26-Geçmişin karanlık hatıraları

26 3 0
                                    

(ZEYNEP... Espila)  

  Geçmiş  soluk  bir  kabusu  andırıyordu.  Renkler  canlandıkça    bilinmezliğe,  kargaşaya sürükleniyordu  zihnim.  İnsanlar  içinde  bulundukları  zamanın  sorunlarıyla  uğraşırken.  Ben  geçmişin karmaşasında  debeleniyor,  şu  anki  zamandan  kopmamaya  gayret  ediyordum.  Her  şey  kontrolümün dışında  gelişiyordu.  Bu  kadar  dışarıdan  izlenen  bir  hayat...  Öyle  ki  rüyalardan  daha  uzak...  Nasıl olurda  kabullenebilirdim?  Gördüğüm  sanrılara  sahip  çıkabilirdim.  Git  gide  uzaklaştığımı hissediyordum  kendimden.  Bilinmezliğimin  içine  çekilirken,  hayatımı  her  zaman  ki  seyrinde yürütmeye  gayret  ediyordum.  Eymen'in  acıtan  hayaline  tutunsam  da.  Sanrılarımdan  kaçmanın  bir yolu  yoktu.  Ruhum  bu  gidiş  gelişlerden  yara  alıyordu.  Bedenim  adını  koyamadığım  bir  savaşın içindeydi.  Eriyip  gidişimin  belki  bir  çok  sebebi  vardı.  Acı  gerçekti  ve  insanın  tüm  düşünce  işleyişini sekteye uğratıyordu.   Ruhum  sıcağı  hissedemese  de  görebiliyordum.  Sarı  sıcak  insanları  yıldırmışa  benziyordu. Dudakları  kavrulmuş  insanlar,  ter  içinde  çalışıyorlardı.  Büyük  bir  yapının  küçük  yorulmaya  hakkı olmayan  karıncalarıydı  sanki  bu  beyaz  ışığı  alınlarında  taç  diye  taşıyan  insanlar.  Çevrelerinde ademoğullarından  bir  güruh  insan  onları  izlemekteydi.  Bir  duvarın  köşesine sinmiş  onlara  yapılanları ağlayarak  seyredişimi  izledim.  Masum  Esilalılar  köle  gibi  kullanıyorlardı.  Akıl  almaz  şartlarda, kendi  bünyelerini  aşan  bir  güç  sarf  ederek  çalışıyorlardı.  Acı  içinde  halkını  izliyordu  Espila. Doğruldu,  sırtını  duvara  dayadı.  Göz  yaşlarını  sildi.  Başında  ki  şalı  sıcağa  rağmen  ağzını  burnunu örtecek  biçimde kapatıp,  sağa sola bakmadan hızlı  adımlarla oradan uzaklaştı. Etraf  keskin  sıcaktan  mı  bilinmez  sapsarıydı.  Her  şeyi  tatlı  bir  sarılıktan  ibaretti.  Küçük toprak  evler,  daracık  sevimli  sokaklar.  Meydanda  Esilalıların  inşa  ettiği  dev  gösterişli  yapı.  Ve sıcaktan  teni  esmerleşmiş  insanlar.  Yanıyordu  her  yer.  Esilalılar  bugünkü  teknolojiyle  bile  yapmanın mümkün  olmayacağı  yapıları  inşa  ediyorlardı.  Onları  kullanmakla  kendilerini  akıllı  sayan  insanları umursadıkları  söylenemezdi.  Espila  ise  halkının  düştüğü  durumdan  dolayı  son  derece  üzgün görünüyordu.  Neyse  ki  bu  defa  etraflar  da  Babür  yoktu.  Hastalıklı  bir  şekilde  yine  bir  sanrının  içine çekilip Babür'le yaşadığım  mutluğu seyretmenin endişesini  taşıyordum.   Onun,  yani  geçmişteki  Zeynep'in  düşüncelerini  anlamak  zorundaydım.  Hızla  bedenin içerisine  çekildim.  Sanki  her  istediğimi  yapabilirdim  ama  kontrol  etme  yetimi  henüz geliştirememiştim.  Bilgeye  gidiyordu.  İlk  duyduğum  düşüncesi  buydu.  İçinde  bulunduğu  zamanı kavramaya  çalışıyordum.  Eymen  hala  hayatta  mıydı,  yoksa  bunlar  Eymen'i  kaybedişimden  sonra  mı yaşananlardı.  Ruhumun  geçmiş  hayatlarımı  bana  anımsatırken  ki  uyguladığı  yöntemi  aklım  hala kavrayamamıştı.  Bu  dönüp  duran  sanrıları  kendi  aklımca  ayrıştırmaya.  Zamanlarını  sıralamaya çalışıyordum.  Hala  öncesinde  ve  sonrasında  neler  yaşadığımı  tam  olarak  algılayamamıştım.  Sanrılar sonrasında  gördüklerimi  ayrıntılarıyla  bir  deftere  not  ediyordum.  Bu  notların  şimdiye  kadar  bir yardımı  olmamıştı  aslında.  Her  anının  ardından  kafama  takılan  soruları  sıralıyor.  Çoğunun  cevabını bulamıyordum. Espila  olmak  o  zaman  da  zormuş  anlaşılan.  Ruhu  bir  duru  su  kadar  berraktı.  Endişeliydim. Ve  yapmam  gereken  bir  şeyler  olduğuna  inanıyordum.  Espila'nın  duyguları  ademoğlunun  çıkmaza düştüğüne  inanıp  kendini  harap  eden  yıkıma  uğramış  üzüntülü  hallerine  benzemiyordu.  Onun endişesi  ademin  kendini  toparlayıp  yeniden  umutlanmaya  başladığı  insani  evreyi  andırıyordu. Demek  Esilalıların  üzüntüleri  bu  şekilde  vücut  buluyordu.  Onlar  çözüm  odaklı  yaşıyorlar.  Ne üzüntüyü  ,  nede  sevinci  bizim  ki  gibi  saplantı  haline  getirmiyorlardı.  Adımları  git  gide  hızlandı. Etraftan  geçen  insanların  meraklı  bakışlarından  kaçıyordu.  Genç  bir  ademoğlu  bizi  durdurdu.  Bütün bunların  geçmişte  yaşanmış  şeyler  olduğunu  bilsem  de  tedirgin  olmuştum.  Espila  benden  daha cesurdu.  "Hey  nereye  gidiyorsun?"dedi  delikanlı.  Korkuyla  ona  döndük.  Teni  güneşten  kavrulmuştu. Espilaya  uzanan  kolunda  üç  tane  belirgin  bıçak  yarası  vardı.  "Bırak  beni..."diye  mırıldandık.  Ama  o bırakmadı.  Uzun  suratından  bir  şey  yakalamış  olmanın  verdiği  mutluluk  okunuyordu.  "  Sende onlardansın..."diye  bağırdı  genç.  Etrafta  olan  birkaç  insan  onların  bulunduğumuz  yere  bakmaya başladılar.   Espila  halkına  yardım  etmeyi  planlıyordu.  Bu  adamın  onu  engellemesi  hiç  işine gelmiyordu.  Ama  bir  güvencesi  varmış  gibiydi.  Toprak  rengi  şalının  arkasında  saklan  gözleriyle etrafı  taradı.  İnsanlar  onlara  baksalar  da  o  bu  durumu  umursamıyordu.  Sonra  onu  gördü.  Her durumda  görmeyi  umduğum  tek  insan.  Kavrulmuş  teniyle  de  her  zaman  ki  gibi  mükemmel görünüyordu.  Ölmemişti,  canlı  kanlı  tüm  heybetiyle  koşar  adımlarla  yanımıza  geliyordu.  Onu  bir sanrıda  görmek...  Artık  tek  beklediğim  bu  anlardı.  Espila  değil  belki  ama  ben  heyecanla  onun yaklaşmasını  izledim.  Arkasında  Babür  ve  beş  altı  genç  erkek  vardı.  Yanıma  geldi  ve  durdu.  Sert bakışlarını  bizi  durduran  delikanlının  üzerine  dikti.  "Bir  şey  mi  istedin?"diye  sordu.  Kararlı  sert  bir tonlamayla.  Genç  çocuk  onun  bakışlarından  ne  demek  istediğini  anlamış  gibiydi. Geri  çekilip  gözden kayboldu. Espila onun dar  sarı  sokakların arasında kayboluşunu izledi. "Espila burada ne  işin var?"diye soludu Eymen. Toy  bakışlarında korumacı  bir  telaş  vardı. "Buraya  gelmemeliydin."diye  ekledi  arkasında  bulunan  Babür  Eymen'e  doğru  bir  adım  daha ilerleyerek.  Espila  onları  tek  tek  süzdü.  Ademoğlunun  içinde  koruması  olan  tek  Esilalı  oydu.  Bu köleleştirme  işinden  Eymen'in  karısı  olduğu  için  korunmuştu.  Görünüşe  göre  Babür  ve  diğer arkadaşları  da  Eymen'e gönüllü ve yahut  gönülsüz  destek  vermekteydiler.   "Yapmam  gereken  işler  var."dedi  Espila.  Hızlı  adımlarla  ilerlemeye  devam  etti.  Eymen, Babür  ve  iri  yarı  diğer  korumaları  onu  takip  ettiler.  Espila'nın  kafasında  dönen  düşünceleri  bölmek istemiyormuş gibi  görünüyorlardı. Anladığım  kadarıyla Espila hepsinin saygısını  kazanmıştı.    "Nereye gidiyoruz?"diye sordu Eymen. "Bilgine..."demekle  yetindi.  Koşar  adımlarla  ilerledi.  Uzun  boylu  iri  yarı  sekiz  tane  adam onu  izlemekteydi.  O  ise  hedefine  odaklanmış  aslında  kimseyi  umursamıyordu.  Bir  anda  kolunun birini  tuttuğunu hissetti.   ___"Espila..."diye  seslendi  kolumuzu  tutan  Eymen.  Hızla  kocasına  doğru  döndü  Espila.  İlk önce  güzel  gözlerinde  ki  endişeyi  ve  telaşı  gördü.  Olanlar  hakkında  önceden  hiç  konuşmamışlardı. Esilalıların  başına  gelenleri  ölümcül  bir  suskunlukla  karşılamışlardı  her  ikisi  de.  Espila  şu  an zihninden  bunları  geçiriyordu.  Eymen'in  suskunluğunun  sebebi  yapacak  hiçbir  şey  olmamasından kaynaklanıyordu.  Espila  ile  bu  konu  hakkında  konuşmasa  da  dışarı  çıktığında  önüne  gelen  her  kese Esilalılara  yapılan  kötü  muamelenin  haksızlığından  bahsediyor  insanların  gözünü  açmaya, vicdanlarını  harekete  geçirmeye  çalışıyordu.  Espila  onun  cesaretine,  işlenmemiş  iyi  ve  saf  yanına hayrandı.  Espila'ya  göre  Eymen  ademoğullarından  işlenmemiş  bir  taşın  içine  sıkışmış  değerli  bir elmastı. Onu işlemek  istiyordu. Bu safiyetinin onu götüreceği  ulviyeti  merak  ediyordu.   Şimdi  Espila'nın  tüm  bu  düşüncelerini  duymak  oldukça  tuhaftı.  Tüm  bu  kargaşaya  rağmen mutluydum.  Eymen  yanımdaydı.  Onu  özlemek  son  zamanlarda  yapabildiğim  tek  şeydi.  Ve Espila'nın  mantalitesini  yavaş  yavaş  çözmeye  başlamıştım.  Sanrının  yarıda  kesilmesinden  çekinsem de  kendimi  olayların  akışına  kaptırmıştım.  Espila  onun  güneşten  rengi  açılmış  parlayan  saçlarında, esmerleşmiş teninde göz  gezdirdi. Rahatlamasını  umut  ederek  gülümserken....

ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin