Bölüm 35

3.7K 458 1K
                                    


Kent Şarkıları-Hayat devam ediyor

Bir elimde oklava diğer elim kapı kolunu tuttuğumda sert çıkmasını umduğum ses tonuyla tekrar "Kim o?" dedim. Kapının önündeki bu defa kendini tanıtarak kapıyı açmamı istedi. İsmini tanıyamadığım kişiyi merak ederek kapıyı açtım. Elimdeki oklavayı arkama saklayarak kaşlarımı çatıp akşam akşam kapımda ne işi olduğunu göstermek istercesine baktım. Otuzlu yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim adam, oldukça uzun boyluydu. Siyah dalgalı saçları geniş alnına dökülmüştü. Kalın kara kaşları, kahverengi gözleri, kirli sakalıyla yüzüyle orantılı düzgün bir buruna sahipti. Yaz günü olmasına rağmen tepeden tırnağa siyahlar içinde spor bir kıyafet giymişti. Onu incelerken hayatım boyunca hiç karşılaşmadığım bu adam nedense bir yerlerden tanıdık geliyordu. Sert duruşuna rağmen güven veren bir havası vardı.

 Sert duruşuna rağmen güven veren bir havası vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hakan

Kapıyı açtığım halde bir müddet sessiz kaldı. Konuşmaya nereden başlayacağını bilemiyor gibi bir hali vardı.

"Ben Hakan Eroğlu diye birini tanımıyorum. Kimsiniz , bu saatte kapımda ne işiniz var?"dedikten sonra başımı uzatıp dışarıya göz attım. Birilerinin görüp yanlış anlamasını ve mahallenin diline düşmeyi istemiyordum.

"Akşam akşam ne istiyorsunuz benden?"

Boğazını temizleyip "Eroğlu soyadı size bir anlam ifade etmiyor mu?"

"Hayır,"diyerek kesin bir dille reddettikten sonra aklıma gelenle yüzüne baktım.

Hatırladığımı anlayıp "İçeri girebilir miyim? Malum böyle kapı önünde..."dediğinde kenara çekildim.

"Buyrun,"deyip arkasından kapıyı kapattım. Sakladığım oklavayı köşeye koyup birlikte içeri girdik. Gözleri odanın içinde gezerken kızım uyanmış bize bakıyordu. Kucağıma alıp kanepeyi göstererek oturmasını istedim. Bir süre odayı inceledikten sonra bu defa gülen gözleriyle kızıma odaklandı. Açıktığı her halinden belli olan kızım huzursuzlanınca izin isteyip önce Zeliha'nın karnını doyurmam gerektiğini söyledim.

Mutfağa gitmek için hareketlendiğimde "İstersen bana ver. Sen yemeğini getir,"kollarını uzatıp almak istedi.

"Çocuklarla aram iyidir."

Zeliha'yı kucağına verdiğimde dediği gibi avutmayı başarmıştı. Hızla mutfağa gidip çorbayı getirdim. Bizi dikkatle izlerken ben de arada kaçamak bakışlarla onu süzüyordum.

Sabırla Zeliha'nın karnını doyurmamı bekledikten sonra oyuncaklarıyla oynamaya başlayan kızım ikimizin ortasında biz karşılıklı kanepelerdeydik.

"Kim olduğum hakkında bir fikrin var mı? Çok küçüktün, soyadımı bile hatırlamakta zorlandın. Belki o... Yani benden hiç bahsetti mi?"

Hayır anlamında başımı salladım. Gözlerim nemlenirken ağlamamak için kendimi tuttum.

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin