25-ihanet

20 3 2
                                    

Eymen

   Üzgündü,  yorgundu,  düşünceliydi  gün  boyu.  Bir  dakikanın  içinde  üzülüyor,  seviniyor, bitkin  düşüyordu.  Duygusal  iniş  çıkışlarını  artık  takip  edemez  olmuştum.  Kocamış  gülleri  toplayıp göl  sularına  bıraktık.  Teker  teker  öpüp  kokladığı  güllerle  vedalaşmasını  izledim.  Ruhunun  saklanmış tüm  inceliklerini  sergiliyordu  yine.  Suyu  ve  toprağı  okşadığını  gördüm.  Ağaçlara  sevgiyle  bakan gözlerinde  ki  göz  yaşlarını  sildim.    Göl  kıyısında  güneşin  batarken  göğü  son  kez  yakışını,  ateşlenen semanın  zarafetini.  Akşam  güneşinin  teninde,  saçlarında  gezinişini,  doymanın  mümkün  olmadığı güzelliğini  seyrettim.  Açlığını,  yorgunluğunu,  içine  düştüğü  karmaşayı  unutmuştu  ilk  defa...  Bu yaşadığımız  anın  tadını  çıkarmaya  başlamıştı.  Gülümsüyordu.  Gözlerini  kapattı  ve  evrenin  müziğini dinledi.  Duyamadığı  ne  çok  ses  vardı.  Göremediği  ne  çok  güzellik  vardı.  Şarkıda  söylediği  gibi..." Evrenin  tüm  güzelliklerini  sevgilime  bıraktım.  O  görsün  diye,  o  dinlesin  diye    vazgeçtim.  Ona kusursuz  bir  dünya  bıraktım.  Kendi  dünyamı.  Onun  içinde  ki  savaşı  bitirmek  için,  kendimi  savaşın içine  attım.  Ben  işte  öyle  sevdim.  Kökümden  ve  özümden  vazgeçtim.  Sevmek  ...  Ve  var  olmaktan  vazgeçmek...  Aşkımda  yok  oldum...  Sonsuzluğu  ona  hediye  ettim"  Her  şeyden  vazgeçti.  Esilalı olmanın  bütün  avantajlarından.  Esilalıların  naif  hayatından  vazgeçti.  Dua  ya  da  büyü  ile...  Ama sonsuzluğunu  bana  verdi.  Ben  kör  bir  büyünün  etkisinde  olsam  dahi  o  değildi.  Her  şeyinden  olan  bu kadın bana  aşıktı.  Ve bu beni  ona götürmek  için kafiydi. Yeşil  göle  gül  suları  karışmıştı  artık.  Her  yer  buram  buram  gül  kokuyordu.  Derin  nefesler alıp  gülümsüyordu  Espila.  Koku  onu  mest  etmişti.  Saçlarını  okşadım,  yanımda  olduğu  için, gülümsediği  için  mutluydum.  O  buraya  aitti.  Farkında  olmasa  da,  geldiği  yeri  özlese  de  gerçek buydu.  Burada  güvendeydi.  Gül  kokularının  arasında  yaşamalıydı  o.  Burada  ikimizde  her  türlü olumsuzluğu  düşünmeyi  bırakmıştık.  Babür'ün  sıkıntı  veren  varlığını,  Espila'nın  yakınlarında olacağı  gerçeğini,  her  şeyi  kısa  bir  süreliğine  de  olsa...  Deli  gibi  kısmanın  bana  yaşattığı  tüm kontrolsüz  duygular  birkaç  uzun  saatliğine  susmuştu.  Tamda  bu  gölün  kenarında  bir  evimiz olmalıydı.  Bahçemizde  koşuşturan  çocuklarımız.  Artık  bir  olmalıydık.  Onunla  yaşlanmak  nasıl  bir şeymiş  öğrenmeliydim.  Bana  kızdığını,  söylendiğini,  bağırdığını  görecek  kadar  çok  kalmalıydım yanında.  Birbirimize  doyacak  kadar,  bıkacak  kadar  çok  birlikte  olmalıydık.  Bıkmak  mümkünmüş gibi...  Saçlarını,  tenini  okşarken    planlar  yapmıştım.  Babür'ün  handikap'ını  çözerken,  Espila  da yuvasına  dönebilirdi.  Ve  biz  bu  gölün  kenarında  yapılmış  güzel  bir  düğünle  yeniden  evlenebilirdik. Oda  tıpkı  benim  gibi  üzerimize  yağan  tüm  ışık  yağmurunu  görmeliydi.  Tüm  konuklarıyla  paylaştığı geçmişi  bilmeli  ve  kendini  rahatsız  ve  yabancı  hissetmemeliydi.  Nikahımızı  sonsuzlukla  taçlandıran bilgeyi  bulmalıydım.  O  bilgenin  önderliğinde  olmalıydı  her  şey.  Bunları  ona  anlatmak  istedim  ama sustum.  Burada  kalmak  istemediğini  biliyordum.  Onun  için  her  şey  çok  karışıktı,  durumu  daha  fazla zorlaştırmak  istemiyordum.  Tutamayacağım  sözler  vermekten  korkuyordum.  Onun  için  her  şeyi kolaylaştırmakla  yükümlüydüm,  onu  sevmek  ve  mutlu  etmekle...  Keşke  elimden  daha  fazlası gelebilseydi.  Ama  bu  sınavı  vermeliydim.  Bu  bir  çeşit  bedeldi.  Zeynep'in  yanımda  kalmasını sağlamak  için  kadere  ödemeyi  seçtiğim  bedel.  Onsuzluktansa  bu  duruma  katlanmayı  seçmiştim. Babür'e  dilediği  her  türlü  insani  yardımı  seve  seve  yapabilecekken  o  en  zorunu  istemişti.  En acıtanını.  Kıskançlığın  beni  esir  almasına  izin  vermeyecektim.  Babür  yakın  zamanda  kendi  yoluna gidecekti.  Buna  inanmam  gerekiyordu.  Kumar  oynadığımın  farkındaydım,  deli  bir  kıskançlığın  bana neler yaptırabileceğini kestiremiyordum.. Babür'ün neler yapabileceğini tam  olarak hesaplayamıyordum.  Ve  ikimizin  yakınında  Zeynep'in  nasıl  hırpalanacağını  tahmin  etmek  zor değildi.  Onun  incitmemeliydik.  Buna  hakkımız  yoktu.  Ve  bugün  o  odada  sevdiğim  kızın  yüzüne  bile bakmayarak  onu  ne  çok  şaşırttığımın  farkındaydım.  Babür'ün  içindekileri  tetiklemek  istemiyordum. Bilemezdim.  Onunda  benimle  aynı  kaderi  paylaşabileceği  gerçeği  hep  aklımın  bir  köşesindeydi. Zeynep  onun  için  ne  ifade  ediyordu.  Bu  yaşananlar  bunları  öğrenmem  için  bir  fırsattı.  Düşünülmesi gereken  çok  şey  vardı.  Tıpkı  oda  benim  gibi  Zeynep'i  görmezden  gelmeyi  seçmişti.  Bu  doğal olmayan  bir  davranıştı.  Zorlamaydı.  Onun  yüzünü  bakmak  için  deli  oluyordu  belki  de.  Onunla birlikte  olma  fırsatını  elinden  almamdan  korkuyor  olabilirdi.  Serseriliğinin,  alaycılığının  büyük kısmını  bir  yana  bırakmıştı  o  varken.  Gergin  ve  kaskatıydı  Babür.  Ondan  hiçte  barışçıl  sinyaller almıyordum. Pişmanlık  duyacağım  olayların yaşanmasına izin vermemeliydim.

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin