndeki arabalara uyum sağlamak için gazdan ayağımı çektim. Şu an onun ruhunun da bu arabada olduğuna emindim. Bedeninin Abaddon da ki evinde onu beklediğini sanıyordu belki de. Nereye gittiğimizi merak ediyordu. Bu göl rüyasını bir tek o görmemişti. Evet Babür'de yanımızdaydı. Soğuk karanlık varlığını hissedebiliyordum. Buraya geldiğimden beri hissettiğim Zeynep'i kaybetme hissi ve tüm olumsuzluklar onun varlığıyla ilgiliydi. Sıkıntılı bir nefes aldım. Gittiğim yer onun için bir mahşer yeri olacaktı. Artık Babür için yeni bir hayat başlıyordu. Zeynep içinde uyanma zamanı gelmişti artık. Sıkıntılı bir nefes aldım. Bir yüreğimi tutmuş sıkıyordu sanki... Zeynep'in solgun yüzüne baktım. Kırmızı dudakları rengini kaybetmişti, iyice zayıflamıştı. Gözlerinin altı çökmüştü. Bu zayıf bedenin içinden kendine bilen güçlü bir ruh uyanmak üzereydi. Espilam geliyordu. Espila sonsuzluğu aşkına Eymen'e teslim edip bilinmezliğe kanat çırpan kadın. Sonsuzluktan vazgeçecek kadar çok sevmiş bir kadın. Şimdi ben onun bana kendi yaşamından Yaradan'ın izniyle hediye ettiği sonsuzluğu ona vermeye hazırım. Onun olanı ona vermeye gidiyorum. Esila'dan vazgeçiyorum. Biliyorum ki bir daha kendini bilmeyen bir insan olarak dünyaya geldiğimde, Espila'mı bulmak gibi ne bir amacım ne de bir kudretim olacak. Aynadan arka koltuğa bakıp boşluğa konuştum. Babür'ün orada olduğuna emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Ficção Científica"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...