Eymen
Üzgündü, yorgundu, düşünceliydi gün boyu. Bir dakikanın içinde üzülüyor, seviniyor, bitkin düşüyordu. Duygusal iniş çıkışlarını artık takip edemez olmuştum. Kocamış gülleri toplayıp göl sularına bıraktık. Teker teker öpüp kokladığı güllerle vedalaşmasını izledim. Ruhunun saklanmış tüm inceliklerini sergiliyordu yine. Suyu ve toprağı okşadığını gördüm. Ağaçlara sevgiyle bakan gözlerinde ki göz yaşlarını sildim. Göl kıyısında güneşin batarken göğü son kez yakışını, ateşlenen semanın zarafetini. Akşam güneşinin teninde, saçlarında gezinişini, doymanın mümkün olmadığı güzelliğini seyrettim. Açlığını, yorgunluğunu, içine düştüğü karmaşayı unutmuştu ilk defa... Bu yaşadığımız anın tadını çıkarmaya başlamıştı. Gülümsüyordu. Gözlerini kapattı ve evrenin müziğini dinledi. Duyamadığı ne çok ses vardı. Göremediği ne çok güzellik vardı. Şarkıda söylediği gibi..." Evrenin tüm güzelliklerini sevgilime bıraktım. O görsün diye, o dinlesin diye vazgeçtim. Ona kusursuz bir dünya bıraktım. Kendi dünyamı. Onun içinde ki savaşı bitirmek için, kendimi savaşın içine attım. Ben işte öyle sevdim. Kökümden ve özümden vazgeçtim. Sevmek ... Ve var olmaktan vazgeçmek... Aşkımda yok oldum... Sonsuzluğu ona hediye ettim" Her şeyden vazgeçti. Esilalı olmanın bütün avantajlarından. Esilalıların naif hayatından vazgeçti. Dua ya da büyü ile... Ama sonsuzluğunu bana verdi. Ben kör bir büyünün etkisinde olsam dahi o değildi. Her şeyinden olan bu kadın bana aşıktı. Ve bu beni ona götürmek için kafiydi. Yeşil göle gül suları karışmıştı artık. Her yer buram buram gül kokuyordu. Derin nefesler alıp gülümsüyordu Espila. Koku onu mest etmişti. Saçlarını okşadım, yanımda olduğu için, gülümsediği için mutluydum. O buraya aitti. Farkında olmasa da, geldiği yeri özlese de gerçek buydu. Burada güvendeydi. Gül kokularının arasında yaşamalıydı o. Burada ikimizde her türlü olumsuzluğu düşünmeyi bırakmıştık. Babür'ün sıkıntı veren varlığını, Espila'nın yakınlarında olacağı gerçeğini, her şeyi kısa bir süreliğine de olsa... Deli gibi kısmanın bana yaşattığı tüm kontrolsüz duygular birkaç uzun saatliğine susmuştu. Tamda bu gölün kenarında bir evimiz olmalıydı. Bahçemizde koşuşturan çocuklarımız. Artık bir olmalıydık. Onunla yaşlanmak nasıl bir şeymiş öğrenmeliydim. Bana kızdığını, söylendiğini, bağırdığını görecek kadar çok kalmalıydım yanında. Birbirimize doyacak kadar, bıkacak kadar çok birlikte olmalıydık. Bıkmak mümkünmüş gibi... Saçlarını, tenini okşarken planlar yapmıştım. Babür'ün handikap'ını çözerken, Espila da yuvasına dönebilirdi. Ve biz bu gölün kenarında yapılmış güzel bir düğünle yeniden evlenebilirdik. Oda tıpkı benim gibi üzerimize yağan tüm ışık yağmurunu görmeliydi. Tüm konuklarıyla paylaştığı geçmişi bilmeli ve kendini rahatsız ve yabancı hissetmemeliydi. Nikahımızı sonsuzlukla taçlandıran bilgeyi bulmalıydım. O bilgenin önderliğinde olmalıydı her şey. Bunları ona anlatmak istedim ama sustum. Burada kalmak istemediğini biliyordum. Onun için her şey çok karışıktı, durumu daha fazla zorlaştırmak istemiyordum. Tutamayacağım sözler vermekten korkuyordum. Onun için her şeyi kolaylaştırmakla yükümlüydüm, onu sevmek ve mutlu etmekle... Keşke elimden daha fazlası gelebilseydi. Ama bu sınavı vermeliydim. Bu bir çeşit bedeldi. Zeynep'in yanımda kalmasını sağlamak için kadere ödemeyi seçtiğim bedel. Onsuzluktansa bu duruma katlanmayı seçmiştim. Babür'e dilediği her türlü insani yardımı seve seve yapabilecekken o en zorunu istemişti. En acıtanını. Kıskançlığın beni esir almasına izin vermeyecektim. Babür yakın zamanda kendi yoluna gidecekti. Buna inanmam gerekiyordu. Kumar oynadığımın farkındaydım, deli bir kıskançlığın bana neler yaptırabileceğini kestiremiyordum.. Babür'ün neler yapabileceğini tam olarak hesaplayamıyordum. Ve ikimizin yakınında Zeynep'in nasıl hırpalanacağını tahmin etmek zor değildi. Onun incitmemeliydik. Buna hakkımız yoktu. Ve bugün o odada sevdiğim kızın yüzüne bile bakmayarak onu ne çok şaşırttığımın farkındaydım. Babür'ün içindekileri tetiklemek istemiyordum. Bilemezdim. Onunda benimle aynı kaderi paylaşabileceği gerçeği hep aklımın bir köşesindeydi. Zeynep onun için ne ifade ediyordu. Bu yaşananlar bunları öğrenmem için bir fırsattı. Düşünülmesi gereken çok şey vardı. Tıpkı oda benim gibi Zeynep'i görmezden gelmeyi seçmişti. Bu doğal olmayan bir davranıştı. Zorlamaydı. Onun yüzünü bakmak için deli oluyordu belki de. Onunla birlikte olma fırsatını elinden almamdan korkuyor olabilirdi. Serseriliğinin, alaycılığının büyük kısmını bir yana bırakmıştı o varken. Gergin ve kaskatıydı Babür. Ondan hiçte barışçıl sinyaller almıyordum. Pişmanlık duyacağım olayların yaşanmasına izin vermemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...