43-Espila'nın dönüşü

19 3 0
                                    

BABÜR

__  "Bugün  benim  de  mahşer  günümdür.  Sadece  sonsuzluktan  değil  aşkımdan  da vazgeçiyorum."diye  mırıldandı.  Benim  burada  olduğumu  biliyor  olamazdı.  Büyüye  baş  vurmak onların  cesaret  edemeyeceği  bir  yoldu.  Esila  halkı  kuralların  dışına  çıkmazdı.  Ama  Eymen  insan hamuru  taşıyordu  tıpkı  benim  gibi.  Espila,  Eymen  ve  ben  aynı  aşk  hamurundandık.  Bu  bin  yıllık bağlılık  başka bir  şekilde açıklanamazdı.   Nereye  gittiğimizi  hala  anlayamamıştım.  Belki  de  Espila'yı  Esilaya  götürmeye  karar vermişti.  Bedenini  o  topraklara  gömerse  belki  bir  daha  ki  hayatları  başka  türlü  olabilirdi.  Bu  iki aşığın kabri  asla yan yana  olmamıştı.   Üç  saattir  yoldaydık.  Yaptığım  büyüler  benim  vücuduma  yaptığı  gibi  Espila'yıda hırpalıyordu.  Aslında  o  daha  kötü  durumdaydı.  Ben  boşlukta  asılı  kalmışken  o  bedenin  etten  ve kemikten  örülmüş  kafesinin  harabelerinde  mahsur  kalmıştı.  Onu  yanıma  çağırıyordum.  Yokluğun çekip  almasını  bekliyordum  umutla.  Müphem  bir  zamanda  kurtulacaktı  acılarından.  Tüm  bu yaşananlardan  sonra  kendime  onu  verme  kararı  aldım.  İkimizin  bedeni  de  iflas  ettikten  sonra çıkacağımız  yolculuğun  neye  benzeyeceğini  hiç  bilmiyordum.  Sonsuzlukta  onunla  yok  olmaya hazırdım.  Sonunda  bir  ara  yola  saptı.  Ormanlık  arazinin  kenarında  arabayı  durdurdu.  Fazlasıyla  hızlı hareket  ediyordu.  Arabadan  indi  ve  Espila'nın  kapısını  açtı.  Onu  şaşılacak  bir  rahatlıkla  kucakladı. Nereye  gideceğini  bilmezmiş  gibi  etrafa  bakındı.  Stresten  alnı  terlemişti.  Sonra  ormanın  içine  giden patikayı  gördü. Koşar  adımlarla patikaya daldı. Onları  takip ediyordum. On beş  dakika  kadar  yürüdü. Sonra  o  muazzam  kalabalığı  gördüm.  Bir  sürü  insan  ellerinde  kırmızı  kandillerle  bekliyordu. Eymen'i  görünce  bir  anda  tüm  kandilleri  yaktılar.  Sırayla  herkes  göle  gül  bırakmaya  başladı.  Espila için bir  şeyler  yapmaya  gayret  ediyorlardı. Bu  bir  çeşit  dua merasimiydi. Yolda  Eymenin  söylediklerini  anımsadım.  Sadece  sonsuzluktan  değil,  aşkımdan  da vazgeçiyorum  demişti.  Belki  de  Espila'nın  bizlerin  varlığını  kökten  değiştiren  merasimi  işte  buydu. Etraf  kadim  ruhlar  ve  saygın  bilgelerle  doluydu.  Yolun  sonuna  gelmiştik.  Eymen  ve  bana  neler olacağını  artık  kestiremiyordum.  Eymen  Espilanın  çelimsiz  bedenini  çiçekler  serilmiş  bir  kayığa yatırdı.  Ve  kendiside  kayığa  binip  gölün  ortasına  doğru  kürek  çekmeye  başladı.  Dudakları  hiç durmuyordu.  Herkes  aynı  duayı  mırıldanıyor  olmalıydı.  Ortalı  bir  çeşit  uğultu  kaplamıştı.  Espila  her şeyden  habersizdi.  Ne  yapacağımı  kestiremedim.  Onun  rüyasına  girmeye  çalıştıysam  da  gücüm yetmedi.  Bu  alanda  toplanmış  insanların  hepsi  şu  an  ona  dua  ediyordu.  Sonumun  ne  olacağından korkmuyordum.  Bu  tek  taraflı  aşk  olmadan  varlığımın  ne  tür  bir  anlamı  olacağını  hayal edemiyordum.  Yoktu  bir  anlamı.  Hiçbir  şeyin  bir  anlamı  yoktu.  Sandala  yanaştığımda  hayretle bedenimin  de  orada  olduğunu  gördüm.  Espila  kadar  perişandım.  Bedenime  dönmedim. Korkmuyordum.  Ben  zaten  yok  olma  kararı  almıştım.  Ama  görüyordum  ki  üçümüz  için  de  Tanrı'nın başka  planları  vardı.  Bende  onlarla  gölün  ortasına  gelmiştim.  Gönüllü  olarak  bu  merasime katıldığımı  varsayıyordum.  Sonra  onun sesini  duydum. __"  Babür."dedi.  Kendine  gelmişti.  Ama  beni  nasıl  görebilirdi.  Dönüp  kayığın  üzerinde yatan  cansız  bedene  baktım.  Hayır  uyanmamıştı.  Sonra  yanı  başımda  dikildiğini  fark  ettim.  Ruhu güçlenmişti. Artık  bedeninden ayrı  gezmek  için hiçbir  şeye ihtiyaç  duymayacaktı. Cevap veremedim. __" Yeniden  adem  olmak  ister  misin?"diye sordu. Şaşırmıştım. __"  Nasıl?  Neden?"diye  kekeledim.  Işığa  kesmiş  sağ  elini  uzattı  ve  elimi  tuttu.  Bu  dünyaya geldiğimden  beri  ilk  defa  tensel  bir  dokunuşu  hissedebiliyordum.  Sıkı  sıkı  elimi  tutuyordu.  O  bir ruhtu.  Bir  nurdu.  Ve  üzerimize  daha  önce  hiç  görmediğim  bir  ışık  yağmuru  yağıyordu.  Etraf  göz kamaştıran,  direk  bakmanın  mümkün  olmadığı  meleklerle  doluydu.  Heyecanlanmıştım. ademliğimden kalma duyguları, Babür'ü anımsadım.   ___"Evet.  Adem  olmak  istiyorum."dedim.  Ve  nedendir  bilinmez  bunun  mümkün  olacağına inandım.  Bütün  melekler  etrafımızda  dönmeye  başlamıştı.  Ruhum  güçsüzdü.  Elimi  onun  elinden çekmek  istedim. Ama çok  güçlüydü.  İzin vermedi. Kararlı  bakışlarını  gözlerime dikti.

__"  Sakın...  Sakın  elimi  bırakma."diye  kesin  bir  emir  verdi.  Bir  sürü  soru  işaretiyle  orda öylece  bu  bütünü  ışıktan  ve  nurdan  oluşan  tabloyu  seyrediyordum.  İnsanlar  dualar  edip  bizim  için göle  güller  bırakıyorlardı.  Neden  bana  yardım  ettiğini  anlayamıyordum.  Beni  duymuş  gibi gülümsedi. __"  Aşkına  olan  bağlılığın  senin  kurtuluşun  olacak.  Hepimizin.  Hiç  birimizin  günahı yok."dedikten  sonra  bakışlarıyla  çevreyi  süzdü.  Ona  minnettar  olduğumu  düşünüyordum  ki bakışlarını  bana  çevirdi.  Keskin ve yakıcıydı  , dahası  korkutucuydu. __"  Hayır  seni  kurtaran  ben  değilim..."dedi. 

Abaddon  ölüyordu.  Artık  yeni  bir  yaşama başlıyordum.  Bir  şans  verilmişti.  Şimdi  her  şeyi  unutma  zamanıydı.  Minnettardım.  Aşkın  öldüren  ve yeni  şanslar  yaratan  gücüne  şahit  oluyordum.  Ama  bu  yeni  yaşam  aşkı  kaybetmek  anlamına  mı geliyordu.
___"  Korkma...  Her  şey  daha  iyi  olacak."dedi.  Zeynep  gitmişti.  O  Espila'ydı.  Yaşamın sırrını  bilen  Espilaydı  o.  Espila  geri  dönmüştü.  Arınıvermiştim  tüm  kötülüklerden.  Binyıllık sefillikten,  müptezellikten  sonra  elimi  tutan  bu  el  bana  bir  umut  vermişti.  Beni  daha  sefil  olmaya  iten değersizliğime  başkaldırıyordu.  Ömrümü  saran  garabeti  ardımda  bırakıyordum.  Onun  elinden  almak istediğim  her  şeye  karşın  elimi  tutmuş  bana  hayat  vermek  istiyordu.  Uğruna  öldürdüğüm,  yakıp  yok ettiğim,  kara  büyüye  başvurduğum  öfkeye  rağmen.  Ağlıyordum.  Ruhun  ağlaması  hiçbir  şeye benzemiyormuş.  Gözlerimden  ışık  taneleri  dökülüyordu.  Şimdi  ne  ben  erkektim,  ne  de  Espila kadındı.  Şimdi  ortada  sadece  safi  bir  ruh  vardı.  Ve  ben  binyıllık  karanlığın  ardından  umuda penceremi  açıyordum.  İçeriye  dolan  ışıkla  ruhumu  ısıtıyordum.  Tek  istediğim  buydu...  O  ışık  saçan elini  bana  da uzatmasıydı...

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin