Bölüm 20

4.6K 570 1.8K
                                    


Ali İstanbul'a gideli bir hafta oldu. Gündüzleri işlerinden dolayı görüşemiyorduk. Gece geç saatlere kadar çalışmasına rağmen işi bittiğinde mutlaka önce mesaj atıyor, uyumadığımı anlayınca arayıp konuşuyorduk. O arayacak diye kulağım telefondan gelecek bildirimde, uyuyor olsam dahi mesaj sesiyle uyanıp onun sesini duymanın sevinciyle cevap yazıyordum. Ali İstanbul'dan, ayrıntıya girmeden yoğun çalıştığından, beni özlediğinden bahsediyor; ben de evde olup bitenleri, rutin giden hayatımızı ve onu özlemle beklediğimizi anlatıyordum. Her gece sesini duymanın rahatlığıyla uykuya dalıp güne daha enerjik başlıyordum. Liseli aşıklara dönmüş olmamız bir yana, ayrı kaldığımız her gün bir sınavmış gibi farketmeden bizi birbirimize daha çok bağlıyordu. Tek can sıkıcı ayrıntı gideli bir hafta olduğu halde görünen o ki uzun bir süre daha gelemeyecekti. Yinede döneceği günü iple çekiyor, yolunu gözlüyordum.

Deniz'in elindeki telefona bakıp attığımız kahkahalar Sibel ablanın bile dikkatini çekmiş elini mutfak havlusuna kurulayarak içeri girerken sordu.

"Neye gülüyorsunuz bu kadar kızlar ?"

Kahkahalarımızın arasında Deniz eliyle Sibel ablayı yanımıza çağırdı. Üçlü koltukta Deniz ortada, Burcu'yla sağında ve solunda yer alırken biraz kayıp ona da yer açtık. İzlediğimiz videoda Aykut

"Burcu!.. Seviyorum uleyn!" diye bağırıyordu. Aykut'un sarhoş olup eve geldiği gece Deniz'in çektiği videoyu Burcu'ya gösterip çapkın oğlumuzun bir kız için ortalığı yıkmasını izliyorduk. Video bittiğinde biraz sakinleşince Sibel abla "Yazık ama çocuğa, siz burada dalga geçiyorsunuz." dedi.

Deniz "Hiç de bile, eğer canımı sıkarsa bununla tehdit ederim. Süper bir koz geçti elime. Yandı artık kurtulamaz elimden,"dedi. Sibel abla Deniz'e gülümseyip mutfağa giderken "Deli kız... Bu ikisinin büyümeye niyeti yok." Dedi.

"Ee Burcu?.. Aykut hakkında düşüncelerin değişti mi? Seni gerçekten seviyor görünüşe göre."

"Aman o şıpsevdi sevse ne olur sevmese ne olur..."

"Ya gerçekten inanamıyorum Burcu, şu izlediklerinden sonra hala şüphen mi var?"

Burcu oturduğu yerde dikleşerek "Leyla, bir kere Aykut gibi her kızı kolayca elde etmeye alışkın erkeklere güven olmaz. O çiçekten bu çiçeğe kon, sonra da ilk defa yüz vermeyen bir kıza aşığım diye ortalığı ayağa kaldır. Hem Aykut'tan bir yaş da olsa büyüğüm. Benim evleneceğim erkek ki bu Aykut asla olamaz, benden en az beş yaş büyük olmalı. Aykut gibi çocuklarla işim olmaz. O günü birlik yaşayan biri, ben karşıma çıkacak kişiyle ciddi düşünmek isterim. Aykut'a sor bakalım evlilik deyince kaçacak delik arar bence," dedi.

Sözlerinin çoğunda haklı olmasına rağmen bir yanım Aykut'a inanmak istiyordu.

"Ama..." deyip bir şey söyleyecekken Deniz araya girdi.

"Yerden göğe kadar haklısın Burcu. Hem Aykut ben evlenip çoluk çocuğa karışacak kadar aptal değilim der." Burcu eliyle Deniz'i gösterip "Gördün mü bak, tam da düşündüğüm gibi,"dedi. Deniz'in lafının üzerine diyebilecek bir sözüm kalmadı. Aykut kendi ipini yine kendi çekmişti.

Konuyu değiştirip Burcu'ya kuzenini sordum.

"Sizin mesele ne oldu? Kuzeninin aklı başına geldi mi bari?"

"Okan mı? Maalesef araya yalvar yakar amcamlar girince babamın isteğiyle şikayetçi olmadım. Hatta bir de yalan ifade verip her şeyin bir yanlış anlamadan ibaret olduğunu da söyledik."

"E Selim'le benim ifadem?"

"Valla araya hatırı sayılır kişiler girince..." Deniz endişeyle "Şimdi serbest mi kuzenin? Ya yeniden seni kaçırmaya kalkarsa?" dedi.

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin