Kapı ne zamandır çalınıyordu, bu rahatsız edici gürültünün nedeni neydi? Bedenim ve ruhum yabancı bir hissizlik, uyuşukluk duygusuyla doluydu. Ne olduğunu anlamam biraz vakit aldı. Gözlerim onu aradı. Oda boştu, burada olduğuna dair bir iz aradım. Hızla kalktım, bütün evi bir çırpıda gezindim. Yoktu... Yoksa dün gece burada değil miydi? Ateşliyken halisünasyon görmüş olabilirdim. Kapıdaki insanlar sabırsızdı, kapıyı yumrukladıkları halde bağırıyorlardı. Gürültünün bitmesi istiyordum, o an için dayanılması zor bir şeymiş gibi geliyordu. Gidip kapıyı açtım. Endişeli yüz beni görünce gevşedi.
"Hastaymışsın, niye haber vermedin?" Gelen Muallay'dı. Üç kişilik ses çıkardığı için, arkasında birileri olmadığını görünce şaşırdım. Odaya geçip oturduk. Hastaydım ama bundan kimsenin haberi yoktu. Bilinçsizce uyumuştum.
"Kim söyledi hasta olduğumu,"diye sordum kendime gelmek için çabalarken.
"Arzu aradı, sana bakmamı söyledi." İçeri geçtik.
" İyiyim, o gürültüyü tek başına çıkardığına inanamıyorum ,"dedim zonklayan başımı ellerimle sıkarak.
" Uyanmak bilmedin sende. Ne yapsaydım?" Diye söylendi, mecburi görevinde hoşnutsuzdu anlaşılan.
"Uyandım işte, iyiyim," dedim, gidip yatmak istiyordum.
"Dün gece nasıl geçti?" Diye sordu muzip bir gülümsemeyle.
" Sıkıcıydı, eğlenmeyi bilmiyorum galiba."
"Cidden... Sonun da fark ettin demek! O adamın senden hoşlanması beni umutlandırıyor doğrusu. " Bulanık algım bile imalarını algılamama engel olamıyordu.
"Diyorsun ki; senin gibi sıkıcı bir kadına aşık olunabiliyorsa, benim gibi eğlenceli bir kadın... " Her zaman ki sevimli umursamazlığıyla lafımı böldü.
"Sadece eğlenceli mi? "
" Benden çok daha güzel ve alımlı bir kadınsın, " diye söylendim derin bir nefes alırken.
"Hımm! Gerçekten de iyi görünmüyorsun." Ona ters davrandığım için suçlu hissettim. Telefon çalıyor, sen git bak, bende yiyecek bir şeyler hazırlayayım." Odaya gittim, telefonu aradım, bilgisayar masasının üzerindeydi. Arayan ablamdı. İyi miyim, diye bakmak istemişti. Onu haberdar eden pek tabii Ali'ydi. Haklıydım buradaydı, kalorifer peteğinin üzerine serilmiş havluya baktım. Islatıp başıma koymuş olmalıydı. Mutfağa gidip sandalyeye oturdum, Mualla 'nın hızlı hareketlerle iş yapmasını izledim. Her zaman hayat doluydu. Öylesine bitkin düşmüştüm ki, onun bu enerjisine gıpta ettim. Saat on bir olmuştu, çok geç kalmıştım. İş yerini arayıp haber vermeliydim. Zorlukla odaya dönüp telefonumu aradım. Başım dönüyordu. Telefon da kırk yedi arama olduğunu fark ettim. Sonra bir mesaj gözüme ilşti. Ali'den geliyordu. Hızlıcz mesaja baktım.
"Hoşçakal. "
İçimi anlasız bir korku kapladığı sırada telefon çaldı. Arayan Hasandı. Telefonu açar açmaz beni payladı. Neden aramalarına yanıt vermediğimi sordu. Cevap vermeme müsade etmeden devam etti."Ali gitti Zeynep, bir daha gelmeyecekmiş, Selim Bey öyle söyledi."
"Zeynep... Zeynep... Bilmiyor muydun yoksa?" Konuşamadım. Kendimi toplamam zaman aldı.
"Bir daha gelmeyecek miymiş?" Diye mırıldanan ses bana aitti.
"Üzülme Zeynep, lütfen."
Gitti mi? Gelmeyecek mi? Kafam bomboştu, Ali gitmişti işte. İçim bomboştu. Telefon elimden düştü.
" Zeynep... Ne oldu canım, rengin attı... Zeynep korkutma beni, ne oldu?" Mualla'nın sesi uzaktan geliyor gibiydi. Ona cevap verdim, sesimi duyduğumda irkildim. Kendi sesimde uzaklardan geliyordu.
" Ali gitmiş..."
" Nereye gitmiş? Gittiyse de gelir."Bomboştum, bütün vücudum uyuşmuştu. Orada öylece kalakalmıştım. O konuşmaya devam ediyordu.
"Amma abartın kızım ya... Zeynep kendine gel.
"Tamam, iyiyim ben, şaşırdım sadece... O yüzden..."diye geveledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...