Bölüm - 3 ☠

21K 864 120
                                    



3.Bölüm


Hande yattığı yerde rahatsızca kıpırdanıp yan döndü ve çok geçmeden gözlerini hafifçe araladı. Başta uyku sersemi olduğu için algı fonksiyonları açılmamıştı ve evinde olmadığını anlayamadı ama ilk garipsediği şey tuhaf saatinin iğrenç alarm sesinin odayı doldurmadığıydı.

Sonradan karşısında duran kocaman beyaz koltukları fark ettiğinde kaşlarını çattı ve gözlerini tamamen açıp ayaklarını aşağı sarkıtarak hızla doğruldu. Hızlı hareketinden dolayı başına inanılmaz bir ağrı girince elini başına yerleştirip suratını buruşturdu. Neden odasında olmadığını sorguluyor, bir yandan da bulunduğu odayı inceliyordu. Kocaman camlarla kaplı iki duvar sayesinde uyandığın an ya yanda kalan ağaçlara ya da gökyüzüne karşı güne başlayabileceğin bir odaydı. Eğer piyangodan para kazanıp yeni kocaman bir ev aldıktan sonra hafızasını kaybetmediyse bu rahat yatakta ne işi vardı acaba?

Yatağın karşısında ilk uyandığında gördüğü kocaman beyaz koltuk takımı ve onun önünde de üstü düz, yanları küreye benzeyen farklı boylarda üç sehpa vardı. Büyük camların etrafına kaplanmış tahtalar haricinde duvarlar grinin koyu bir tonuydu. Yatağın yanında duvara monte edilmiş duvarlarla aynı renk komodinlerin dışında kocaman yatak başlığının iki yanında da yine duvara monte edilmiş ikişer lamba bulunuyordu.

Burada bulunmak bile bir insanı mutlu etmeye yeterdi, tabii oraya neden ve nasıl gittiğini biliyorsa... Kadın dün geceyi düşünmeye çalışıyordu. Berk'le kavga etmişti, sonra da biraz içtiğini anımsıyordu. Düşündükçe daha çok başı ağrıyınca alnını ovuşturarak yataktan kalktı. Duvardan destek olarak kapıya doğru yürürken aklına gelen şeyle dudağını ısırdı. Çok içip bir hata yapmış olma ihtimalinin kaç olduğunu kafasında hesaplamaya çalışıyordu. Bir an istemsizce paniklese de sakinleşmek için çaba sarf ediyordu. Berbat bir güne başladığını hissediyordu. Hangover* etkisinin yanında ne olduğunu bilmemesi de cabasıydı.

Ağzındaki kötü tat, mide bulantısı, baş ağrısı yüzünden kendine içinden küfürler etmiyor değildi. Tıpkı bir çocuk gibi dudağını büzüştürüp kendi kendine 'alkol kötü biri' dedi. Çok sık içen bir tip değildi ama arada ufak kaçamaklar yapıyordu. Nihayet kapıya ulaştığında kapının kolunu tutup açmayı denediyse de başarılı olamadı. Bir iki kere daha kapıyı zorlasa da açılmıyordu işte.

Kaşları iyice çatıldı. Bu bir şaka mıydı? Ter içindeydi, berbat koktuğunu tahmin edebiliyordu ve tuvalete gitmesi gerekiyordu ama o bu lanet odada tıkılı kalmıştı. Öte yandan diğerlerinin yanında ufak bir şey olsa da susamıştı ve karnı açtı. 'Beni kaçırıp burada pislik içinde ölüme terk ettiler' diye düşündüyse de bu fikri çürüten yine kendisiydi. 'Öyle bir şey olsa bu mükemmel odada ne işim var?'

Oda mükemmeldi mükemmel olmasına da insan böyle bir oda yaparken bir de özel banyo, tuvalet falan eklerdi. En azından Hande'ye göre eklemesi gerekiyordu. Dünden beri doğru dürüst bir şey yemediği için midesi artık resmen dile gelip 'yemeeek' diye yalvaracaktı.

Kapıya yaslanıp ümitsiz düşüncelerini kendi beyninde sıralamaktan vazgeçip camların olduğu kısma yürüdü. Aşağı baktığında sadece kocaman bir bahçe görünüyordu.

Koltuk cama yaslanmış olduğu için dizlerinin üstünde koltukta duruyordu. Bir anda kapı açılınca korkuyla baş ağrısını unutup yine hızlı hareket etti. Oturur duruma geçip kapıya doğru döndüğü an 'kahretsin' diye homurdanmaktan da kendini alamadı. Bu kadar ağrımasa olmuyor muydu sanki?

Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka KırgınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin