19.Bölüm
"Sıkılmadın mı şunları izlemekten?"
Hande elindeki portakalı yerken ona gözlerini devirdi. "Daha eğlenceli bir önerin var mı?"
Adam omuz silkti. "Yok denemez ama teklif de edilmez."
Hande kaşlarını çattı. Ağzındaki portakal dilimini yuttuktan sonra "anlamadım" diye belirtti. Bağdaş kurmuş kucağındaki tabaktan meyve dilimleyip duruyordu. Aslında Hande Nergis geldikten sonra iki gün Semih'le pek konuşmamıştı ama Semih iki günün sonunda bütün günü evde geçirmeye karar vermişti. Bu da Hande'nin onun konuşma zorlamalarından kaçmak için bütün günü dizi ve film izlemesiyle sonuçlanmıştı. "Boş ver, bahçede kahve içmeye çıkalım mı?"
Semih bir sürü teklifte daha bulunmuştu aslında onu televizyondan uzaklaştırıp kendisiyle konuşmasını sağlayamamıştı bir türlü. "Bak filmin en heyecanlı kısmı geldi. Kalkamam şimdi buradan."
Semih birkaç kez emin olamayarak Hande'ye ve sonra ekrana baktı. "Bu mu en heyecanlı sahne?"
İki karakter bakışıyorlar ve fonda müzik çalıyordu. Ayrıca bunu dakikalardır yapıyorlardı. Semih omuz silkip oturduğu yerden kalktı ve mutfağa yürüdü. Su ısıtıcıyı çalıştırıp iki bardağa neskafe koyduktan sonra içeri dönüp Hande'nin karşısına dikildi. Kadın kaşlarını kaldırıp merakla "ne?" diye sordu.
"En heyecanlı sahnesi oysa bu baya sıkıcı bir film."
"Yani?"
"Böyle sıkıcı şeylerle vakit kaybetme diye sana iyilik yapacağım."
Hande kucağındaki tabağı yanındaki sehpaya bıraktı. "Nasıl bir iyilikmiş o?"
"Kahve içeceğiz bahçede işte."
Semih tam koltuğun önünde durduğu için Hande'nin koltuktan kalkma gibi bir şansı yoktu. Koltuğun üstünde ayağa kalktığında Semih'e tepeden bakıyordu ve hayli komik görünüyordu. Ellerini beline koydu. Eve ilk geldiği günlerden çok daha farklıydı. Bazen hiç istemese de bu adamın bir katil olduğunu unutuyordu. Stockholm sendromuna kapılmış olmaktan korkuyordu. Belki de hayatında sürekli gördüğü tek kişi o olduğu için etkileniyordu ama bunu düşünüp durmaktan kafayı yeme raddesine geldiği için artık düşünmemeye çalışıyordu. "Ben öyle yapmak istemiyorum ama. Televizyonu göremiyorum senin yüzünden."
"Hâlâ göremediğine emin misin? Ve seni kaçırıyorum öyleyse."
"Ne? Nereye?"
Semih kızı bacaklarından kavrayıp kendisine sarılmasını sağladı ve kapıya doğru yürümeye başladı. "Bahçeye... Hem bütün gün senin istediğini yaptık. Sıra benim istediğimde."
"Sen manyak mısın?"
"Sorman hata. Otur bu koltuklarda. Geliyorum ben mutfaktan kahveleri alıp."
Semih kadını bahçedeki verandada duran koltuğa oturttuktan sonra ona doğru eğilmiş, yüzüne fazla yakın bir mesafeden konuşmaya başlamıştı.
"Öyle mi? Bekleyeceğimden emin olamıyorum."
"Az önceki filmi bana tercih etmen alınganlık etmeme sebep olabilir. O kadar sıkıcı olduğumu sanmıyorum."
"Tamam, inat ediyorsan konuşalım."
Semih biraz daha eğilip Hande'nin burnunun üstünden öptü ve hızla geri çekildi. Sırıtıyordu. "Ediyorum."
Adam kahveleri alıp tekrar bahçeye çıktığında kadın koltukta oturmuş bir tutam saçıyla oynuyordu. Kahve kupalarını masaya bırakıp Hande'nin yanına, ona dönük şekilde oturdu. Bir bacağını kıvırıp koltuğun üstüne çekmişti, diğeri aşağı sarkıyordu. O Hande'ye Hande ise eve doğru oturuyordu. O kadını izliyordu, kadın başını eğmiş suskun bekliyordu. Semih yıllar sonra ilk defa hayatına aldığı bir kadına karşı ilgili davranıyordu. Gerçi yıllar önce bile içinden geldiği için değil de bir ilişkide öyle olması gerektiğini düşündüğü için ilgi göstermişti, bu onun için hep bir sorumluluk gibiydi. Şimdi ise Hande'nin yanında olmak, onunla konuşmak, bir derdi varsa çözmesine yardım etmek istiyordu. "Anlat bakalım, sorun ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Teen Fiction"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...