Bölüm 51(FİNAL)

5.8K 492 946
                                    

Buray £ Rubato - Hatıram olsun

3 yıl sonra...

Gözlerimi açtığımda odanın dışından gelen gürültüler ev halkının çoktan kalkmış olduğunu haber veriyordu. Gece Deniz'le bugün için yapacaklarımız hakkında laflayınca geç yatmış, haliyle uyuyakalmıştım. Komodinin üzerindeki saate baktığımda dokuza geldiğini gördüm. Haftasonu olmasına rağmen gönül isterdi ki biraz daha tembellik edeyim ama bugün olmaz. Geç bile kaldım.

Yataktan kalkıp sarsak adımlarla banyoya girdim. Kısa bir duş alıp kıyafetlerimi giydikten sonra odadan çıktığımda ilk iş çocukların odasına bakmak oldu. Anlaşılan bu sabah tek uykucu benim. Odada kimse yok. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde merdivenlerden inen Zeliha'ya seslendim.

"Kızım kardeşin nerede?"

Başını bile çevirmeden "Babannemle," dedi.

"Babaannen nerede?"

"Bir akraba mı ne biri aramış. Oraya gitti. Kardeşimi de götürdü yanında. Akşama yetişirim dedi."

Hangi akraba, ne zaman dönecekler diye sormaya kalmadan bahçeye çıktı. Önemli bir şey mi acaba? Böyle bir günde benim uyuyakalmam kadar garip bir durum. Aşağıya indiğimde salondan çıkan Sibel abla dünyalar yakışıklısı yeğenimi kucağıma verirken"Halamız da uyanmış. Uykucu prenses al bakalım paşamı,"diyerek dalgasını geçti. Yüzümde güller açarak henüz altı aylık yeğenimi öptüm.

"Mehmet Ali, halasının bir tanesi... Günaydın halacım."

Gülücükler saçan yeğenim kara kaşları, kahverengi gözleriyle babasının  kopyası. Onu severken sözlerimi anlıyormuş gibi ağzını büze büze agucuklar sunuyor bana.

"Sakın hoplatayım deme, yeni emzirdim. Gazını çıkar sadece."

Tamam gibisinden başımı salladım. Mehmet Ali'yi dikkatlice kendime çevirip başını omzuma yasladım. Bir elimle poposundan desteklerken diğer  elimle sırtını sıvazlamaya başlamıştım bile.

"Halasını özlemiş mi benim paşam... Gazı mı çıkacakmış? Yerim ben onu, yerim."

Mehmet Ali'nin ağzından çıkan gaklamaya benzer sesle annesiyle beni güldürmeyi başardı.

"Melike nerede?"

"Salonda, sen Mehmet Ali ile ilgilen, onun karnını da doyurayım."

Beraber salona girdiğimizde pusetinde etrafına gülücükler saçmak yerine açlıktan yaygarayı basmış, halasının kopyası bir adet Melike vardı. On altısına basmış güzeller güzeli Aslı, kardeşinin başında onu susturmaya çalışırken başarılı olamadığı için o da huysuzlanıyordu. Bizi görünce ayağa kalktı.

"Anne, çocuk aç. Ne yapsam susturamadım."

"Tamam kızım, geldim."

Aslı, Efe ve Zeliha'nın yanına gideceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldığında annesi küçük kızını kucağına almış emziriyordu.

"Keşke geç gelseydiniz. Bu iki yaramazla yormasaydın kendini."

"Usludur benim çocuklarım. Karınları  doydu mu uyurlar birazdan. İki günden bir şey olmaz."

"Abim nerede?"

"Bizi bıraktıktan sonra Oğuz'la bir yere gittiler. Hazırlıklarla ilgili herhalde. Söylemedi de, acil çıktılar."

"Bu günü bir atlatalım inşallah. Rahatlarız."

"Tatlı telaşlar bunlar. Daha bu minikler büyüyecek, onların düğünlerini de göreceğiz inşallah."

ÇIKMAZ SOKAK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin