Bölüm 3

7.7K 981 4.6K
                                    

Yirmi7-Sokak Lambası

Kapıyı açtığımda elli elli beş yaşlarında meraklı gözlerle beni tepeden tırnağa süzen bir kadın duruyordu karşımda.

''Merhaba kızım,'' dedi gülümseyerek.

''Ben üst komşun Nazmiye.'' 

''Merhaba efendim, içeri buyurmaz mısınız? '' 

''Rahatsızlık vermeyeyim.'' 

''Ne rahatsızlığı, kendime kahve yapacaktım. Beraber içeriz.''

Teklifimi memnuniyetle kabul etti. Nihayet hayatıma yeni insanlar dahil oluyordu. Evime gelen ilk misafirime ''Hoşgeldiniz,'' dedikten sonra koltuğa oturtup hemen mutfağa geçtim. Beş dakika sonra kahvelerle döndüm. Bir kaç gündür eve girip çıkan insanları fark edince haliyle merak etmişler. Ali, benim için evi hazırlarken gelip gidenler olmalıydı. Kahvelerimizi içerken kısa bir tanışma faslından sonra acelesi olduğunu, yarın için hazırlık yapması gerektiğini söyledi. Haftada bir gün konu komşu toplanırlarmış. Beni de davet etti.

''Mahalleliyle tanışman için güzel bir fırsat, komşularımız çok iyi insanlardır. Mutlaka bekliyorum.'' Yarın ki planım iş aramaktı ama komşularımla tanışmak için bir gün daha erteleyebilirdim. 

                                          **********************************

Kapının önündeki ayakkabıları görünce bir an için 'İçeriye hiç girmesem mi?' diye düşündüm. Hemen geri dönebilirdim. 'İşim çıktı, kusuruma bakmayın gelemedim, bir dahaki sefere inşallah, 'diyebilirdim. İş aramaya gitsem yalan sayılmazdı.  Çalışmaya başlayınca bu gibi toplantılara katılmak için vaktim de kalmazdı. İlk başta iyi bir fikir gibi gözükse de aslında değildi. Yanlızlıktan dert yanıp zoru görünce kaçmak olmazdı. Elimi kalbimin üzerine koydum. 'Hadi bir cesaret kalbim!' Derin bir nefes alıp verdikten sonra zile bastım. Nazmiye Hanım'ın yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açması biraz olsun rahatlamamı sağladı. 

''Hoş geldin Leyla. İçeri geç, herkes seni bekliyor.'' 

Herkes beni bekliyor! Tabi ya, mahalle kavramını hafife almamak gerekir. Fısıltı gazetesi yıllardır kapısı açılmayan evin yeni sahibesini merak ediyordu. Haliyle bütün meraklı gözler üzerimde olacaktı. İçeri girdiğimde gördüğüm kalabalıktan ürksem de geri adım atamazdım. Bugünü sağ salim atlatabilmek için içimden dua ettim. Nazmiye Hanım herkese kim olduğumu söylerken yüzüme yalancı bir gülümseme kondurdum. Kısa süreli süzülmekten sonra kırk yıllık ahbapları gibi kucaklanıp öpülmeyi beklemiyordum. Gösterilen yere otururken bütün gözler üzerimdeydi ve içimdeki kaçıp gitme isteği çırpınırken artık çok geçti.

''Nasılsın iyi misin ?''

''Teşekkür ederim ya siz?'' faslı biraz uzun sürdü. Neden tek tek aynı soruyu sorup aynı cevabı bekliyorlar hiç anlamış değilim. Cümleten iyi olsak, kestirip kurtulsak olmuyor mu? Tabi bu asıl sorgunun ön yoklamasıydı. İşte tiyatro şimdi başlıyordu. Nerelisin, kimlerdensin, yalnız mı yaşıyorsun, annen baban memlekette mi?... Allah'ım bir nefes alın!... Soru yağmuruna tutuldum. Ali hastaneden ayrılmadan önce kimseye hafızamı kaybettiğimi söylememem gerektiğini uzun uzun anlatmıştı. Bu durumun benim için tehlikeli olabileceğini, art niyetli insanların çıkabileceğini söylemişti. Söylemişti de o kadar... Ne diyeceğimi, nasıl bir hikaye uyduracağımı bana bırakmıştı anlaşılan ve şu an tamamen hazırlıksız yakalanmıştım. Hiç aklıma gelmemişti. Saniyeler içinde ne uydurabileceğimi düşünürken Nazmiye Hanım imdadıma yetişti. 

'' Aaa hanımlar, Leyla'yı sıkıştırmasanıza, bu ne böyle sorguya çeker gibi.!''

Allah razı olsun senden Nazmiye Hanım. Sen konuş, benim acil bir senaryo yazmam lazım.

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin