*Bir gecede iki bölüm :) Başlamışken tamamlayayım dedim sonra uzadıkça uzuyor ara diye. Şimdi birinci finali veriyorum ikinci hikâye için henüz tarih belli değil ama ara çok uzun olmaz diye tahmin ediyorum. Akış zaten tahmin edeceğiniz üzere artık hayli farklı olacak. Keyifli okumalar dilerim :*
*Final bölümü olduğu için ithaf vermeyeceğim. Kalan ithaflar hikâyenin ikinci kısmına.
*Bölüm şarkısı : Deniz Tekin - Beni Vur
40.Bölüm
"Abi kadın bu gün hastaneye gitti tekrar. Bu Poyrazoğlu'nun veledi olacakmış. Üç doktora kontrol ettirdi."
"Vay vay. Körün istediği bir göz... Bak sen şu işe şimdi tebrik etmek gerekir. Kadını ilk fırsatta getirin, biraz misafir edelim."
*
Hande oflayarak örtüyü başına çekti. Sadece biraz daha uyumak istiyordu. Telefonu titreyip durmaya devam edince öfkeyle gözü kapalı el yordamıyla aramaya başladı. Nihayet yatağın içinde telefonunu bulduğunda ekrana bakmadan açıp kulağına götürdü. "Efendim?"
"Uyuyor muydun?"
Arayan Su'ydu. Hande homurdanmak istese de kendisini tuttu. "Evet, uyandım şimdi ama."
"Bu gün alışverişe çıkmak ister misin diye sormak için aramıştım."
"İstemiyorum."
"Sinemaya ne dersin?"
"Evden çıkmak istemiyorum Su."
Neden bu kadar öfkelendiğini kendisi de bilmiyordu. "Tamam, eve geleyim öyleyse. Konuşmamız lazım. Son zamanlarda çok garip davranıyorsun, Semih başta olmak üzere hepimiz senin için endişeleniyoruz."
"İyiyim, her şey normal. Endişeleneceğiniz bir şey yok."
"Bir haftadır evden çıkmadın Hande. Üstelik sürekli insanları tersliyorsun. Hastasın ama seni hastaneye götürmemize izin vermiyorsun. Sorununu anlatmadan seni rahat bırakmayacağım."
İçinden 'her şeye burnunu sokma' demek geçse de bu kelimeleri yuttu. Kendisi gibi davranmadığının o da farkındaydı. Bunu yapmak istemiyordu ama engel olamıyordu. Bir haftadır neredeyse her gün Yasin aramış, Berk'e ulaşmasını zamanının azaldığını söyleyip durmuştu. Kocasının gücünün arkasına sığınmasının işe yaramayacağını söylemişti. Ayrıca kâbusları artarak devam ediyordu. Bir de üstüne bulantıları eklenmişti. Semih'e henüz söyleyememişti çünkü şu durumdayken söylemek istememişti. Kendisi de alışmalıydı. Hamile olmadığına kendini o kadar inandırmıştı ki üç farklı doktora gitmişti. Çünkü hamileyken regl olmasının imkânsız olduğu düşüncesine sığınmıştı. Doktor doktor gezerken hem korumaları atlatmak için hem Semih'in sorgusundan kurtulmak için psikolog görüşmesine gittiğini söylemişti. "Sorunum yok, sadece yalnız kalmak istiyorum. Biraz anlayış gösteremez misiniz?"
"Tamam, akşam için bir ihtiyacın var mı? Elbise falan lazımsa senin için alıp getirebilirim."
"Gerek yok, teşekkür ederim."
Üçüncü aylarını kutlamak çok saçmaydı ona göre. Semih'i ikna edebilse bu yemeğe de gerek yoktu ama onun inadı da kendisininkinden aşağı kalır seviyede değildi. Yatağın yanındaki komodinin üst çekmecesini açıp ufak kutuyu çıkardı. İçinde bir bebek patiği bir de gebelik testi vardı. Semih'e sözlü olarak söyleyemeyince böyle bir yol bulmuştu. Akşam ona verecekti kutuyu.
Yataktan kalkıp elindekini akşam için seçtiği çantaya koydu. Saat öğleni geçiyordu. Aşağı inip bir şeyler atıştırdıktan sonra odaya döndü. Duşunu alıp bir süre telefonda oyalandıktan sonra dolabın karşısına geçti. Siyah, straplez, boyu dizinin bir karış üstüne kadar gelen bir elbiseyi yatağa bıraktı. Siyah topuklu ayakkabı ve bej rengi çanta kullanacaktı. Hava kararırken o da hazırlanmaya başladı. Semih onu almaya geldiğinde tamamen hazırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Teen Fiction"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...