Bölüm 30

4K 467 1.5K
                                    


Emre Aydın-Beni vurup yerde bırakma

Ali ve Elif...

Çıkmaz bir sokakta başlayan Ali ve Leyla'nın hikayesi, Leyla'nın hafızasını geri kazanmasıyla artık bambaşka bir boyuta taşınmış olacaktı. Evet... Artık bu hikaye Ali ve Elif'in birbirlerine olan aşkının imtihanıydı.

Elif'ten

Hafızam, kim olduğum, geçmişim zihnimin derinliklerinde kaybolan bütün anılarım üç gündür tutulduğum bu evde geri geldi. Keşke hiç hatırlamasaydım. Ömrüm boyunca geçmişimden habersiz Ali'nin güven veren kollarında huzuru koklasaydım. Artık her şey için çok geç... Er ya da geç gerçeklerle yüzleşmem gerekiyordu. Bundan kaçışım yok. Tek korkum Ali'yi kaybetmek. Uzaklarda benim için kıymetli iki varlık var. Onlarsız olamam... Ali'siz de olamam... Bir çıkış yolu bulamıyorum. Allah'ım yardım et.

Evden çıktığımızda Cemil ve adamı kelepçelenmiş bir şekilde ekip otosuna götürülüyordu. Beni Ali'ye sarılmış halde görünce insanlıktan çıkmış gibi onu tutan polislerin arasında ağzından salyalar saçarak bağırdı.

"Bırak ulan Elif'i!.. Dokunma ona!.. Elif! Karacam! Benimsin... Bunu unutma! "

Polisler Cemil'i zorla araca bindirirken kulaklarımı tırmalayan sesiyle Ali'ye daha da sokuldum. Ali duydukları karşısında sinirle Cemil'e doğru hamle yaptığında tutuşumu sıkılaştırıp gözlerimle yalvardım.

"Lütfen..."

Çatık kaşları düzelse de sinirden kasılan çenesi öfkesini saklayamıyordu. Cemil emniyete götürülürken Oğuz yanımıza geldi.

"Leyla, iyi misin?"

İyiyim dercesine başımı salladım. Ali arkadaşına samimi bir şekilde gülümsedi.

"Leyla değil, Elif."

İsmimi duyan Oğuz önce şaşırdı. Hafızamın geri geldiğini anlayınca sevindi.

"Elif... Leyla'dan sonra alışmamız uzun sürmez ha ne dersin?"

"İstediğin gibi hitap edebilirsin. Leyla olmayı tercih ederim." Ali'nin Leyla'sı...

Oğuz Ali'ye dönüp "Ley- yani Elif'i eve götür istersen. Biraz dinlensin sonra ifadesi için emniyete getirirsin," dedi.

"Tamam kardeşim. Biz gidelim ama o şerefsizi ben gelmeden sorguya almayın. Orada olmak istiyorum."

"Merak etme. Siz gidin hadi."

Ali'yle beraber arabaya binip yola çıktığımızda içimdeki sıkıntı gözle görülür cinstendi. İstemsizce parmaklarımla oynuyor, dalıp dalıp gidiyordum. Boğuluyor gibiydim. Nefes almaya ihtiyacım vardı. Ali halimi anlamış olacakki arabayı uygun bir yerde durdurdu. Neden durduğumuzu anlamamıştım.

Sorarcasına bakınca "Hadi biraz hava alalım," dedi. Arabadan indiğimizde denizin eşsiz kokusu hafif esen rüzgarla burnuma doldu. Banklardan birine oturduğumuzda derin bir nefes çekip huzuru soludum. Geldiğim yerde deniz yoktu. Belki bu sebebtendir denize olan tutkum. Belki de Ali'nin gözlerinin mavilikleridir beni çeken.

Bir süre sessizce oturduk. Söze nasıl başlayacağımı bilmesem de artık anlatmalıydım. Ali'ye bakmadan önümdeki uçsuz bucaksız denize döktüm içimi.

"Ne kadar şanslısın biliyor musun?"

Bana baktığının farkındaydım. Yine de gözlerimi denizden ayırmadım.

"Geldiğim yerde deniz yok."

"Nereden geldin?" Gülümsedim.

"Konya."

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin