15-Dönüş (Eymen)

54 3 0
                                    

Karanlık  odadaki  her  şeyi  görebiliyordum.  Değişen  hiçbir  şey  yoktu.  Yatağın  üstünde korkusuzca  oturuyordum,  içeriden  gelen  sesleri  duyabiliyordum.  Çatal  bıçak  sesleri,  su  sesi,  sohbet eden  insanların  sesi,  duymak  istediğim  ses  ise  sükunetini  koruyordu.  Kapı  üzerime  kilitlenmişti, içerdekilerden  yalnızca  biri  bu  odadaki  varlığımdan  haberdardı. Kapının anahtar  ondaydı. Sadece  oturuyordum  ve  dinliyordum.  Ondan  kaçabileceğimi  düşünmem  tam  bir  saçmalıktı. Yıldızları  geçmiştim,  onu  ısıtan  güneşin  görülemeyeceği  kadar  uzağa  gitmiştim,  o  bu  kainatta  bir noktaydı.  Bu  gerçeklerin  hiç  bir  hükmü  yoktu,  nereye  giderseniz  gidin  kalbiniz  sizinle  gelirdi.  Ve benim  kalbim    ona  ait  olmayı  seçmişti.  Ondan  uzaklaşmakla,  onu  bırakabileceğimi  sanmıştı  Selim Bey.  Hala,  yaşanmış  bunca  hayatın  sonrasında  bile  onu  bırakmam  gerektiğini  savunuyordu. "Bilgenin  sözlerini  hatırla,  bu  aşkta  bir  gün  yok  olmaya  mahkumdur..."diyişi  hala  kulaklarımda çınlıyordu.  Bilgeler  esila  halkı  için  çok  kıymetliydi.  Kaderlerini  avuçlarına  teslim  edecekleri  kadar üstelik...Yaradılışıyla  çelişen  tuhaf  bir  inatla...  Yüreğimi  kanatan  kelimeleri,  kafamda  dönüp duruyordu,"  Zeynep  bir  başkasına  aşık  olmuşsa  nikahınızda  düşmüştür,  vazgeçme  zamanın  geldi." Beni  göndermek  için  söylediği  şeylerden  sadece  bu  aklımda  kalmıştı.  Zeynep'in  aşık  olması değiştirememişti,  ona  sormak  zorundaydım,  ondan  vazgeçecek  cesaretim  yoktu.  İki  dünyayı  karşıma alıp  onu  sevmiştim  ben,  ama  onu  bırakmak  katlanabileceğim  bir  şey  değildi.  Kulak  kesildim, kalabalık  kapının önünde toplanmıştı. Misafirleri  yolcu  ediyorlardı. Kalkıp camın önüne geldim, ince perdenin  ardında  olanları  görebiliyordum.  Gürültü  kesildi,  orta  yaşlı  bir  erkek  ve  adam  bahçenin içinden  sokağa  doğru  yürüyorlardı.  Eve  sessizlik  hakimdi.  Sonra  o  çocuğu  gördüm.  Zeynep'in yanındaydı,  Zeynep'ten  biraz  uzundu.  Siyah  saçları  alnına  düşüyordu.  Dış  kapının  ışığı  onları aydınlatıyordu.   Esmer  yakışıklı  bir  çocuktu.  Gözlerinin  Zeynep'in  üzerinde  gezinişini  görebiliyordum. Konuşuyorlardı,  Zeynep'in  ona  nasıl  baktığını  merak  ediyordum.  Ama  arkası  ba öylece na  dönüktü.  Sonra  el sıkıştılar,  çocuk  Zeynep'i  yanaklarından  öptü.  Arkasını  dönüp  gitti.  Zeynep    dikildi  orada, sonra  beni  odaya  alan  kadın  geldi  yanına.  Ona  bir  şeyler  söyleyip,  eline  anahtar  olduğunu düşündüğüm  şeyi  verdi.  Sonra  diğerleriyle  çıktılar  evden.  Ablası  ve  arkadaşları  sokağa  doğru yürüdüler.  Zeynep  arkalarından  bir  müddet  baktı.Neler  olduğunu  anlamamıştı,  Mualla  bana  bir  iyilik yapıyordu.   Bizi  yalnız  bırakıyordu.  Sonra  ağır  adımlarla  içeri  doğru  yürüdü,  şalına  sarınmıştı,  ritmik adımlarını  dinledim.  İçeri  girip  kapıyı  kapama  sesini  duydum.  Sonra  odanın  kapısına  gelip,  anahtarı

deliğe  soktu,  gidip  loş  ışığı  yaktım,  tıpkı  o  gece  olduğu  gibi.  Anahtar  çevrildi,  kapı  açıldı.  Yorgun bakışlarındaki  boşluk  korkuttu  beni. Öylece durup  birbirimize baktık.   Hiçbir  şey  söylemedi.  Hiçbir  şey  sormadı.  İçeri  girip  odanın  kapısını  kapadı.  Başını  kapıya yaslayıp  bir  müddet  öylece  durdu.  Sırlarla  dolu  bu  alemin  içinde,  kendi  yüreğine  hükmedememek  ne anlama  gelirdi  ki.  Onu  sevmemeyi  denedim...     Geçip  giden  her  ömür,  bir  şeyler kazıyordu  ruhuma,  hatırlayıp  hatırlayıp  unutuyordum  belki  ama,  bir  an  için  bir  farkındalıkla sarsılıyordum.  Şimdi  kendimde  gördüğüm  şey,  benim  hakikatimdi,  sevip  sevmemek  benim  elimde değildi.    Ne  çok  özlemiştim,  içimdeki  kırık  parçalar  bir  araya  toplanıyorlardı  sanki,  sarılmak  ve  bir daha  bırakmamak  geliyordu  içimden.  En  sonunda  olmak  istediğim  yerdeydim  işte,  onun yanındaydım.  Bana  kızgındı  belki. Olması  gerekende  buydu.  Onu  bırakıp  gitmemeliydim.  Bu  yaptığım  bana  olan  güvenini  yıkmış olmalıydı.  Henüz  tamamını  kavrayamadığı  ilişkimizi  kolaylıkla  bırakıp  gitmiş  olmam,  bu  aşk hakkında yılgınlığa kapıldığım  düşüncesine  vardırabilirdi  onu.
"Zeynep."  diyebildim.  Bana  doğru  döndü,  gözlerindeki  boşluk  şimdi  yangın  yeriydi, önce  öfke  sandım,  bana  doğru  geldi.  Gözlerinde  yanan  öfkemiydi.  Elini  kaldırdı,  yanağıma  dokundu, bütün  bedenini  temas  etmediğimiz  halde  hissedebileceğim  yakınlıktaydı.  Benim  için  yeryüzünün  en güçlü  mıknatısı  bu  kadındı.  Öfkeli  gözlere  odaklanmaya  çalıştım.  Yine  kovulabilirdim.  Yanağımı okşadı, gözlerimi  kapatıp bana  dokunuşuna odaklandım. Ondan bana geçen tatlı  dalgaları  hissettim.   "Gelmişsin"diye  fısıldadı.  Özlediğim  ses  içime  ulaştı,  kalbimi  titretti, sesi yumuşacık, sevgi doluydu  yada  ben  hayal  kuruyor  olabilirdim.  Üşümüş  eli  yanağımı soğutmuştu.
"Gelmemek  elimden  gelmedi,"dedim  suçluluk duygusuyla yüklü sesimle.
"Neden  zorladın  ki  kendini,  neden?"Diye  sordu  beni  tüm benliğiyle  kabul  ettiğini  söylemek  ister  gibi.  Yanağımda,  elide  ısınmıştı  artık,  yanağımdaki  elini çekerken  yakaladım.  Beyaz  el  avucumda  kayboldu,  elini  dudaklarıma  doğru  yanaştırıp  öptüm,  sonra yanağıma götürüp orada  durdum.  
" Yusuf  kim  Zeynep?"  Diye fısıldadım, ona anımsamadığı bir yaşamın hesabını soramazdım. Bâbür hakkın da hiç bir fikri olmadığına emindim.

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin