Aşkın menziline varmaksa amaç. O menzile varış kayboluştur. Kaybolmalı aşkta. O ne güzel bir yokluktur. Ve ben şimdi o kayboluşa olan yolculuğumu düşlüyorum. Yüz yılların yaşamışlığı var içimde. Ve ne garip sanki hepsi koca bir yalan. Sadece onunla paylaştığım acı gerçek şu an. Sevdiğim kadın sonunda uykuya daldı. O uykuya dalınca zihni acıyı unuttu. Ruhu uçup gitti vücudundan. Uyusun istiyorum. Uyurken diniyor acıları. Artık acı çekmediğinde uyansın. Çok sürmesin... Onun acılarını paylaşıyor olmak zevk veriyor . Aşkı gerçek kılıyor acılar. Aynılarını onun çektiğini düşünmeye dayanamasam da. Bütün hepsini sırtlanmak istiyorum, ama gücüm bu kadarına yetiyor. Sadece yarısı için izin var. İzin verildiğince görebilirsin. Nefes alabilirsin. İzin verildiğice aşıklık var. Ve izin verildiğince maşukluk. İzin verildiğince ölüm, yaşam ve arasındakiler. Ve sonrası... Var mı ki sonrasıyla öncesinin her hangi bir farkı. Korkulan her ne ise başa gelene kadar korkulur. Bazı şeyler korkunun ötesinde. Onlara alışılmaz. Kalbimde nasılsa ... Gitse ne olur? Hayır... Hayır... Hem kalbimde olsun, hem yanımda... Böyle hep elini tutabileyim. Gülücüğünden, gözünün yaşından, ıstırabından haberim olsun. Sarılacak yarası varsa ben sarayım, çekilecek çilesi varsa ben çekeyim. Yine güldüğünü, soğukta vapur balkonlarında üşüdüğünü göreyim. Tatsız çayı heyecanla bir dikişte içişi, sonra yüzünde ki o ifade... Beni tanımayan o güzel bakışları bomboş, saf bir hayranlıkla dolu... İçimi acıtan o boşluğu göreyim. Acı çekmesin. Artık acı çekmesin... Dualarımın cevap bulmasını bekliyorum. Üç saat içinde kapkara olan taşlar hepimizi hayrete düşürüyor. Herkes içerde duada. Çareler arıyor. Esila'nın ileri gelenler geldiler. Kanında, geninde, kemiğinde, iliğinde araştırmadık yer bırakmadık. Yok... Görünen hiçbir şey yok. Bir sebebi olmalı. Bir sebebi olmalı... Bir sebebi olmalı... Düşünmek zorundayım. Bulmak zorundayım. Yeterince düşünürsem... Düşünmekten bitap düştüğümde yollanacak cevap. Bulacağız bir yolunu. Hayır... Bu kadar acı normal değil. Onunla paylaştığım acının tamamını düşünemiyorum. Benim acı çekmemi istemiyor. Hepsini göğüslemeye razı... O kadar güçlüymüş demek. O çelimsiz vücut, sonsuzlukta beni yüreğinde taşıyan o ruh o kadar güçlüymüş... İnanılmaz... Bu kadar acı içinde kıvranırken bile çok güzel. Rengi kaçmış, gözleri hep baygın bakıyor. Dudakları neredeyse teniyle aynı renk. Tükenmiş halde. Onu alıp göğsüme bastırmak istiyorum. Tüm acılarını almak... Avutmak istiyorum. Göstermesem de en çok ben korkuyorum. Ya cevap zamanında gelmezse. Evrenin ip uçları için açık kalmaya çalışıyorum. Daha net düşünebilmeliyim. Kafam bu kadar bulanık olmamalıydı. Beni böylesi dağıtan ne? Sorularım yanıtsız... Bir yolu var. Çok basit bir yol. Sadece ben göremiyorum. Kara büyüyse eğer bu, götürdüğü yer sonsuza kadar ayrılık demek. Kim yapabilir ki? Kim? Boğazım kurudu önce... Yutkunurken zorlandım. Sonra bütün vücudum sızlamaya başladı. Zeynep uyanmıştı. Döndüm ve açmaya çabaladığı gözlerine baktım. Uyanmak için savaşıyordu adeta. Yanına gittim. "Neden uyanmak istiyorsun?" diye sormak istedim. Ağrılarla buluşmakta ki aceleciliğini anlayamıyordum. Kaçmıyordu sancılarından. Ama neden? Yatağın kenarına iliştim. Sonunda gözlerini açtığında özenle gözlerimin içine baktı. Bir şeyin cevabını arıyordu sanki. Bende ona baktım. ___" Ne oldu?"diye fısıldadım sonra. Kaçırdı bakışlarını. ___" Artık bu odadan hiç çıkamayacakmışım gibi geliyor." İyice sokuldum, çenesini tutup okşadım. Bana bakmasını sağladım. ___" Umutsuzluk sana yakışmıyor."dedim gülümserken. ___" Bahçeye çıkamaz mıyız?"dedi umutsuzdu bakışları. Çok emindi bu odadan çıkmasına izin vermeyeceğime. Eğilip soluk dudaklarını öptüm. Geri çekilip güzel yüzünü izledim. ___" Hazır kendini iyi hissederken... Deniz kenarına gitmeye ne dersin?" ___" Çok isterim."dedi. Eksik bir sevinç vardı gözlerinde. Buruk... Kalkmasına yardım ettim. Olduğundan daha iyi görünmek için çaba harcıyordu. ___" Ablanı çağırayım. Giyinmene yardım etsin."dedim dışarı çıkarken. Bu yorgun bitkin halin geçmesi gerekiyordu artık. Odadan çıktım ve Arzu'yu kızlarla mutfakta otururken buldum. Ben içeri girdiğimde sessizlik oldu. ___" Zeynep'in giyinmesine yardım eder misin?"diye sordum. ___" Biraz hava almak ona iyi gelir."diye ekledim sorgulayan bakışlara karşılık. Hemen kalktı ve Zeynep'in yanına gitti. Hak etmediğim bir şekilde güveniyordu bana. O gidince arkadaşlarıyla baş başa kaldık. Bıraktıkları yerden devam ettiler baskı kurmaya. ___" Onu bir hastaneye yatırmalıyız."dedi Zuhal. ___" Gün geçtikçe durumu kötüye gidiyor."diye ekledi Mualla. Gülümsedim onlara. Bilmedikleri çok şey vardı. ___" Bana biraz daha zaman tanıyın kızlar. Boş yere hastanelerde sıkıntı çekmesini istemiyorum." ___" Biraz daha beklersen hiçbir şansın kalmayacak."dedi Mualla. Soğuk bir bakışma oldu aramızda. Konuşmak faydasızdı. ___" Onu öldürüyorsunuz."dedi öteki." Yutkundum. Boğazıma düğümlenen şeyi görmezden geldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...