Onunla olmak yetmişti hep bana, bu kalabalığın içinde bile yetebilirdi. Hasta hissediyordum. İçimde gezinen tuhaf rüzgarı tanımlayamıyordum. Kafamı çevirdiğim her yönde bir bakış yakalıyordu gözlerimi. Bazıları hızla bakışlarını çeviriyor, bazılarıysa ısrarla bakmaya devam ediyordu.
Bir sürü kişiyle ilgilenmesi gerekiyordu, zarefeti ve tatlı gülümsemesiyle herkese dostça yaklışıyor. Samimiyeti insanı hayrette bırakıyordu. Bütün soyut insan hâllerini, kendi bünyesinde adeta. maddeleştiren bu adamın yanında olmak iyi hissettirmeliydi. Oysa beynim bulanıktı, dermansızdım. Her şeye kendime dâhi yabancılaşmıştım.
Alinin çalıştığı devasa binanın teras katıydı. İstanbul kirli bir sis tabakasının ardında soluklaşmış, zavallılaşmıştı. Birbirinden hoş hanımlar, gösterişli halleriyle baş döndürücüydüler, bazı hanımların yüzlerdeki katman hâlindeki makyajın çirkin, korkutucu bir maskeden farkı yoktu.
Hasan ve kız arkadaşıyla ayrı masalarda oturmak zorunda kaldık. Begüm hanım oturma düzeni dahil herşeyle ilgilenmişti. Aslında oldukça dostça davranmıştı bana, üzerinde parlak , siyah elbisiyle oldukça hoş ve alımlıydı. Aydınlık yüzü, keskin bakışları, mesafeli gülümsemesi ona baktığımda ilk dikkatimi çeken özellikleriydi. Ve nedense kaçamak bakışlarını yakalıyordum. Aynı masadaydık, Ali benim karşımda , Begüm hanımsa Ali'nin yanında oturuyordu. Üzerimde tonlarca ağarlık vardı adeta."Sıkıldınız mı? " dedi Murat. Ali'nin yakın dostu. Kısa siyah saçlarını sağ yanına taramıştı, esmer sevimli suratı parlıyordu, ona bakınca küçük bir oğlan çocuğu görüyordu insan.Eski zamandan kalma kravatı Selim Bey'inkileri hatırlatıyordu, demodeydi. İçten samimi gülümsemesi insana güven veriyordu. Dupduru koyu renkteki gözlerine baktım.Bu çocuğun suratında ki iyilik, Zeynep'i çıkardı bir an için saklandığı yerden, gerçek bir gülümseme gelip oturdu yüzüme.
" Hım, biraz" diye mırıldandım. Son zamanda hayatıma giren aynı tuhaf şey göz ardı edilemeyecek haldeydi bu gece... Kötü hissettiriyordu. İçimde dolaşan huzursuzluk verici bir rüzgar. Yakıcı bir soğukluk gezindi damarlarımda. Bana ne olduğunu anlayamadım. Zorlukla Murat'a kulak verdim.
" İyi misin?" diye sordu burnunu buruşturarak . Gülümseyerek başımı salladım. Samimi gülümsemesi ufak bir endişeyle gölgelenmişti.Karşı masamda oturan Hasana baktım, iştahla içmeye devam ediyordu. Salondaki bütün kadınları süzüyordu belli etmediğini sanarak, pembe saten elbisesinin içindeki esmer kız arkadaşı halinden memnun gibiydi. Yanına gidip çok içme demeliydim, ama kendimi kalkamayacak kadar güçsüz hissettim.
" En sonunda tanışmak mümkün oldu" dedi, Murat. Gülümseyerek karşılık verdim. Begüm hanım Ali'yi esir almıştı. Arada ışıltılı gözlerini bana çevirip nasıl olduğuma bakıyordu, yılgınlığımı görüyor mu diye merak ettim. Koca salon bir uğultuyla inliyordu, salonda mutsuzdu benim gibi. Tüm şatafatına rağmen... Tatlı müziği duyabiliyordum zorda olsa. Yemeklerin gelmesiyle uğultu hafifledi, kocaman yuvarlak pist bütün masaların ortasında duruyordu. Masalar geniş aralıklarla dizilmişti, pist her taraftan rahatlıkla görülebilirdi. Şık elbiseleriyle ortada gezinen hanımların topukları tok sesler çıkarıyordu temiz ahşap zemin üzerinde. Masalara sarı yaldızlı örtüler serilmişti, çatal, bıçak, tabak her şey parlıyordu . Kafamı kaldırıp ışıklara baktım, bu parlaklığın
sebebi onlar olmalıydı. Yemeklerimizi yerken Ali'nin çabalarıyla sohbete bizde dahil olduk.
"Zeynep sen neler yapıyorsun?" diyerek yeşil gözlerini üzerime dikti bu hoş hanım, bir an ne diyeceğimi bilemedim.
" Takı dükkanında çalışıyorum, Espila takı ,"dedim. Göz bebekleri büyüdü, şaşkın görünüyordu. Ali aynı hikayeyi ona da anlatmış olmalıydı. Başka bir açıklaması yoktu. Ali'yle ilgilense de bir gözü hep benim üzerimdeydi.
"Ciddi olamazsın, orda mı çalışıyorsun, bize transfer olmaya ne dersin?" Küçük lokmalar kesip ağzına atıyor, o küçük lokmayı hatırı sayılır bir süre çiğniyordu.
" Yok iyiyim ben böyle" dedim, sesimi ben bile zor duymuştum.
" Bizimle çalışmanı çok isterdim Zeynep. Murat sen ne dersin?"Benim aksime bu fikir Ali'yi heyecanlandırmıştı, umutla evet dememi bekler gibi bir hali vardı. Begüm hanımın hoşuna gitmeyecek bir neşeyle konuşmuştu.
"Zeynep bu gerçekten çok iyi olur," dedi Murat. Selim babayı yarı yolda bırakamazdım, ama bunu o an dillendiremedim.
" Fena fikir değil aslında" Sonra Ali'nin nasıl keyiflendiğini görünce huzursuz hissettim. Begüm hanıma bakmamaya çalıştım. .
Derin bir nefes aldım. Eve gitmek istiyordum, bu kadını kıskanıyor olmaktan utanıyordum. Onlar konuşmayı sürdürüyordu. Sonunda bende ilgimi konuşmaya verebildim.
" Tasarımın da, el işciliğin de iyi sanırım." Beni tanırmış gibi konuşuyordu Begüm hanım.
"Sizinle çalısacak kadar iyi değilim." Dediğimde, uzun bir süre bana baktı. Meraklı bakışları tedirginliğimi arttırıyordu.
Bazı çiftler dans etmeye başlamıştı bile, müziğin sesi bütün uğultuyu bastırdı, Ali bana bir şey söyledi ama duyamadım. Kulaklarımı işaret ederek, olumsuz anlamda başımı iki yana salladım, buruk bir şekilde gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİLA'NIN KAYIP KIZI(tamamlandı)#wattys2017
Fiksi Ilmiah"Aşık olduğum tek kadın. Nasılda hırçın, pervasız. Bu şehir midir bende ki aşkı harlayan? Bir mum gibi eritip, ay misali ışıtan. Nasıl da vuruyor bakışları insanı bağrından. Hüzün kokan sokakları kopup gelmiş geçmişin hazanından...