*Bölüm şarkısı : Pera - Sevdiğim Kadın
*Bölüm İthafı: gamzeeeeee
9.Bölüm
"Kim o?" diye gür bir ses geldi içeriden.
"Ben Semih Poyrazoğlu! Mete Gürpınar'ı görmeye geldim."
Bir süre bekledi, adama haber veriyor olmalıydılar. Kapı açılınca karşısındaki iri adama aldırmadan içeri girdi ve ilerideki bir adamın yönlendirmesiyle başka bir kapıdan geçip kirli bir cam kapıyla daha karşılaştı. O kapıyı da geçince nihayet karşısında yaşlı adamı gördü.
"Hayırdır koçum?" dedi adam onu görünce. Semih'i beklemediği belliydi.
"Bana birinin yeri lazım. Sen bana birini ararsan gel hangi deliğe girse bulurum demiştin. Ben de geldim."
"Kimi arıyorsun?"
"Orhan Beyhan'ı arıyorum. O şerefsizin oğlu lazım bana. Hem de hemen!"
"Hemen mi? Ne yaptı o sana? Neden bu kadar çabuk istiyorsun?"
"Karımı kaçırdı. O iti bulamazsam ve karıma bir şey olursa..." dedi sinirle. Sonra sustu, hem çaresizlikten hem sorumlunun kendisi olduğunu bildiğinden hem de böyle bir şeyi düşünmenin bile onu kahrettiğinden bir şey söyleyemedi daha fazla.
"Tamam, bekle" dedi ve önündeki koltuğu gösterdi. Semih koltuğa otururken adam da telefonundan bir yeri aradı. O karşı tarafın açmasını beklerken Semih de elindeki kuruyan kan lekelerine bakıyordu. Onu arayan kişinin Beyhan'lardan biri olduğunu düşünüyordu, başkası böyle aptalca bir gövde gösterisine girişmezdi. Hande'ye bir şey olsa bile bunu yapanları bulup parçalara ayıracaktı.
"Alo" dedi adam sonunda. "Bana biri lazım, Orhan Beyhan. Bulun hemen," diye emirleri yağdırıp telefonu kapattı.
"Benden haber bekle," dedikten sonra Semih kalktı ve kapıdan çıktı. Apartmandan çıkınca Melih'i gördü ama görmemiş gibi yaptı. Diğerlerine de haber vermeliydi. Onu bulana kadar durmayacaktı. Güvendiği, güvenmediği kim varsa ona faydası dokunacaksa kapılarında yalvarmaya bile razıydı Semih.
Ve saatlerce durmadı da. Sabaha karşı tekrar telefonu çaldığında arabasındaydı. Telefonu çıkarıp açtıktan sonra kulağına götürdü. "Ne?" diye bağırdı.
"Çok sinirlenmişsin. Aa! Ben daha karının halini görmeden bu kadar kızacağını bilseydim bunu yarına saklardım. Bekle bak sana ne göstereceğim," dedikten sonra telefonu kapattı. Semih sinirden kuduruyordu. Ah o herifin sesini duyup da bir şey yapamamak... Hande'nin iyi olmadığını bilmek nasıl da canını yakıyordu.
Telefonundan mesaj sesi gelince açtı ve bir video gördü. Videoyu ilerlete basınca ilk başta siyah bir ekran göründü. Sonra ise sedye üstünde yatırılmış, elleri kolları zincirli bir kadın... Yüzü görünmüyordu ama kadının saçlarından anlamıştı Semih. O Hande'ydi.
Birden üç adam girdi objektife. Semih'in içindeki öfke volkanı daha da büyüdü, lavlar yaktı saçının en uç telinden ayak parmağına kadar bütün bedenini. Adamlardan biri bıçakla kadının saçlarını yana çekti. Diğer taraftan çektiği için yüzünü yine göremedi ama yanağını da çizdiğini irkilen bedenden anlamıştı. Ve sonra kadının paramparça bluzunun bir kısmını daha kesti adam. Diğeri karnına bir çizik atarken Hande bir çığlık attı ve zincirlere rağmen kollarını çekmeyi denedi. İkinci çizikten sonra genç kadının "bebeğim" diye inleyen sesini duydu Semih. Hande acıyla 'bebeğim' diye inliyordu. Kendinden önce bebeğini düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Genç Kurgu"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...