*Selaaam! Yeni bölümü ne ara yazdım nasıl bitti hiç anlamadım sadece bölüme başlangıç yapacaktım bir baktım bitivermiş. Ben de dedim ki neden bekleteyim hemen paylaşayım :) Şimdi şöyle ki yazmak istediklerimi asla bölümlere sığdıramıyorum o yüzden de birkaç saat yaşadıkları olaylar bir anda bir bölüm oluyor uzatsam da ben genelde bölümü belli bir sınırda kesmeyi tercih ettiğim için içime sinmiyor o yüzden umarım akışı çok yavaş bulmazsınız.
*Çok olaylı bir bölüm değil ama nedense ben bu bölümde ikilimizin samimiyetinin oldukça arttığını düşünüyorum. Birinci hikâyenin sonuna doğru geliyoruz. Yorumlarınız ve oylarınız çok kıymetli hepsi bana ilham oluyorlar. Çok teşekkür ederim :**
*Bölüm şarkısı : Özgün - Tatil
33.Bölüm
Semih iki valiz ve birinin üstüne koyulmuş çantayı taşırken bir yandan da Hande'nin inadıyla başa çıkmaya uğraşıyordu. "Şunu ver bari."
"O zaten valizin üstünde, bana bir yükü yok. Yürür müsün artık? Yoldan gelmiş değil çarpılmış gibi görünüyorsun."
"Ne kadar mutlu bir yeni gelin olduğumu anlatamam, kocam inanılmaz iltifatlarda bulunuyor."
Semih sırıttı. "Seninle daha fazla tartışırdım ama 'kocam' demen hoşuma gitti. Sen böyle yaparsan aptal olacağım ben."
Hande valizi adamın elinden çekiştirip durmaktan vazgeçti sonunda. Zaten başı dönüyordu, yorgunluktan arada gözleri kararıyordu. Semih'in kiraladığı araca gidene kadar elindeki büyük hasır şapkayı sallayarak yürüdü. Doğrusu o şapka bile ağır geliyordu şimdi, gece yolculuğunda bunu eline tutuşturma fikri hangi zeki akrabalarından çıkmıştı merak ediyordu. Yolculuk boyu kimliğinden ya da pasaportundan bir sorun yaşayacak diye gergindi neyse ki Semih haklı çıkmış hiçbir problem yaşamamışlardı. Hatta pasaport kontrolü sırasında yüzlerine bile bakmamışlardı. Kollarını ovuşturdu. Eylül olmasına rağmen gece olduğundan olsa gerek biraz üşümüştü ve üstündeki elbise kalın askılı, boyu çok da uzun olmayan bir elbiseydi.
Adam durup üstündeki ceketi çıkardı, Hande kaşlarını kaldırmış ona bakıyordu. Ceketi ona uzattığında hiç geri çevirmeden uzanıp aldı. "Aferin böyle centilmen ol hep."
"Uykusuzluk kafa yaptı galiba."
"Yok, Poyrazoğlu olmaya uyum sağlıyorum. Siz hep böyle takılıyorsunuz."
"Nasıl takılıyoruz."
"Dünyanın merkezinde gibi işte, egoistsiniz biraz."
"Bütün sülaleme hakaret etmen bizi bir miktar üzebilir."
Arabanın bagajına valizleri yerleştirdikten sonra sürücü koltuğuna geçerken Hande ön yolcu koltuğuna oturmuş üstüne giydiği Semih'in ceketini çıkarmak için adeta savaş veriyordu. Gözleri o kadar acıyordu ki uykusuzluktan ölecek gibiydi, bir ceketi bile çıkarmak zor geliyordu. "Çık artık."
"Evet, ceketlerle de kavga etmelisin bence de."
Sonunda çıkarıp zaferle gülümsedi. Semih'e dönük şekilde oturup başını koltuğa yaslarken ceketi üstüne örttü. "O beni anlıyor. Umarım yolumuz uzundur."
Pek uzun bir yol gidecekleri söylenemezdi ama Semih bunu belirtme ihtiyacı hissetmedi zaten kadın çok hızlı uykuya dalmıştı. İlk defa yanında hiç koruması olmadan bir tatile gidiyordu ama balayına da Vedat, Selim, Kerim ya da herhangi biriyle gelmek istemezdi.
Yaklaşık yirmi dakika sonra kalacakları otelin önüne gelmişlerdi. Adam arabadan inip Hande'nin olduğu tarafın kapısını açtı. Kadını kucağına alacaktı ki Hande homurdanıp onu itti. Tekrar uzandığındaysa "beni sal" diye söylenip koltuğa iyice yerleşti. Adam haline gülse mi ağlasa mı karar veremiyordu. Sonunda onu o şekilde götüremeyeceğini anlayınca omzunu tutup hafifçe sarstı. "Kalk hadi, geldik. Odada uyursun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Genç Kurgu"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...