40.Bölüm (FİNAL)"Karımın durumu nasıl?"
Bebeğini de merak ediyordu elbet ama hayatında öncelik her zaman Hande'nindi. O olmadıktan sonra bebeğin anlamı olamayacaktı.
"Şu anda iyi... Doğum birazdan bitecek. Irmak Hanım az önce içeri girdi ve duruma müdahale edip karınızı da bebeğinizi de kurtardı. Yine de doğum bitene kadar kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Hande Hanım çok yorgun düştü."
Semih derin bir nefes aldı. Kalbinin öyle hızlı attığını yeni fark etmişti. Gülümserken hemşireye arkasını döndü. Gözünden süzülen bir damla yaşı ona göstermek istemiyordu. Hande'ydi onu ağlatan kadın ve yüzünü güldüren yine oydu. "Teşekkür ederim," diye geçirdi içinden.
Ve yarım saat kadar sonra Hande de kızı da sağlıklı bir şekilde doğumdan çıktı. Hande'yi bir odaya alırlarken Semih'e bebeği gösterdiler, bebeği görünce ağzı şaşkınlıkla açıldı. Öyle küçüktü ki parmağı ile dokunsa kırılabilecek bir oyuncak gibiydi.
Yumruk olmuş minicik elleri, kısık gözleri ve sarı kısacık saçları çok güzeldi. Ağlarken çıkardığı incecik sesi ile kendine geldi Semih. Bebeği götürürlerken gözlerini ondan almakta zorlansa da eşinin alındığı odaya gidip iyi olduğunu gözleriyle görmek istiyordu. Zaten erken doğduğu için bebeği kuvöze almışlardı.
Hande'nin alındığı odanın kapısını yavaşça aralayıp içeri girdi. Uyuyan kadının yüzünü okşadı hafifçe, hemen ardından da odadaki tekli koltuğu onun oturduğu yere yaklaştırıp elini kavradı. Bir süre sonra da Hande uyanmıştı. Gözlerini zor açıyordu ama kızını görmek istiyordu. "Semih," dedi uyanır uyanmaz. Kısık sesi yorgunluğunu fazlasıyla belli ediyordu.
"İyi misin? Bir şey ister misin?"
Bir eli adamın büyük elleri arasında kaybolmuştu. Yutkunmaya çalıştı, boğazı kurumuştu. Ağrısı vardı ama önceliği farklıydı, doğrulmaya çalıştı. Yüzünü buruşturunca adam onu omzundan tutup doğrulmasına engel oldu. "Yat, dinlen."
"Bebeğimiz?"
"O çok iyi," dedi.
"Nerede? Onu ne zaman göreceğim?"
Semih onun pürüzlü sesinden dolayı bir bardak su doldurup sedyeyi bir miktar doğrulttu. Hande sorusunun cevabını beklese de su içmenin de ona iyi geleceğini ve içmese de adamın ısrarcı olacağını bilerek bir iki yudum aldı. Sonra cevap bekleyen gözlerini Semih'e dikti tekrar. Adam yerine oturup "kuvöze aldılar, erken doğdu biliyorsun. Biraz dinlen görmeye gideriz" dedi.
Kadın başını iki yana salladı. Gözleri dolmaya öyle meyilliydi ki kalbi küt küt atarken Semih'in mimiklerinden kötü bir şey olmadığı belli olsa da korkusu bastırmıştı. "Şimdi görmek istiyorum."
"Hande, lütfen. Sana yalan söylemiyorum. O gerçekten iyi,"
Çocuk gibi omuz silkti. Yerinden kalkmak için hareketlenmişti bile ama Semih ona yine engel oldu. "Tamam, lanet olsun tamam. Dur yerinde iki dakika. Senin için bir tekerlekli sandalye getireceğim. Sadece dur tamam mı?"
Kadın başıyla onayladı. Adam odadan çıkarken içindeki heyecana engel olamıyordu. Kızıyla tanışacaktı. Doğum sırasında öleceğini, onunla hiç tanışamayacağını sanmıştı. Semih'in korku dolu yüzünü, bağırışlarını, çektiği acıyı hatırladı. Kendisi ölse bile onun yaşamasını dilemişti ama şimdi ikisi de sağlıklıydı işte. Çok geçmeden tekerlekli sandalyeyle Semih ve bir hemşire içeri geldiğinde yine hareketlenecekti ki adam el işareti yaptı. "Bekle, yardım edeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat! Mafya Var! ☠ - Yeniden Sevmek / Aşka Kırgın
Teen Fiction"Bir süre misafirim olacaksınız küçük hanım." Kadın kaşlarını çattı. Misafirlik rızaya bağlı olan bir şeydi ve bu adam onu zorla alıkoyamazdı. Hem küçük hanım da ne demekti? Öyle ufak tefek görünüyordu güçsüz bulmuştu her halde. Oysa o hiçbir zaman...