40-Arzu Duru

20 3 0
                                    

    Bahçede  ki  salıncakta oturmuş  kendi  kendime düşünüyordum. Başımıza  gelenleri  aklım almıyordu. Kardeşim  gözlerimin önünde eriyordu. Artık  dayanamadığımı  hissediyordum.  Annemle babama haber  vermeliydim. Ne olduğunu bilmeliydiler. Beni  engelleyen  tek  bir  şey  vardı. Oda Eymen'di. Zeynep'in yanından bir  an  olsun ayrılmıyordu. Oda bende biliyorduk  ki  Eymen olmadığında Zeynep  bir  gün daha  dayanamazdı  bu acılara.  Morfinlerin dindiremediği  acıların kaynağı  bulunamamıştı.  Kara büyüyle ilgili  şüpheler  arkadaşlarıma komik  geliyordu. Bense Zeynep'in  neye bulaştığını  aslında kim  olduğunu bilmediğime inanıyordum. Evin demir  kapısı  açılınca  refleks olarak  başımı  sağa çevirdim. Eymen benim  için endişelenmiş yanıma geliyordu. Çok  nazik  ve düşünceliydi. Bazen beni  izlerken buluyordum  onu. Ne kadar  üzgün olduğumu  ne durumda olduğu tartmaya  çalışıyordu. Bana doğru gelirken gözlerimi onun üzerinden  ayırmadım.  Zeynep'in ona aşık  olması  şaşılacak  bir  şey  değildi. Hayal edemeyeceğim  kadar  yakışıklı  ve kibardı. Yeterince  yaklaştığında bana bakıp gülümsedi. ___" Endişelenme artık."dedi. Saklayamadığım  bir  hayranlıkla baktım  ona. Zuhal'in sözlerini  anımsadım. Bu adamın gerçek  olduğuna inanası  gelmiyordu insanın. Bir  rüyayı yaşıyordunuz  onunlayken. Benim  Zeynep'ime en uygun kişi  oydu. Biliyordum. Hissediyordum. Hayatım  botunca  izlediğim  filmler  dahil  onlar  kadar  birbirine  ait  bir  çift  görmemiştim. Birden Zeynep'in  çocukluğu geldi  aklıma. Ve ona Zeynep'i  anlatmak  isteğime engel  olamadım. Onun ne denli  ilgileneceğini  merak  ediyordum.

_"Soğuk  akşamlarda, uyuyamadığı  sabahlarda bu ipten salıncakta titrerken bulurdum  onu. Her  suskunluğunda tatlı  bir  dalgınlık  vardı  kardeşimin.  Bilirdim  içinden geçenleri  paylaşmayacağını. Soğuklara kaçışın da manidar  bir  taraf  olduğunu düşünürdün hep. Sanki  uyanmak  içindi  hepsi. Soğuk  onu  kendine getirecekmiş gibi. Çocukluğundan  beri  gördüğü sanrılar  korkuturdu  anne babamı.  Pek  söylemezlerdi  kimselere, dillendirmezlerdi. Dostlarıyla  paylaşırlardı  bazen, kapı ardından  dinlerdik  onları. Zeynep bir  suçlu gibi  bakardı  suratıma. Öper  sarılırdım  kardeşime, kıyamazdım. Anne ve babam  bilmeden üzerlerdi  onu bu tutumlarıyla. Görmezden  gelirlerdi  onun hayal  alemini. O  da onlara  bakıp görmezden  gelmeyi  denerdi. Utandırırlardı  onu olduğu kişiden. Ama o özeldi  işte. Salıncağına oturup kendi  uydurduğu şarkısını  söylerdi  küçükken. " ___"Bekliyorum  seni,  gel  artık.  Hazırım  uyanmaya."  Sorardım  bu  hangi  şarkı  diye.  Dudak büker  hınzırca  gülümserdi.  Gördüğü  hayallerden  sonra  bu  tür  şarkılar  söylemeye  başlardı  çocukken. Büyüdükçe  kesildi  hayaller,  şarkılar.  Doktorlar  onun  hayallerini  ilaçlarla  uyuttular.  Şarkılarını susturdular." Ağaca  yaslanmış  beni  dinliyordu.  Herkes  ona  Eymen  diyordu  Zeynep  bile.  Artık  biliyordum onun  Ali  olmadığını.  Hüzünlüydü.  Anlattıklarım  düşündürüyordu  onu.  Kumral  saçları  uçuşuyordu rüzgarda.  Bu  birkaç  günde  yaşlanmıştı  sanki.  Çam  ağacına  kaydı  gözü.  Bir  an  bakıp  kaçırdı gözlerini. İkimizi  de kokutuyordu kurumuş ağaç. ___"Devam  et."dedi  solgun  sesi.  Yorgundu  biliyordum.  Doğru  düzgün  bir  şey  yemiyor, kardeşimin  yanından  ayrılmıyordu.  Gelen  giden  insanların  haddi  hesabı  yoktu  kaç  gündür.  Hepsinin ortak  bir  yanı  vardı.  Farklıydılar  biliyordum.  Şimdi  içim  ürpererek  sormaya  hazırlanıyordum olanları.  Ama  önce  devam  ettim.  Hafifçe  sallandım.  Kalın  halatın  ağaca  sürtünmesinden  ufak gıcırtılar  duyuldu. ___"  Soğuk  gecelerde  gizlice  buraya  gelir  gök  yüzünü  izlerdi.  Onu  gökyüzünü  izlerken  o kadar  çok  gördüm  ki,  çocukluğunu  ne  zaman  aklıma  getirsem  o  şekilde  anımsarım."  Buruk  bir gülümseme  belirdi  Eymen'in  pembe  dudaklarının  kenarında.  Belirsiz  bir  noktaya  kilitlenmiş  hüzünlü bakışları  bir  an  ışıldadı  sandım. ___"Çocukken  sormuştum  ona  neden  hep  yukarılara  bakıyorsun...  "Birini  bekliyorum abla."dediğinde  gülememiştim  bile.  Ürperdiğimi  hala  anımsıyorum.  Annemle  babama  rağmen  ben onda farklı  bir  şey  olduğuna inanıyordum. Bunu yeni  fark  ediyorum. " ___"Demek  birini  bekliyordu."dedi  Eymen  inanmazmış  gibi.  Bakışlarında  şaşkın  bir  umut vardı. Işıldıyorlardı  şimdi  sahiden. ___"Evet  birini  bekliyordu."dedim  iç çekerek. Devam  ettim.

_"  Hayalleri  arttıkça,  o  tuhaflaştıkça  annem  ve  babamda  tuhaflaştı.  Doktorlara  götürdüler. Çocuk  bedenine  ilaçlarla  yüklendiler.  Sonra  Zeynep  yavaş  yavaş  ölmeye  başladı.  Gözlerinde  ki parıltılar  soluklaştı.  Hayallerini  görmez,  görse  bile  anlatmaz  oldu.  Onun  farklılıklarını  öldürdüler elbirliğiyle. Sonra gülümseyerek  gök  yüzüne bakmaz  oldu."   Anlattıklarım  Eymen  için  çok  şey  ifade  ediyordu  anlaşılan.  Gözünde  ki  parıltı  silindi,  kederli yüzü  donuk  bir  şaşkınlıkla  sözlerimin  devamını  bekliyordu.  Bütün  dikkati  bendeydi.  Merakla sordum. ___"  Bunlar  senin  için  ne  anlama  geliyor."diye.  Mahzun  güzel  başını  önüne  eğdi.  Bir  süre öylece  düşündü. ___"  Sen  böyle  anlatınca...  Birden  ikimizin  çocukluğu  arasında  ki  farkları  görmeye başladım."dedi  göz  ucuyla bana bakarak. Anlatıp  anlatmamakta kararsız  gibiydi. ___"Neler  olup  bittiğini  öğrenmek  istiyorum  Eymen."dedim  kararlı  bir  ses  tonuyla. Kardeşimden duymayı  umuyordum  ama o asla anlatabilecek  kadar  iyi  olmamıştı  bu ara. ___"  Biz  çocuklarımıza  farklı  bir  eğitim  uygularız.  Onlara  iç  dünyalarını  keşfetmeyi öğretiriz.  Ruhsal  bir  eğitimden  geçerler.  Onlara  geçmiş  hayatlarını  daha  kolay  anımsatacak yöntemler  sunarız. Zeynep'e ise aksi  uygulanmış. Unutturulmuş."diyip sustu. ___"  Zeynep  daha  önce  de  mi  yaşamıştı?"diye  sordum.  Şaşkındım.  Söylediklerime  inanmayı reddetsem  de  merakım  iyice  artmıştı.  Eymen  dolu  dolu  gözlerime  baktı.  O  söylemeden  anlamamı beklermiş  gibi...  Öylece  bakıştık.  Çok  şey  vardı  bakışlarında,  Zeynep'ten bir  şeyler  vardı  onda.  Aynı naif  ruhtu gözlerinden  taşan. Birden söyledim, önce  söyledim  sonra düşündüm, ve hemen inandım. ___"  Siz  geçmişten  tanıyorsunuz  birbirinizi."  Bir  an  her  şey  durdu...  Ve  benden  habersiz yükselen  sesi  mi  duydum. ___"  Beklediği  sendin."dedim.  Buğulu  gözlerinde  saklamaya  çalıştığı  endişeler  belirdi. Benimle  ilgili  değildi  biliyorum.  Birden  eve  doğru  yürümeye  başladı.  Üç  adım  sonra  durdu  ve akasını  dönmeden... ___"  Bunu  ona  sorsan  daha  iyi  olur."dedi  pürüzlü  bir  sesle.  Sonra  eve  yürüdü,  omuzları düşmüştü.  Büyülerden  bahsediliyordu,  geçmiş  hayatlardan.  Bu  adam  elimi  tutmuş  ve  kardeşimin çektiği  acıyı  bir  şekilde  hissetmemi  sağlamıştı.  Gri  bulutların  sardığı  gök  yüzüne  baktım.  Şu  an  tek umursadığım  kardeşimdi.  Artık  endişelerimi  dizginleyemez  olmuştum.  Ölmek  için  çok  gençti.  Aşıktı ve  hayat  doluydu.  Onun  cansız  bedenini  görme  düşüncesi  beni  deli  ediyordu.  Kabuslarıma  giriyordu soğuk  beden.  Ağlıyordum,  dua  ediyordum  ve  her  nasılsa  doktorların  ona  iyi  gelmeyeceğini biliyordum.  Kızların  baskılarından  usanmıştım.  Onlar  Eymen'in  ne  yapmaya  çalıştığını anlamıyorlardı.  Bende  anlamıyordum.  Ama  anlamadığım  daha  çok  şey  olduğunun  farkındaydım. Tüm  bu  inanılmazlıklar  belki  onun  kurtarılması  içinde  inanılmaz  bir  mucize  doğurabilirdi.  Ben  o mucizeye  tutunmayı  seçmiştim.  Usulca  kalktım  salıncaktan.  Yeni  tanıdığım  insanlarla  dolu  eve doğru yürüdüm.  

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin