*Uzun bir bölümle merhaba! Bu sefer erken atabildim neyse ki :) Hem uzunluk hem de zamanlama olarak öncekilere telafi olur diye umuyorum. Bölümü yazmak için gerçekten onlarca düğün videosu izlemiş olabilirim ama yine de hatam varsa affola. Gerçekten bu konularda çok iyi yazamıyorum. Her şeye rağmen bu bölüm benim içime sindi, dilerim ki sizler de beğenirsiniz. Yorumlarınıza bazen cevap veremiyorum ama bilin ki okuyorum sadece yeni bölüm yazabilmek adına cevap veremiyorum çünkü zamanım çok kısıtlı oluyor. Çok konuştum, susup sizi bölümle bırakıyorum.
*Dipnot: Multimediada Hande'nin gelinliği var :)
*Bölüm şarkısı : Dalga - Denizim Olsun
32.Bölüm
Sanem Semih'in papyonunu düzeltirken adam gergindi, hayatında hiçbir zaman bu kadar stres yaşadığını hatırlamıyordu. Sanem'in elini tutup geri çekti. "Tamam, oldu işte. Hande hazır mı?"
"Kuaförden aldılar abisi ve Selim'le buraya geliyorlarmış."
"Bunu takmak zorunda mıyım? Boğulacak gibi hissediyorum."
Papyonu çekiştirecekken Su eline vurdu. "Evet, takmak zorundasın. Dua et gelinlik giymek zorunda değilsin. Şu kadarcık şeye de katlanıver."
"Siz kız tarafı mısınız, erkek tarafı mı belli değil."
Ceketini çıkarıp kenardaki koltuğa bıraktı. Sanem 'cık cık' sesi çıkarıp ceketi aldı ve kırışmayacak şekilde daha düzgünce bıraktı. "Volta atıp durmayı keser misin? Başımız döndü."
"Sen gidip kızınla ilgilensene, nerde bizim ufak cadı? Müzisyenleri falan bile yemeye çalışıyor olabilir şu an."
"Annemlerle birlikte gönderdim onu. Burası zaten çok kalabalık, herkes yavaştan geçiyor misafirleri karşılamak için."
"Hande'nin misafirleri için ayarlanan araçlarda bir sorun yok değil mi?"
"Sakin ol artık. Bir sorun yok, araçlar söylediğin gibi başta on beş dakikada bir sonra yarım saatte bir gece boyu otelden düğün alanına hareket edecek. Dönmek isteyenler için de aynı şekilde saat sekizden itibaren ayarlandı."
Bu sefer fotoğrafçıya döndü. "Saat altı buçukta çekimler bitmiş olur mu? Düğün yedide başlıyor. Daha yol gideceğiz."
"Altıda bile biter. Gelin hanımın gelme süresine göre biraz aksar belki ama altı buçuğu bulmaz."
Su adamın omzunu tuttu. "Derin bir nefes al ve geç şuraya otur lütfen."
Semih onu dinleyip oturacaktı ki Sanem ufak bir çığlıkla dirseğini kavradı. "Hayır olmaz, oturamazsın. Pantolonun kırışır."
"Siz beni deli edeceksiniz. Şöyle yapalım, siz gidin. Çekimden sonra Hande'yle geliriz."
"Gidemeyiz."
"Çünkü başıma belasınız."
"Nankörsün."
Onlar tartışırken Hande büyük siyah bir arabanın arka koltuğuna oturmuş heyecanını bastırmaya çalışıyordu. "Avuçlarım terliyor. Ben heyecandan öleceğim galiba."
Pınar çantasından bir kumaş mendil çıkardı ve kardeşine uzattı. Karşılıklı iki koltuk olmasına Hande şükrediyordu çünkü bir de sıkış tepiş arabaya doluşmak istemezdi. Klima olmasına rağmen cehennem gibi sıcak geliyordu ona içerisi, heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı. Bir de dünün ve saatlerdir kuaförde olmanın yorgunluğu vardı. Bütün gece topuklularla nasıl geçecekti hiç bilmiyordu. "Abla ayakkabılarımı aldın değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Teen Fiction"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...