Bölüm 4

7.2K 918 3.5K
                                    

Merhaba arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım.Leyla'nın geçmişini bilmiyoruz ama bu bölüm biraz Ali'yi tanıyacağız.

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Sabah uyandığımda Ali çoktan gitmişti. Bir an için gözümün önünde canlananlar beynimin bana oynadığı bir oyun mu yoksa saçma sapan bir hayal miydi anlayamadım. Ya sonrasında Ali'ye sarılmam, huzur veren kollarında kokusunu içime çekerek uyuyakalmam...

Düşündükçe utancımdan yanaklarım alev alev yanıyor. Şimdi karşımda olsa ona ne derim, nasıl yüzüne bakarım? Neler oluyor bana Allah'ım?Onu her gördüğümde karnımda uçuşan kelebeklere, kalbimin ritminin değişmesine, elimin ayağımın birbirine dolaşmasına ne demeliyim?

O bana sadece yardım elini uzatmışken bu hissettiklerim yanlış değil mi?

Kelebekleri kışkışlamalı hissettiklerimi unutmalıyım. Hayatıma devam etmeli, belki de zamanla Ali'nin hayatından çıkıp gitmeliyim.

''Kalbim duyuyor musun beni? Beyinle olan irtibatını kesme! Bir an önce kendine gel!''

Neyseki sonraki günler mesajlaşmak dışında görüşmedik. İşten başını kaldıracak vakti olmayınca yanıma gelemedi, belki o da görüşmek istemedi bilmiyorum. Attığı mesajlara kısa cevaplar veriyor uzatmak istemiyordum. Ne kadar az iletişim kurarsak o kadar iyiydi.
O işleriyle meşgulken ben de kendi hayat mücadelemle meşguldum. Kendi başıma iş bulma çabalarım hüsranla sonuçlandı. Her çaldığım kapı yüzüme kapanıyor herkes ağız birliği etmişçesine aynı soruyla karşıma çıkıyordu.

"Tecrübeniz var mı? Daha önce nerelerde çalıştınız? Referansınız?"
Ah bir bilsem...

"Biz sizi ararız, " diyenlerin aradığı nerede görülmüş ki beklemem saçmaydı. Yürümekten şişen ayaklarıma mı yanayım, yavaş yavaş düştüğüm umutsuzluğa mı derken güzel haber mahallemden geldi. Hani Nazmiye Teyze'de bir kadın kızının markette çalıştığını söylemişti. İşte o kadının kızı Burcu, bir akşam üstü beni kapıda bekliyordu. Sıcacık gülümseyişiyle kendini tanıttı. Ayaküstü biraz konuştuktan sonra ertesi gün izinli olduğu halde beraber gideceğimizi, işimi muhakkak halledeceğini söyledi. Dediği gibi sabah erkenden çalıştığı marketteydik. Yol boyunca nasıl davranmam gerektiğini ne söyleyeceğimi uzun uzun anlattı. Marketin müdürü beklediğimin aksine güler yüzlü bir kadındı. İlk başta o da tecrübeli bir eleman aradıklarını söyledi. Niyeti kibarca beni göndermekti. Burcu bu işe ne kadar ihtiyacım olduğunu anlatıyordu. Hangi psikolojiyle içimden nasıl bir Leyla çıktıysa Burcu'nun sözünü kesmiş, kadının her lafını ağzına tıkmış her ikisinin de hayretler içinde bakakalmasına sebep olmuştum. Tecrübe, tecrübe, tecrübe... Neydi bu tecrübe denen şey? Herkes tecrübeli eleman istiyorsa bu deneyimsizler nerede tecrübe kazanacaktı?

"Siz beni deneyin, ben sizi deneyeyim! Bakalım çalışma ortamınız ve şartlarınızdan memnun kalacak mıyım?"

Bu son sözle kadın da ben de pes ettik. Bu kadar lafın üzerine yol göründü diye düşünürken " Yarın gel işe başla. Sen bizi dene biz de seni," dedi. Kısa bir şaşkınlıktan sonra "Ne yani işe alındım mı? "diye sordum.

"Evet. Neden şaşırdın? Bu çeneyle müşteriyi ikna edeceğine eminim. İki haftalık deneme süren var. Yarın saat yedide iş başı."

Bir dakika, bu kadın bana iyi bir şey mi söyledi yoksa kötü bir şey mi orasını pek anlamadım ama sonuçta işe alınmıştım.

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin