Aynaya bakıyorum. Loş ışıkta bütün kusurlarım kaybolmuş. Güzeldim. Çok güzel. Saçımla oynadım, biraz makyaj yaptım. Güzellikle oyalanabiliyormuş insan. Yaşlanmayı önemsemedim hiçbir zaman. Ama şimdi bu halimi görünce, kaybolacağını bilmek ürkütüyor. Sakladığım her şey yitip gidecek. Ve bende. Hem de aşkı tanıyamadan. Pişmanlık duyuyorum. Hala bir kocam olmadığı için, bana anne diyen birileri olmadığı için. "Ne olacağım ben" diye sorup duruyorum kendime. Kızlarla ileride birlikte yaşayacağız deyip gülüşüyoruz. Nedense artık gülemiyorum. Gün ağarmak üzere. Yalnızken uyuyamam. Zeynep gibi... Işığı kapadım. Işıyan günle aydınlanan yüzüme bakıyordum aynada. Bir an bir karaltı oldu. Korktum. Kalkıp cam kenarına gittim. Perdeyi sıyırdım. Bahçede dikiliyordu. Ne yapacağına karar veremiyordu. Ne bavul ne de çanta vardı elinde. Öylece dikilişini izledim. Üzerinde kırmızı yazlık bir elbise vardı. Hava buz gibiydi. O üşümüyor gibi görünüyordu. Gidip salıncağa oturdu. Bir şey olmuş ona. Ama ne? Peki o gölge neydi? Birden her yer karardığına ve anında aydınlandığına yemin edebilirdim. Gideli daha bir gün oldu. Şimdi sabah ayazında yazlık bir elbiseyle salıncakta oturuyordu. Üzerime bir şey giyindim. Onun içinde bir battaniye aldım. Sessizliği yırtan demir kapının gıcırtısını duymadı. Yanında dikilişimi fark etmedi. Durgundu. Dahası bir farklıydı. Dayanamadım. ___" O karaltı neydi Zeynep?"diye sordum. Başını kaldırıp alaycı bir gülümsemeyle baktı bana. ___" Parlak metalik kırmızı bir uzay gemisiydi."dedi. ___" Çok komik."dedim burun kıvırarak. ___" Hoş geldin ."dedim sonra. Boş bakışlarıyla baktı gözlerime. Kalktı ve sarıldı. ___" Hoş bulduk." Battaniyeyi omuzlarına sararken sordum. ___" Selim Bey mi bıraktı seni?" O ani karartı neydi diye sorumu yinelemek istedim. Aslında her hangi bir soruyu kaldıracak halde değildi. Yine Ali olmalıydı problem. Yine kardeşimi incitmiş olmalıydı. Sorduğum soruyu değil ama, düşüncelerimi yanıtladı. ___" Ali'yle bir ilgisi yok abla. Ben iyiyim. Sen neler yaptın ben yokken." Şaşırdım. Ne olduğunu anlayamadım. ___" Niye telefon bile etmedin. Cep telefonun da kapalıydı."Yumuşak bir şekilde baktı gözlerime, gülümsedi. ___" Özür dilerim. Seni çok yalnız bıraktım." ___" Saçmalama Zeynep, Selim Bey bir ay kalacağınızı söylemişti. Bavulun nerde, niye yazlık elbise giydin? Daha dün sabah çıktın yola. Elbise alacak vakti bile bulmuşsun." Boş boş baktı yine suratıma. ___" Dün sabah mı?"diye tekrarladı. ___" Annem nerede."diye sordu sonrasında. ___" Bolu da tatlım, hafta sonu bende gideriz istersen... Üşümüyor musun sen? Ne oldu sana... " Eve doğru yürümeye başladı. Battaniye sırtından düşmüştü. Cılız sesini işittim. ___" Hadi içeri geçelim."
Gidip odasına yatağına oturdu. Sonra dikkatlice odayı inceledi. Ufacık bir gülümseme belirdi dudağının kenarında. Yanına oturdum. Sormaya korktum. Bir hal vardı onda. ___" İyiyim..."dedi yine... Sanki soru sormuşum gibi yanıtladı beni. ___" Kara bir yel geziniyor içimde abla. Sıcak bir rüzgar. İnsanı huzursuz eden, hasta eden bir rüzgar. Üşüttüm belki bilmiyorum. Ama iyiyim..."dedi. ___" Bu elbiseyle dolaşırsan üşütürsün tabi. Bavulun nerde?" ___" Selim Bey de, sonra alırım nasılsa... Sen ne yaptın ben yokken?" ___" Pek bir şey yapmaya fırsat olmadı. Kızlar buradaydı gece, onlar gidince de uyuyamadım. Öyle işte. Çok uykusuzum. Hadi yatalım artık." ___" Sen yat abla, benim işe gitmem lazım."dedi. ___" Daha yeni geldin. Hem üşüttüğünü de söylüyorsun." Boynuma sarılarak durdurdu beni. Özlemişti sanki. Bir tuhaflık vardı ama. Sebebini bilemedim. *** Sonra ki günlerde işe gidip geldi. Normal davranıyordu. Ama bakışları arada değişiyordu. Bazen içimizi delip geçecekmiş gibi bakıyordu. Bazen bomboş. Bazense o saf masum Zeynep'im gibi... Kendisi gibi... Bir gün kızlarla otururken birden kalktı ve su getirdi Zuhal'e. Şaşırdı kız. ___" Nereden anladın?"diye sordu. ___" Sen istedin."dedi. ___" Hayır Zeynep. Çok susamıştım, ama bunu dile getirmedim."dedi Zuhal. Omuz silkti Zeynep. Suyu verip oturdu yerine. Kızlar umursamadı. Ama aynı şeyi bana da yapmıştı. İçimden geçirdiğim bazı şeyleri yanıtlıyordu. Ve bazen o delici bakışlarıyla korkutuyordu beni. Ürperiyordum. Ve sanki içimi okuyordu. Öyle hissediyordum. O bakışları nasıl anlatılır ki. O zaman başka bir insan oluyordu kardeşim. Ve o bakışlardan kaçıp saklanmak mümkün değilmiş gibi geliyordu bana. Bazı geceler ağrıları yüzünden inliyordu. İçinde dolaşan sıcak bir rüzgardan bahsediyordu. Ve ilaç versem bile dinmiyordu ağrıları. Bazen neşeleniyordu sebepsiz. Öyle mutlu görünüyordu ki o anlarda. İyi düzeldi diyordum. Hatta eskisinden bile daha mutlu. Bazı geceler, salıncağında oturup ağlıyordu. Hiçbir şey anlatmıyordu bana. Değişmişti. Acı çekiyordu. Aynı zamanda ömründe hiç olmadığı kadar mutlu olabiliyordu. Ve bazen o ağrılarla kıvranıyordu. Bir gece bahçede sallanıyordu. Bizde kızlarla içerideydik. Kızlar evlerine giderken onu bayılmış halde buldular. Vücudu buz gibiydi. Kim bilir kaç saattir baygın yatıyordu soğukta. Onu gözümün önünden ayırmak istemiyordum. Ama inatla işe gidiyordu. Oyalanması iyidir diye düşündüm. Ama ağrıları gitgide çoğaldı. Yalvardım doktora gidelim diye... Yine o delici bakışlarını dikti içime... Ürperdim. ___" Doktorların anlayacağını sanmıyorum."dedi. Korkuyordum.Ona ne olduğunu anlayamıyordum. Gittiği bir gün içinde ne yaşamış olabilirdi. Eğer düzelmezse Selim Bey'i arayıp konuşmayı düşündüm. Belki de Ali'yi arardım. Zeynep'in bana anlatmayı reddettiği ne varsa öğrenmeliydim. Ona hiçbir şekilde yardım edemiyordum. Bir gün çok üzerine gittim. Defalarca sordum. Anlatması için yalvardım. Oda yetmedi bağırdım. Ben etrafta deli gibi dolaşırken yanına oturttu beni. Delici bakışları gelmişti yine. İçimi görüyordu sanki... Benim bile kendimle ilgili bilmediklerimi görüyordu sanki. ___" Korkma..."dedi. Ürperdim. ___" Ben senin kardeşinim... Bazı şeyler değişti. Ali yok artık..." Durdu ve derin bir nefes aldı. Yine Zeynep gibi bakıyordu. Masum çocuksu bakışlarıyla. ___" Ali yok... Çünkü ben onu üzdüm. Çok incindiği için yanıma gelecek gücü kendisinde bulamayacak. Ben şimdi onsuz olmayı öğrenmeye çalışıyorum. Sende bana yardımcı olmalısın abla. Yardımına ihtiyacım var."dedi. Suskunluk oldu. ___" Ne yaptın ki onu üzecek... Sen kimseyi üzemezsin... Ne yapmış olabilirsin ki?"diye geveledim kendi kendime. Elimi tutup sıktı. Boynunu sağ yana büktü. ___" Özür dilemenin yeterli olmadığı bir şey yapmışım."dedi. Öyle bir konuştu ki ne yaptığını kendiside bilmiyordu sanki. Sarıldım. Onu üzgün görmeye dayanamıyordum. ___" Kötü bir şey yaptığına inanmıyorum."dedim. Sonra birden vücudu kasıldı. Gitgide sıklaşan ağrılar geri döndü. Bana belli etmemek için ses etmedi. Ama vücudunu öyle bir sıkışı vardı ki... Acısının çok fazla olduğunu tahmin edebiliyordum. Bu ağrılar onu tüketiyordu. Bir gün eve gelmeyecek, bir köşede bayılıp kalacak diye korkuyordum. O gün karar aldım, bundan sonra onunla işe gidecektim. Hastalığı geçene kadar... İşte o gün... Endişeyle onu bekledim. Saat çok geç olmuştu. Hala ortalarda görünmüyordu. Bahçede dolaştım, camın önünde bekledim. Telefonu çalıyordu ama cevap vermiyordu. Sonra Ali bahçe kapısından içeri girdi, kucağındaydı Zeynep. Baygındı. Ali'yi görünce sevindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Science Fiction"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...