*Bölüm mümkün olduğunca erken gelecek demiştim, söz verdiğim üzere erken yetiştirmek için elimden geleni yaptım. Sonraki için de aynısı geçerli olacak. Bu hafta bir ihtimal aksilik çıkmazsa peş peşe bölümler görebilirsiniz.
*Bölümde Su'yun hayatıyla ilgili detaylara ve betimlemeye biraz yer vermek istedim çünkü olayların geçtiği mekanları sıkıcı olmasın diye kısa özetlerle geçmek beni biraz rahatsız etti. İstemeyenin, sıkıcı bulanın atlayabileceği düşüncesiyle betimlemeler ekledim. Su'yun hayatıyla ilgili detayların sebebi ise eski takipçilerimin bildiği üzere Su serinin ana karakterlerinden biri aslında ve onun hikâyesi de yakın zamanda yayımda olacak. Ancak onun hikâyesini okumak istemeyenler buradaki davranışlarının sebebini daha net anlayabilsin diye bunları eklemek istedim.
*Bölüm şarkısı: Her Şey Seninle Güzel - Deniz Seki
*Multimedia: Hande'nin kaldığı odanın görsel hali
*Keyifli okumalar dilerim. :)
20.Bölüm
Hande'nin aşağı inmesini beklerken bahçede volta atıyordu. Bir eliyle şakaklarını ovuşturdu. Son zamanlarda sürekli sorunlar çıkıyordu ve bu durum da hayli canını sıkıyordu.
Kadın elinde bir spor çantasıyla kapıdan çıktığında Semih o tarafa döndü. Kot şortu ve atlet tarzı tişörtünün üstüne yarım kollu örgü bir hırka giymişti. Semih kadın kapıyı çekerken elindeki spor çantayı alıp omzuna astı. "Nereye gidiyoruz?"
"Seni Su'ya ya da Nergis'e bırakacağım. Benim biraz işim var, onların gelmesini beklemek için de zamanımız yok."
"Evde yalnız kalabilirim. Haberler çıktığından beri hiçbir şey olmadı."
Bir omzundan tutup kendisine çekti kadını, ona sarılmış halde arabaya doğru yönlendirdi. "Olmadan önce önlem alıyorum ben de. İçim öyle rahat edecek."
Arabanın ön yolcu koltuğunu kapısını Hande için açtı. Kadın koltuğa yerleştiğinde Semih çantasını da ayaklarının ucuna bıraktı. Sürücü koltuğuna geçti. "Tercih hakkım varsa Su'ya gitmeyi tercih ederim."
Arabayı çalıştırdı. Hande'nin Nergis'e karşı olan tavrına anlam veremiyordu ama hem birkaç gün dinlenmesi için hem de bu süreçte Su'yun ve Hande'nin ona karşı tavrının yumuşayacağına inandığından işe başlamadan önce kadına izin vermişti. Telefonunu arabadaki telefon tutacağına yerleştirip rehberden Su'yu aradı. Çok geçmeden "alo" sesi duyulmuştu.
Sesi hoparlöre aldığından konuşmayı Hande'de duyuyordu. "Su annemlerde misin, kendi evinde misin?"
"Sana da merhaba. İyiyim, sen nasılsın?"
"Su!"
"Tamam, anladım kaba bir insansın. Evdeyim gelmem gereken bir durum mu var?"
"Hayır, Hande'yi sana bırakacağım. O yüzden aradım."
"Sorun ne?"
"Sonra anlatırım. Yoldayız, yirmi dakikaya sende oluruz."
"Bekliyorum."
Telefonu kapattıktan sonra Hande uzanıp radyoyu açtı. Semih'e dönük şekilde oturup omzunu ve başını koltuğun sırt kısmına yasladı. "Sorsam bana da anlatmayacaksın değil mi?"
"Zeki kadınları severim."
"Emrivaki yaptık, en azından müsait olup olmadığını sorsaydın."
"Devlet işleriyle uğraşmadığına göre, sorun olmaz."
Kadın onun umursamaz tavrını şaşkınlıkla izlese de konuşmayı uzatmadı. Önüne dönmek yerine Semih'i izlemeye başladı. Bu bilinçli yaptığı bir şey değildi, gözleri hafiften kapanıyor, radyoda çalan kısık sesli müzik daha da mayışmasına sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Jugendliteratur"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...