[*Öncelikle hastalığım ve ardından gelen zaman bulamadığım süreçten kaynaklanan gecikme için özür dilerim. Çok daha önce aslında çoğunu yazmıştım sonra devam etmeye fırsat bulduğumda da yazdıkça yazasım geldi bu sefer bölüm sonunu göremedim. Sonunda uzun ve bol Hande-Semih ilişkili bir bölüm oldu. Her halde ikisini hiç bu kadar samimi görmemiştiniz diye düşünüyorum. Yorumlarınızı bekliyorum, umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar dilerim :)
*Bölüm Şarkısı : Müzeyyen Senar - Huysuz ve Tatlı Kadın]
29.Bölüm
Semih şaşkınlıktan donup kalırken Hande hızlıca geri çekilecekti ki adam ani bir refleksle elini kadının ensesine koyup onu kendisine çekti. Onu uzun uzun öptü. Kadından asla böyle bir hareket beklemiyordu ama şimdi ilk defa öpüşen biriymiş gibi kalbi küt küt atıyordu. Hafif bir esintiyle karşıdaki denizin kokusu sardı etraflarını. Hande'nin kokusu, denizin sesiyle kokusuyla öylesine uyumluydu ki Semih mest oluyordu.
Ayrıldıklarında Hande başını önüne eğdi, kıpkırmızı kesilmişti. Nasıl böyle bir şey yaptığını kendisi de anlamıyordu. İlk defa öpüşmüyordu ama bir anda böyle bir adım atmak da onun yapabileceği bir şey değildi. Bu tip konularda çekingen bir yapısı vardı. Görünen o ki Semih'e karşı o çekingen taraf biraz sönük kalıyordu. Kalkıp kendini aşağı atmak ve bu utançtan kurtulmak istiyordu ama Semih'in bacakları arasında sıkışmış bacaklarını hareket ettirmesi pek mümkün değildi. Üstelik adam koyu mavi gözlerini ona dikmiş, arkasında şaşkınlık saklı bir tutkuyla ona bakıyordu. "Neden söylemedin?"
"Neyi?"
"Benden etkilenmeye başladığını bu zamana kadar neden söylemedin? Sandım ki gururun kırıldığı için beni terk ettin."
"Gururumun kırılmadığını söyleyemem. Ayrıca bunu nasıl itiraf etmemi bekliyordun ki? Sen bana hiçbir adım atmıyorsun. Kendimi aptal gibi hissediyorum. Benim için inan hiç kolay bir şey değil."
Semih güldü. Elini uzatıp kadının çenesini hafifçe kavradı ve başını yukarı kaldırıp kendisine bakmasını sağladı. "Ben sana koşuyorum, sen görmüyorsun. Bunun nasıl başardın bilmiyorum ama varlığın bende alışkanlık oldu. Evimde birilerinin olmasından nefret eden, tek kişiyi bile kalabalık gören ben sen yokken koskoca evi karanlık, boş bir oda gibi gördüm. Üstelik aradan geçen zaman bu kadar kısayken, delirecektim özlemden ve inan bunları söylemek benim için de hiç kolay değil."
Hande omuz silkti. "Sen tam bir odunsun."
"Odun mu?"
Adam tek kaşını kaldırmıştı. Ona güzel sözler söylüyordu ve karşılığı odun olduğunu duyması mıydı yani? Bu kadın gerçekten tuhaftı. "Evet, o getirdiğin ayıcık bile senden daha kibardır muhtemelen."
"Ne?"
"Şu içeride yere attığın ayıcık diyorum-"
"Ne dediğini biliyorum. Kaba olan hareketim şu an hangisi onu anlamıyorum. Şu an bana sarılman ve kollarım arasında mutlu mesut manzarayı izlemen lazımdı –gerçi ben tekrar bir öpücüğe de hayır demezdim- çünkü öyle bir an, yani normal çiftler muhtemelen öyle yapar ama sen bana hakaret ediyorsun."
"Sen hakaret görmemişsin."
"Öyle mi? Peki, neden odunmuşum hanımefendi onu da açıklar mısın?"
"Çünkü hem ilk ben itiraf ediyorum hem de karşılık olarak neden söylemediğimi soruyorsun. Sen neden hareketlerinden anlamamı beklemek yerine açıkça söylemiyorsun? Ayrıca bir de eski sevgilini kucaklayıp evine götürüyorsun."
"Gerçekten bunu tekrar gündeme getirmek zorunda mısın? Ayrıca o verdiğin örnek de hiç hoş değildi. Seni başka bir adamın kolları arasında görseydim öfkeden kudururdum ama seni bırakıp gitmezdim. Merak etme bir daha böyle bir şey yaşanmayacak ama verdiği röportajla ilgili Ceren'le son kez konuşmam gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Fiksi Remaja"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...