Bölüm - 39 ☠

6.8K 324 6
                                    

*Son kısım çok içime sinmedi, daha sonra oraya bir edit gelebilir. Finale son bölümümüz kaldı, yorumlarınız voteleriniz için çok teşekkürler. Keyifli okumalar dilerim :*

*Bölüm ithafı : favorii

*İthaf konusunda biraz kararsız kalıyorum aslında kime yapsam diye, yapamadıklarımı aklıma yazıyorum önceki bölümlerden bile olsa yorumlara bakıp atacağım sonraki bölümlerde elimden geldiğince.

*Bölüm şarkısı: Duman - Eski Köprünün Altında

39.Bölüm

Hemen yanından rüzgâr gibi geçen gölgeyle aniden döndü. Kapkaranlıktı, yönünü bulamıyordu. Arkasına dönerken kızıl saçları savrulup, birbirine girmişti. İçerisi buz gibiydi, üşüyordu. Odanın tepesindeki lambalar gürültüyle iki kere açılıp kapandı. Aydınlık kaybolurken ardında tek bir noktada ışık kalmıştı. Bir kukla sahnesi duruyordu önünde, üstünde sadece bir tane kukla vardı. Sahnenin tepesine asılı kalmış aşağı sarkıyordu.

Sahnenin yanında duran müzik kutusu kendiliğinden çalışmaya başladı. Ses başta güzeldi, atlıkarınca dönüyor hafif bir ses etrafı kaplıyordu. Dakikalar geçtikte ses yükselmeye, yankılanıp tekrar dönmeye başladı. Hande ellerini kulaklarına kapatmak istedi. Kukla sahnesine yaklaştığında oradan sarkan kuklanın kızıl saçlarını görene kadar müzik sağır edici boyuta ulaşmıştı.

Hande kuklanın üstündeki elbiseyi görünce kaşları çatıldı. Kendi elbisesinin aynısıydı. Elini uzattı, tam kuklaya dokunacakken bir yere tutunma ihtiyacıyla kollarını savurmaya başladı. Düşüyordu.

Duraksadı, hayır düşmüyordu. İpince ipler onu gökyüzünde tutuyordu. Müzik yoktu artık. Bir bebek ağlama sesi kapladı her yeri. Yine aynı sesti işte, kadını delirmeye iten. İplerden biri koptu, Hande endişelenmedi. Düşerse bitecekti biliyordu. Bu aptal kâbusun içinden çıkmasının tek yolu düşmekti ama bebek ağladıkça kalbi parçalanıyordu. Koluna bağlı ikinci ip de koptuğunda bütün organları havalanmıştı sanki. Panikledi. Ölecekmiş gibi hissediyordu.

Yatakta sıçrayarak gözlerini açtı. Yine ter içinde kalmıştı. Midesindeki dayanılmaz bulantıyla banyoya koştu. Yalın ayak koştururken betona bastığında istemsizce titremişti. Midesi bomboş kalırken şaşkın, korkmuş ve üzgündü. Sifonu çektikten sonra olduğu yere yığıldı. Bir elini klozetin kenarına koymuş hıçkırarak ağlıyordu, sesini duyurmamak için kendini sıksa da haykırarak ağlamak istiyordu. Üstelik nedenini bilmiyordu. Bu kâbuslar nedendi?

Bulantısını dün görmezden gelmişti ama bu ikinci kez oluyordu. Belki de bir doktora gitmeliydi. Gözyaşlarını elinin tersiyle silerken içinde büyük bir huzursuzluk vardı. Ağzını çalkalayıp yüzünü yıkadı. Odaya döndüğünde Semih'in yatakta olmadığını gördü, uyandığında da yoktu adam ama o an banyoya koşturmaktan fark edememişti. Üstüne örgü hırkasını alıp odadan çıktı.

Mutfağa indiği gibi masada duran bitiremedikleri kestanelerden bir tane alıp kabuğunu soymayı denedi. Tırnağına zarar verdiğinde canı acıyıp sinirle kestaneyi yerine bıraktı. Ruh hali o kadar ani değişiyordu ki kendi bile buna hayret ediyordu. Kestanelere bakarken kaşlarını kaldırdı. Semih o istediği için kestaneyi de vişneli dondurmayı da almıştı. Bunları aşermiş olabilir miydi? Mümkün olduğuna inanmıyordu çünkü her hangi bir gecikme yaşamamıştı. Omuz silkti. Bunu düşünüp durursa sabaha kadar uyuyamayacaktı. Bir bardak su içip ekmek sepetindeki ekmeklerden birinin ucunu kopardı. Onu yiyerek üst kata çıktığında odaya gitmekten vazgeçip çalışma odasına döndü. Odanın altından hafif bir sarı ışık süzülüyordu.

Kapıyı aralayıp içeri girdiğinde masanın başında uyuklayan Semih'i görünce önce kaşlarını çatsa da sonra gülümsedi. Çok sevimli görünüyordu bu haliyle. Semih kapı aralandığında başını önündeki tabletten kaldırıp zorlukla açtığı gözlerini ovuşturdu. "Kâbus mu gördün?"

Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka KırgınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin