*Merhaba!!! Yine ben geldim. :) Ne çok bölüm ilerlemişiz ya dedim bu bölümü yayımlarken, bunca bölüm yanımda olan herkese de bir kez daha teşekkür etmek istedim. İyi ki varsınız :)
*Biliyorsunuz bölümleri normalde akşamüstü atıyordum ama ramazanda iftarı genelde dışarıda yaptığım için ramazan boyu bölümler gece gelebilir. Bu bölüm pazar gecesi gelmekle beraber pazartesinin bölümü teknik olarak saat on ikiyi geçtiği için gününde geldi aslında :) Bir de ramazan sürprizi bu bölümü hemen paylaşmak istedim. Umarım seversiniz. Ayrıca herkese hayırlı ramazanlar şimdiden :)
*Bölüm İthafı:
*Bölüm Şarkısı : Toygar Işıklı - Sen Yanımdayken
10.Bölüm
Yasemin uyumasına rağmen Kerim de Semih de bütün yolculuk boyu uyanıktılar.
Denizli'ye ulaştıklarında güneş henüz kendini tam göstermese de hava hafiften aydınlanmaya başlamıştı. Yağmur yoktu.
Hızlı bir şekilde telefondaki adrese giderlerken Yasemin dilini tutamadan "Sizce bu kadar az kişi olmamız doğru mu?" diye sordu.
"Sen hiç susmaz mısın?"
"Sadece bu kadar delilik ölümümüze sebep olacak diye korkuyorum. Sadece biz değil Hande'nin de hayatı tehlikede şu an."
"Hande'ye ne yaptığını biliyor musun sen?" diye sinirle bağırdı Semih. "İstemiyorsan git Yasemin. Ben Hande'yi bulmadan gitmem."
Semih apartmana girdi ve kapısı açık olan evin içine adımını atar atmaz yerdeki kan izlerini gördü. Hızlı ve tedbirsiz bir şekilde içeri girerken Kerim ve Yasemin de peşinden geldiler. Ev bomboştu. Sadece... Sadece penceresi olmayan bir odada bir tane sedye vardı.
Semih sedyenin kenarındaki kurumuş kanı görünce dişlerini sıktı. Kerim o sırada evi arıyordu. Yasemin ise apartmana bakıyordu. Binanın her yerini aradılar, en alt katta karanlık kömürlükte kenardaki çantayı görünce eğilip içine baktı. Kerpeten, bıçak, çakmak, lekeli bezleri görünce telefon ışığını diğer tarafa tuttu. İlerideki sandalye ve demir yatağın etrafına saçılmış aletler tüyler ürperticiydi. Yasemin hızlı adımlarla yukarı, Semih'in yanına çıktı.
"Alt katta, kömürlükte bir çanta var. İçinde bazı şeyler gördüm."
Semih daha fazlasını dinlemeden koşar adım merdivenleri indi. Karanlıkta bir yere çarpınca bir küfür savurup telefonunu çıkardı, ışığını açtı. Yasemin'in bahsettiği yeri görünce kanı çekildi. Karısına kim bilir ne işkenceler yapmışlardı burada? Bu bina üstüne yıkılsaydı da ölseydi keşke. Karısını bu hale düşüreceğine ölseydi.
Yasemin'in zoruyla dışarı çıktıklarında Semih sinirden delirecekti. Telefonunu çıkarıp Mete'yi aradı.
"Alo"
"Geldin mi?"
"Binadan şimdi çıktım. O piçi bulduğum yerde geberteceğim. Siktiğimin apartmanında bir bok yok. Sen bir şey buldun mu?"
"Ne bir kamera var ne de doğru dürüst tanık. Erhan hâlâ bakıyor, bulabileceğini sanmıyorum. Zaten mahalle neredeyse unutulmuş bir yer. Tek bir şey öğrenebildim. Üç tane Beyaz Chevrolet Cruze ile gitmişler. Plakasızmış üç araç da. Şimdi arıyorum."
"Tamam, bulduğun an bana ver. Ben de çıkışlardaki görüntülere bakacağım."
"Tamam."
Semih telefon kapandığı an Kerim'e döndü. "Bana bir araba bul. İki saat vaktin var. Hızlı ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Teen Fiction"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...