Bütün vücudumun yandığını hissediyordum. Hava değişimine henüz alışamamıştım. Eklem ağrılarım hiç dinmeyecekmiş gibi görünüyordu. Ve baş ağrıları,, muhtemelen beni bu denli sinirli yapan şey baş ağrılarımdı. Hayatımın en uzun gününü yaşamıştım, çok yorulmuş olmama rağmen erkenden uyanmıştım . İçimden bir ses hemen Zeynep'i görmemi söyledi. Yolda yürürken sesin uykudan önce mi yoksa sonramı geldiğini kestirmeye çalışıyordum. Murat yanımdaydı, bana katlanabilecek tek erkek... Genç erkek vücuduna sığdırdığı o çocuksuluk beni kışkırtıyordu. Komik olan şey onun çocuklardan daha temiz bir insan olmasıydı. Gülümsedim ona bakarken, Dünya kadınları Esilayı keşfe çıkmalıydı. Tüm o inanılmaz taşların yanı sıra saf insan madeni vardı burada. Pırlantaya, altına kıymet verilmeyen bir dünya... Kalan ömrümü burada geçirebilirdim. Ama onların beni kabul edip etmeyeceği merak konusuydu... Bahçeye girdiğimizde tüylerim ürperdi. Yoğun bir sıkıtı vardı evin etrafında... Pusluydu ev... Yanımdakilere sessiz olmalarını işaret ettim. İçeriye girdik ve salonun camına yanaştık. Onları gördüğümüzde ölümcül bir suskunluğa gömülmüşlerdi. Camdan içeriyi seyrederken Ecrin ve Murat'ta benim kadar şaşkın görünüyorlardı. Görünüşe göre kavga etmişlerdi. Geçekten şaşılacak bir durumdu bu benim için. Zeynep'e baktım, onunda yüzü kanıyordu, ve büyük bir üzüntü vardı gözlerinde. Acısından çevresinde puslu bir hüzün rengi oluşmuştu. Eymen'e bakıyordu umutsuzca. Eymen ise belirsiz bir noktaya kilitlenmişti. Tuhaf bir şey vardı... Espila ve Eymen'in bir araya geldiklerinde birleşen o eşsiz nurları cılızlaşmıştı bir anda. Koltuğa oturmuş Zeynep'e bakan Babür en rahat görünenleriydi. Onun bir rengi kahverengiydi. Bazen ışığının renginin açıldığına tanık oluyordum. Onun için hala umut olduğuna inanmıştım bir ara. Nasıl bu kadar saf olabildim. Şimdi kahverengisi koyulaşmıştı. Zeynep'in o hali içime dokundu. Bu şaşkın kız bu iki adamı bu denli nasıl büyüleyebilmişti. İçeri daldım hızla. Zeynep donup kalmıştı anlaşılan. Çok güçsüzdü... İnsanlarda katlanamadığım yegane şeydi güçsüzlük. Ama onu korumak zorunda hissediyordum kendimi. Onun masallarıyla büyümüştüm ne de olsa. Ve keşfimin yeniden kapanmasından korkuyordum. Espila ve Eymen'in hikayeleri hiç bitmezdi. Bir yenisi benim gözlerimin önünde yaşanıyordu. ___" Neler oldu burada?" Diye sordum... Yapabileceğim bir şeyler olmalıydı. İnsanların işine karışmadan duramazdım zaten. Bilge dedem bu sebeple bir yere varamayacağımı söylerdi. Hep bu yüzden kaybediyormuşum. Kimse yanıtlamadı sorumu... Eymen bir koltuğa oturmuştu, başı yere eğik, saçları yüzünü örttüğünde ne halde olduğunu göremiyordum. Yere kanlar damlıyordu suratından. Hiç kıpırdamıyordu, Babür dostça olmayan bakışlarıyla inceliyordu bizi. Gözleri üzerimizdeydi ama bizimle ilgilenmiyor gibiydi. Onunda aklı başka yerdeydi. Eymen'e karşı kazandığı zaferi düşlüyordu belki de kim bilir. Zeynep öylece dikiliyordu, her an yere yıkılabilecekmiş gibi duruyordu. ___" Ecrin Zeynep'i yukarı götür." ___" Tamam." Zeynep'in yanına gidip elini tuttu, Zeynep ise Eymen'e bakmakla meşguldü. Ondan başka hiçbir şey görmüyordu sanki. Ecrin zorluklada olsa yürüttü onu, birlikte yukarı çıktılar. Onlar uzaklaşana kadar bekledim. Eymen konuşacakmış gibi görünmüyordu. Babür'e diktim gözlerimi. ___" Burada neler oldu?" Diye sordum yine. ___" Bir şey olduğu yok... İki eski arkadaş kapıştık biraz..." Dilimizi konuşabiliyordu. Nedense buna şaşırmadım. Alay ediyordu her şeyle... Baş edemediği her şeyle dalga geçiyordu. Acıdım ona...
Eymen iyi misin?" Diye sordu Murat. Cevap alamadı. ___" Konuşsana Eymen neler oldu?" Burada diye çıkıştım her zaman ki sabırsızlığımla... İşe yaradı. Ayağa kalktı. Göz göze geldik. O inanılmaz güzel bakışlar, o içinden sevgi taşan bakışlar değişmişti. Acı ve boşluğu gördüm içlerinde. Güzel yüzünden kanlar sızıyordu. ___" Ne oldu ?" Diye hırçınlıkla tekrar ettim sorumu. Bana bakıyordu, bakışlarının karşısında durmak zor geliyordu. Hiç bir şeyde bu denli zorlanmamıştım. Eymen, masallarıyla büyüdüğüm yakışıklı genç adam, aşkı onun hikayelerinden öğrendim ben. Ve ilk ona aşık oldum. Ve onu ilk gördüğüm anda anlamıştım onun Eymen olduğunu. Ve hala karşısında durmakta zorlanıyorum. Ne denli hırçında olsam masal dinleyen bir çocuğum onun yanında. Onun Espila'sı olduğumu hayal ederdim. Onun sevdiği kadın olmak için her şeyimi verirdim ... Ve şimdi bu kanlar içindeki yakışıklı serseri haliyle, yine unutmaya çalıştığım duyguları tetikliyor bende. Gözlerinde ki tehditkar bakışları hiç hayal edememiştim. Onu şirkette gördüğüm ilk günü anımsadım. Durmadan değişen, alınlarında Esila'nın beyaz nuruna sahip patronlardan sonra o gelmişti. Alnında taç gibi taşıdığı onu herkesten ayıran rengiyle dolaşıyordu etrafımda. Nefes kesen bir güce sahipti. Hayallerim de düşleyemediğim kadar mükemmeldi o. Ve ben bir an onun benim için yollandığına inandım. Bu defa Espila'sı ben olacaktım. Onun masallarıyla büyütülmüş bir çocuğun hayallerini gerçekleştirmek için gelmişti mutlaka. Eymen en eski aşk hikayelerinin güçlü kahramanı. Ve inandırdım kendimi, benimle olmak için gelmişti. Bütün kibarlığının, insanın aklını başından alacak gülümsemelerinin hepsini bana olan ilgisine yormuştum. Aşıktım ona, onun olmaya hazırdım. Sonra o kızla çıkageldi. O kız Zeynep'ti. Basit bir kız. Eğer Eymen'in yanında ki o kız , aynı renk, ve bir araya geldiklerinde daha güçlü olan o aşk_ı sadakat rengi olmasaydı. O basit kızın Espila olduğuna inanmazdım. Ama Espila'ydı işte, ve o gözlerini ondan ayıramıyordu. Beni sarsabilen tek erkekti Eymen... Ve şimdi karşısında durmakta zorlanıyordum. Çok uzun geldi o bakışlar bana. Acı çekiyordu, onu acı çekerken bile bu kadar mükemmel yapan neydi? Baktı... Baktı... Ve ani bir hareketle çekip gitti. Murat, Babür ve ben kaldık odada. Eymen'in bakışlarının tesirinden kurtulduğumda gidip Babür'ün yanına oturdum. Güçlü, atletik bir yapısı vardı Babür'ün... Her ne kadar alay etse de oda üzgündü. Yanına otur dikkatle süzdüm onu. ___" Seni iyi hırpalamış." dedim onunkine benzer bir alaycılıkla. Güldü, başını salladı. ___" Evet..." ___" Pekala, bize olanları anlat... Burada tek kendinde olan sensin." dedim.
Olan bir şey yok. Eymen'e onu öldürdükten sonra Espila ile kurduğumuz hayatı anlattım. Evliliğimizden bahsettim. Nedense sinirlendi. Halbuki daha söylenecek önemli şeyler vardı." dedi sırıtarak. Şok olmuştum, aynı şaşkınlığı Murat'ın yüzünde de görebiliyordum. ___" Nasıl yani?" diye sordu Murat. ___" Ne saçmalıyorsun sen?" derken ayağa kalktım. ___" Duydun işte..." Dedi. Sinirlenmiştim. Eymen'e bunu nasıl yaparlardı. Koşarak merdivenleri çıktım, üst kattaki odaları gezdim hızla. Zeynep'i ve Ecrin'i Eymen'in odasında buldum. Zeynep sırtını yatağa dayamış, dizlerine dayadığı kollarının üzerine başını dayamış. Boş boş halıya bakıyordu. Korkutucuydu bakışları. Ecrin de yanında oturmuş onu teselli etmeye uğraşıyordu. ___" Anlatılanlar doğru mu?" Boş bakışlarını bana çevirdi. Soğuk, durgun bir sesle. ___" Doğru galiba..." ___" İnanamıyorum. Tam bir sürtükmüşsün." diye bağırdım. Hakaretim onda hiçbir değişiklik yaratmadı. ___" Neden ona bağırıyorsun? Halini görmüyor musun?" Ecrine baktım, onun için üzülmüş görünüyordu. ___" Ne yaptığını biliyor musun?" Yine bağırıyordum. Öfkeliydim. O Eymen'i hak etmiyordu. Ayağa kalktı Ecrin... ___" Ne yapmış olursa olsun, senin ona bağırmaya hakkın yok." Ona kulak vermedim. ___" Neden bunu yaptın Zeynep, nasıl böyle bir şey yapabildin?" Diye sordum bu defa daha sakin olmaya çalışarak. Aynı boş acı çeken bakışlarla baktı bana, doldu gözleri... ___" Bilmiyorum." diye fısıldadı. ___" Bilmiyorum." ___" Gerçekten de ona layık değilmişsin."dedim. Kendimi büyük bir yıkıma uğramışım gibi hissediyordum. Bilinen en güzel masalın çöküşüne tanık oluyordum. Nefret ediyordum Zeynep'ten. Yaptıklarını sindiremedim. Bu onun Eymen'e layık olmadığına olan inancımı doğrulasa da, Eymen'in bunu nasıl karşılayacağını tahayyül edemiyordum. ___" Şimdi ne olacak."diye sordum ona dik dik bakarak. Gülümsedi. Hala gülümseye biliyordu. Olması gereken olur. Kimsede önüne geçemez."dedi. Kalktı ve odadan çıktı. Ecrinle birlikte onu takip ettik. Sokağın sonuna geldiğinde peşinden gitmeyi bıraktım. Ne yaparsa yapsın umurum da değildi. Ama korkuyordum. Eymen'in onu affedebilecek kadar yüce gönüllüydü. Bu iş burada bitmeli diyordu içimden bir ses. Artık devam etmemeli. Ve ben eve döndüm. Babür bıraktığım yerde oturuyordu. Murat yoktu. Belki de Eymen'i aramaya çıkmıştı. Beni görünce şaşırmadı Babür. Alaycılığı üzerindeydi yine. Gidip yanına oturdum. Gerçekten merak ediyordum. ___" Bunların ortaya çıkmasından ne gibi bir fayda sağlamayı umuyorsun?" ___" Sen ne fayda sağlamayı umuyorsun?"dedi bozuk bir ifadeyle. Buz gibi bir bakışma cereyan etti aramızda. İşte o an anladım. Onda doğru olmayan bir şeyler vardı. Tahminimden fazlası...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...