*Bölüm Şarkısı: Melisa Sözen & Mert Fırat - Aç Kapıyı Gir İçeri
38.Bölüm
Hande tırnaklarını yememek için kendisini ne kadar zorlasa da Derin de en az onun kadar gergindi. Semih işleri olduğunu söyleyip çalışma odasına çekilmiş, ikisini yalnız bırakmıştı. Bir anca kucağına atlayan beyaz tüy yumağıyla irkildi. Kar mırıldanıp onun kucağına yerleşirken dudaklarının hafifçe yukarı kıvrılmasına engel olamadı. İlk zamanlara oranla hayli büyümüş, hantal bir kediydi. Bulduğu yerde uyuklamaya başlıyordu. Hande ne zaman üzülse ya da stres yapsa Kar'ı kucağında buluveriyordu. Onun başını hafifçe okşadıktan sonra üçlü koltuğun diğer ucunda kendisine dönük şekilde oturan kardeşine baktı. "Türkçe öğrenmişsin."
Başıyla onayladı onu Derin. Değişmişti de. Saçlarını kestane tonlarına boyamıştı, yüzü de daha dinç görünüyordu. "Kursa gitti ben ama çok iyi degil benim Türkçe."
Hande yutkundu. Gayet iyi konuşuyordu aslında ama kendisine haksızlık ettiğini söylemek yerine asıl merakını dillendirmeyi tercih etti. "Çok zaman geçti. Bu kadar sonra neden geri geldin?"
Derin fazlasıyla mahcuptu. Gittiği ilk günler kimseyle konuşmamış ardından kısa süre sonra da Yağız'ı özlediğini fark etmişti. Bu çok garipti, kabullenmesi de çok zordu ama uyurken onun kokusunun varlığını istemişti. Buna alışıp unuttuktan sonra ise ailesiyle yüzleşmişti. Gerçekleri duymaya kendisini hazır hissedene kadar bekleyecekti ama içten içe gerçeği biliyordu zaten. Üstelik anlatmaktan öte görmüştü, Hande'yi gördüğü ilk an kalbinde çok garip bir şey hissetmişti. Sanki ılık bir su bütün damarlarında dolaşmıştı. Yine de onlardan duymuştu. Gerçi suçlayamamıştı annesini de babasını da ama küsmüştü başta. Çok uzun sürmemişti bu küskünlüğü de. Ne olursa olsun onlar ailesiydi, sevgilerinden şüphesi yoktu. Türkiye'de olan her şeyi geride bırakıp eskisi gibi yaşayacaktı. Çok uğraşmıştı da bunun için ama bir türlü içini yiyen o kurdu yenememişti. "Ben gelmeden önce çok düsündü. Bir konumsa hazirladi sana anlatacak ama unuttu her seyi. Sadece..." Duraksadı. Nasıl devam edebileceğini bilmiyordu. Neden geldiğini kendisi bile sorguluyordu. Sonunda kafasında Türkçe toparlayamayacağını bildiği cümleyi İngilizce kurdu. "Seni tanımak istedim. Nasıl olacak ben de bilmiyorum ama buraya sırtımı dönemiyorum. Yokmuşsun gibi yaşayamıyorum."
"Belki de İzmir'e gitmeliyiz. Ben de bilmiyorum. Annem, babam, abim ve ablam oradalar. Gerçi bilmiyorum sen onları görmek ister misin?"
"Simdi degil, ben bir süre burada kalacak, otelde. Seninle konusalim, anlatir sen bana her sey. Ben burayi görecek, Türk ben ama hiç bilmiyor, görmedi burayi."
"Tamam, sen nasıl istiyorsan öyle olsun. Alışırsın, sonrasında istersen ailenin kalanıyla tanışırsın. Otelde kalmak zorunda değilsin. Burada da kalabilirsin."
"όχι(óchi)/hayır" diye itiraz etti. "Ben buraya geldi, sana söylemek istedi. Ben üzgün çünkü söyledi kötü seyler."
Hande eliyle onu durdurdu. "Önemi yok, biz düşüncesiz davrandık. Bu şekilde olmamalıydı. Asıl ben ailem adına özür dilerim."
Yağız da onun ailesinden biriydi sonuçta. Derin ise gülümsedi. Kendi farklı bir ailesi olduğu gibi kardeşinin de başka bir ailesi vardı elbette. İçinde hafif bir buruklukla gülümsedi. Kardeş olmak için belki çok geç kalmışlardı ama arkadaş olabilirlerdi belki. Hande aradaki sessizlik biraz uzadığında "burada ne kadar kalmayı planlıyorsun peki?" diye sordu. "Otelde rahat edebilecek misin?" Hemen gitmesini istemiyordu, gönlü orada kalsın çok isterdi. Böylece birlikte daha çok vakit geçirebilirlerdi.
"Düsünmedi daha ama kalmak istiyor ben. Yagiz söyledi burasi büyük, ben Türk olmak istiyor sinavdan geçmeli dedi."
Kadın gülmeden edemedi. Yağız belli ki kendisine bir eğlence bulmuştu. Yine de onu uyaracaktı. Kardeşiyle çok uğraşıp onu kaçırmasa iyi ederdi. Biraz da kıskanmıştı, Yağız'la yakın oldukları ortadaydı. Zamanla onların da arası böyle iyi olabilirdi. Bu umutla gülümsedi. "Türkleri sevmediğini sanıyordum. Yunanistan'da büyümüşsün. Kendini Yunan gibi hissetmiyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Ficção Adolescente"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...