33-BABÜR

17 2 0
                                    

                 Ölümün bu defa dönülmez sonsuz yokluğuna çekilirken biz. Ben aşık olduğum kadınla yokluğa meyletmişken o çıkageldi. Ölen kadının acılarını göremedi belki. Çok mutlu olduğunu söylüyordu. Mutlu ölmek. Ruhunun bedeninden çıkıp benimle buluşacağı anı bekliyordum. Ne Abbadona ne de yalnızlığa dayanacak takatim, halim, mecalim kalmadı. Onun benimle aynı karanlığa çekilmesine karar vermek zor olsa da. Onun bana yaşattığı azabı ben ona yaşatmak istemesem de. Varlığının, geçmişin o mutedil havası sarmış artık ruhumu. Onları seyrederken çektiğim eziyet anlatılamaz. Ruhun çektiği azap tanımlanamaz. Şimdi Eymen, Espila'mın elini tutmuşken... Ruhumun çektiği azabı tarife lisanım yetmez. Bir çocuk çıkageldi. Aşkla çoğalan aptal serapların büyülediği bir çocuk. Gözlerime dikti gözlerini... Çocuklar tehlikeliymiş. Bazıları farkına varmadan tüm sırlara vakıf olurlarmış. Onun masum bakışlarının rüzgarında melal duydum. Bu masumiyet ışıkları benim müptezelliğimi aşikar ediyordu. Görebiliyorlar boşlukta özgürce uçan ruhumu. Onlara verilen zihin parlak, henüz kendisini gerçeğe kapamamış. Gözlerime baktı çocuk, beni görmemiş olmasını, bir rastlantı olmasını umdum. Ama görüyordu. Annesi biraz daha gecikse tastamam tarifimi verecekti Eymen'e... Böyle bir olay daha yaşamıştık. Eymen Espila'yı bu hayatında bulduğu ilk zamanlardı. Eymen onu bir yere götürmüştü.

Ve Espila gerçekten onu hatırlamıyordu. Bir yabancıymış gibi çekingendi. Her şeyden habersizdi geçmişinden, ruhunun atlattığı badirelerden, tüm hayatı silinmişti. İşte o zaman, Espila, Eymen'i tanımadığında, eğer ondan önce gelebilmiş olsaydım, beni sevebileceğini anladım. Bir yolunu bulmalıydım, Dünyaya bedenimle gelmeliydim. Bir daha ki sefere Espilayı Eymen'den önce bulmalıydım. O kız çocuğu da görmüştü beni tıpkı bugün bu erkek çocuğunun gördüğü gibi. Çocuklardan gizlenmenin de bir yolu olmalı. Eymen çocukların gerçekten bir şeyler gördüğünü biliyor. Ama ben olduğuma ihtimal dahi vermedi. Neyse ki o aptal bir aşık, gözünü karanlığa tamamıyla kapamış. Gidip yanlarına oturdum. Espila'nın yanına... Elimi yanağına götürdüm, boşluktum ben, tenini hissedemiyordum. Gezgin ruhların eşyayı, dokuyu hissetmesi de mümkün oluyormuş. Ama ben henüz o evrelere geçememiştim. Boşluktum, rüzgarı ve soğuğu hissetmiyordum. Aslında bedenimden çıkıp kurtulduğumda farklı bir insan oluyordum. Ruh çok hafif... Ruh aslında çok mutlu... Onu ağarlaştırıp, karartan beden galiba. Ruh hafif ve mutlu. Tüm o iç savaşlar son bulunca huzura ermiştim. Kara büyüyle bedenimden her uzaklaştığımda, uçuşup dururken ruhum evren de ne denli mutluysam. Bedenime geri dönüşüm bir o kadar sancılı oluyor. Lime lime oluyor etlerim, kör bıçakla doğranmış adeta. Ve her dönüşte daha kötü hissediyorum kendimi. Evren kara bir bulut sanki çörekleniyor bedenime, karanlık bir hapishane oluyor benimle ilgili her şey. Kinim çoğalıyor, Eymen'e olan hıncım bedenime sığmaz hale geliyor. Kara büyü her defasında çalıp götürüyor benden bir şeyleri . Dağ gibi Babür'ü devirecek... Kara büyü her defasında uzaklaştırıyor beni Espilam'dan. Öyle ki ondan bile nefret edebiliyorum. Ama şimdi sadece boşluk var. Henüz bedenim benden uzak. Ve Espila o erişilmez güzelliğiyle yanı başımda oturuyor. Ona dokunmak istesem de faydası yok. Hissedemiyorum. Eymen'in dokunduğu her noktası parçalanıyormuş gibi acıyacak. Benim gibi acıyacak canı. Aynı acıyla ... Aynı acıda ... Aynı acıda kıvranacağız. Ben bu cümleyi tekrarlarken. Eymen sonun da onun kapıldığı titreme nöbetini fark etti. Birden sarındı montuna, durduramadığı bir sarsıntıya tutulmuştu. Ben bile korktum, karşılarına geçtim. Onları izledim. ___" Neyin var Zeynep?"dedi. Espila'dan yanıt alamayınca tekrarladı sorusunu. ___" Neyin var, ne oldu sana?"diye sordu korkuyla. Gözlerindeki korku beni rahatsız etti. Yakın zamanda sevebileceği bir Zeynep'i olmayacaktı. Titremesi durduğunda, gücü bitmiş, yığıldı Eymen'in kollarına. Gözlerini bile zor açık tutuyordu. ___" Ne oluyor Zeynep, endişelendiriyorsun beni." Zorlukla ona döndü Zeynep, olduğundan iyi görünmeye çalışıyordu. Gülümsedi.

İyiyim... Merak etme... Üşütmüşüm."dedi cansız sesi. İyice soluklaşan tenine dikkatle baktı Eymen. Elini alnına, yanaklarına koyup ateşini kontrol etti. Bileğini tutup nabzını dinledi. ___" Seni eve götüreyim."dedi doğruldu oturduğu yerde. ___" Götürme, burada kalalım. Hani sabahlayacaktık, beraberce üşüyecektik hani." Neredeyse bayılacaktı ve onunla burada kalma konusunda diretiyordu. ___" Hadi Zeynep gidiyoruz."derken kızın montunun düğmelerini ilikledi. Sonra ayağa kalkıp, yoldan geçmekte olan bir taksiyi çevirdi. Sonra kaldırdı Zeynep'i... Hiç gücü yoktu kızın, tamamıyla Eymen'in gücüyle ayakta durabildiğini fark ettim. Eymen onu taksiye taşıdı. Sonra arabaya geçip gittiler. Ben arkalarında kalmayı seçtim. Soğuk içimden geçip gidiyordu. Rüzgar içimden geçip gidiyordu. Espila içimden geçip duruyordu. Banka oturup Espila'nın beraber üşümeyi seçtiği şehri izledim. Işıkları izledim. Bu şehir kadar sevememişti belki de beni. O an ışıklarıyla insanları büyüleyen şehirden nefret etmek istedim. Levhi mahfuz da yazılımıydı bunlar. Bir kızı yokluğa kaçıran adam. Hayatın ağır yükünü, nefsin karı konulmaz garabetini yokluğa koşarak terk ederken. Aslında sadece onsuzluktan kaçtığını anladığında şaşkına dönen bir mahlukat. Bu aşk bu adamı dahi insanlığa taşır mı?

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin