Bahçede ki salıncakta oturmuş kendi kendime düşünüyordum. Başımıza gelenleri aklım almıyordu. Kardeşim gözlerimin önünde eriyordu. Artık dayanamadığımı hissediyordum. Annemle babama haber vermeliydim. Ne olduğunu bilmeliydiler. Beni engelleyen tek bir şey vardı. Oda Eymen'di. Zeynep'in yanından bir an olsun ayrılmıyordu. Oda bende biliyorduk ki Eymen olmadığında Zeynep bir gün daha dayanamazdı bu acılara. Morfinlerin dindiremediği acıların kaynağı bulunamamıştı. Kara büyüyle ilgili şüpheler arkadaşlarıma komik geliyordu. Bense Zeynep'in neye bulaştığını aslında kim olduğunu bilmediğime inanıyordum. Evin demir kapısı açılınca refleks olarak başımı sağa çevirdim. Eymen benim için endişelenmiş yanıma geliyordu. Çok nazik ve düşünceliydi. Bazen beni izlerken buluyordum onu. Ne kadar üzgün olduğumu ne durumda olduğu tartmaya çalışıyordu. Bana doğru gelirken gözlerimi onun üzerinden ayırmadım. Zeynep'in ona aşık olması şaşılacak bir şey değildi. Hayal edemeyeceğim kadar yakışıklı ve kibardı. Yeterince yaklaştığında bana bakıp gülümsedi. ___" Endişelenme artık."dedi. Saklayamadığım bir hayranlıkla baktım ona. Zuhal'in sözlerini anımsadım. Bu adamın gerçek olduğuna inanası gelmiyordu insanın. Bir rüyayı yaşıyordunuz onunlayken. Benim Zeynep'ime en uygun kişi oydu. Biliyordum. Hissediyordum. Hayatım botunca izlediğim filmler dahil onlar kadar birbirine ait bir çift görmemiştim. Birden Zeynep'in çocukluğu geldi aklıma. Ve ona Zeynep'i anlatmak isteğime engel olamadım. Onun ne denli ilgileneceğini merak ediyordum.
_"Soğuk akşamlarda, uyuyamadığı sabahlarda bu ipten salıncakta titrerken bulurdum onu. Her suskunluğunda tatlı bir dalgınlık vardı kardeşimin. Bilirdim içinden geçenleri paylaşmayacağını. Soğuklara kaçışın da manidar bir taraf olduğunu düşünürdün hep. Sanki uyanmak içindi hepsi. Soğuk onu kendine getirecekmiş gibi. Çocukluğundan beri gördüğü sanrılar korkuturdu anne babamı. Pek söylemezlerdi kimselere, dillendirmezlerdi. Dostlarıyla paylaşırlardı bazen, kapı ardından dinlerdik onları. Zeynep bir suçlu gibi bakardı suratıma. Öper sarılırdım kardeşime, kıyamazdım. Anne ve babam bilmeden üzerlerdi onu bu tutumlarıyla. Görmezden gelirlerdi onun hayal alemini. O da onlara bakıp görmezden gelmeyi denerdi. Utandırırlardı onu olduğu kişiden. Ama o özeldi işte. Salıncağına oturup kendi uydurduğu şarkısını söylerdi küçükken. " ___"Bekliyorum seni, gel artık. Hazırım uyanmaya." Sorardım bu hangi şarkı diye. Dudak büker hınzırca gülümserdi. Gördüğü hayallerden sonra bu tür şarkılar söylemeye başlardı çocukken. Büyüdükçe kesildi hayaller, şarkılar. Doktorlar onun hayallerini ilaçlarla uyuttular. Şarkılarını susturdular." Ağaca yaslanmış beni dinliyordu. Herkes ona Eymen diyordu Zeynep bile. Artık biliyordum onun Ali olmadığını. Hüzünlüydü. Anlattıklarım düşündürüyordu onu. Kumral saçları uçuşuyordu rüzgarda. Bu birkaç günde yaşlanmıştı sanki. Çam ağacına kaydı gözü. Bir an bakıp kaçırdı gözlerini. İkimizi de kokutuyordu kurumuş ağaç. ___"Devam et."dedi solgun sesi. Yorgundu biliyordum. Doğru düzgün bir şey yemiyor, kardeşimin yanından ayrılmıyordu. Gelen giden insanların haddi hesabı yoktu kaç gündür. Hepsinin ortak bir yanı vardı. Farklıydılar biliyordum. Şimdi içim ürpererek sormaya hazırlanıyordum olanları. Ama önce devam ettim. Hafifçe sallandım. Kalın halatın ağaca sürtünmesinden ufak gıcırtılar duyuldu. ___" Soğuk gecelerde gizlice buraya gelir gök yüzünü izlerdi. Onu gökyüzünü izlerken o kadar çok gördüm ki, çocukluğunu ne zaman aklıma getirsem o şekilde anımsarım." Buruk bir gülümseme belirdi Eymen'in pembe dudaklarının kenarında. Belirsiz bir noktaya kilitlenmiş hüzünlü bakışları bir an ışıldadı sandım. ___"Çocukken sormuştum ona neden hep yukarılara bakıyorsun... "Birini bekliyorum abla."dediğinde gülememiştim bile. Ürperdiğimi hala anımsıyorum. Annemle babama rağmen ben onda farklı bir şey olduğuna inanıyordum. Bunu yeni fark ediyorum. " ___"Demek birini bekliyordu."dedi Eymen inanmazmış gibi. Bakışlarında şaşkın bir umut vardı. Işıldıyorlardı şimdi sahiden. ___"Evet birini bekliyordu."dedim iç çekerek. Devam ettim.
_" Hayalleri arttıkça, o tuhaflaştıkça annem ve babamda tuhaflaştı. Doktorlara götürdüler. Çocuk bedenine ilaçlarla yüklendiler. Sonra Zeynep yavaş yavaş ölmeye başladı. Gözlerinde ki parıltılar soluklaştı. Hayallerini görmez, görse bile anlatmaz oldu. Onun farklılıklarını öldürdüler elbirliğiyle. Sonra gülümseyerek gök yüzüne bakmaz oldu." Anlattıklarım Eymen için çok şey ifade ediyordu anlaşılan. Gözünde ki parıltı silindi, kederli yüzü donuk bir şaşkınlıkla sözlerimin devamını bekliyordu. Bütün dikkati bendeydi. Merakla sordum. ___" Bunlar senin için ne anlama geliyor."diye. Mahzun güzel başını önüne eğdi. Bir süre öylece düşündü. ___" Sen böyle anlatınca... Birden ikimizin çocukluğu arasında ki farkları görmeye başladım."dedi göz ucuyla bana bakarak. Anlatıp anlatmamakta kararsız gibiydi. ___"Neler olup bittiğini öğrenmek istiyorum Eymen."dedim kararlı bir ses tonuyla. Kardeşimden duymayı umuyordum ama o asla anlatabilecek kadar iyi olmamıştı bu ara. ___" Biz çocuklarımıza farklı bir eğitim uygularız. Onlara iç dünyalarını keşfetmeyi öğretiriz. Ruhsal bir eğitimden geçerler. Onlara geçmiş hayatlarını daha kolay anımsatacak yöntemler sunarız. Zeynep'e ise aksi uygulanmış. Unutturulmuş."diyip sustu. ___" Zeynep daha önce de mi yaşamıştı?"diye sordum. Şaşkındım. Söylediklerime inanmayı reddetsem de merakım iyice artmıştı. Eymen dolu dolu gözlerime baktı. O söylemeden anlamamı beklermiş gibi... Öylece bakıştık. Çok şey vardı bakışlarında, Zeynep'ten bir şeyler vardı onda. Aynı naif ruhtu gözlerinden taşan. Birden söyledim, önce söyledim sonra düşündüm, ve hemen inandım. ___" Siz geçmişten tanıyorsunuz birbirinizi." Bir an her şey durdu... Ve benden habersiz yükselen sesi mi duydum. ___" Beklediği sendin."dedim. Buğulu gözlerinde saklamaya çalıştığı endişeler belirdi. Benimle ilgili değildi biliyorum. Birden eve doğru yürümeye başladı. Üç adım sonra durdu ve akasını dönmeden... ___" Bunu ona sorsan daha iyi olur."dedi pürüzlü bir sesle. Sonra eve yürüdü, omuzları düşmüştü. Büyülerden bahsediliyordu, geçmiş hayatlardan. Bu adam elimi tutmuş ve kardeşimin çektiği acıyı bir şekilde hissetmemi sağlamıştı. Gri bulutların sardığı gök yüzüne baktım. Şu an tek umursadığım kardeşimdi. Artık endişelerimi dizginleyemez olmuştum. Ölmek için çok gençti. Aşıktı ve hayat doluydu. Onun cansız bedenini görme düşüncesi beni deli ediyordu. Kabuslarıma giriyordu soğuk beden. Ağlıyordum, dua ediyordum ve her nasılsa doktorların ona iyi gelmeyeceğini biliyordum. Kızların baskılarından usanmıştım. Onlar Eymen'in ne yapmaya çalıştığını anlamıyorlardı. Bende anlamıyordum. Ama anlamadığım daha çok şey olduğunun farkındaydım. Tüm bu inanılmazlıklar belki onun kurtarılması içinde inanılmaz bir mucize doğurabilirdi. Ben o mucizeye tutunmayı seçmiştim. Usulca kalktım salıncaktan. Yeni tanıdığım insanlarla dolu eve doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...