Keyifli okumalar...
🌃
Merhamet...
Bu duygunun benim kalbimde yeri yoktu. Kimseye merhamet etmezdim ama arkasından baktığım adam merhametliydi. Sırf merhametinden dolayı ayağındaki siyah botları çıkartıp bana vermişti. O an kendime ben onun kadar merhametli olabilir miyim?
Diye sordum. Yapmazdım. Ben o kadar merhametli değildim.Emir Asaf çoktan arabaya binmişti.
Beni beklediğini biliyordum. Ayaklarının üşüdüğünüde biliyordum. Ayağımdaki botların verdiği kadar hızlı yürümeye başladım. Arabanın kapısına elimi atıp kapıyı açtım. Kendimi arabaya attığımda Emir Asaf'a dönüp,"Gerek yoktu hem üşümüyordum."
Cevap vermeden arabayı çalıştırmıştı. Mahçup olmuştum.
Tek çıt çıkmıyordu arabada. Araba yavaşladığında etrafı incelemeye başladım. Yolun ortasında durmuştuk Emir Asaf hiçbir şey söylemeden arabadan inip, karşıdaki eczaneye girdi. Galiba hasta olmuştu yoksa neden eczaneye girsin? Ayaklarım hâlâ ısınmamıştı ama eskisine göre daha sıcaktı. Emir Asaf gelene kadar arabayı karıştıra bilirdim. Ayıp olur muydu? Evet olurdu. Elimi topidoya atıp açtım fakat çokta birşey yoktu. Birkaç atıştırmalık ve ilaçlar vardı. İlacı elime alıp incelemeye başladım, astım ilacıydı
Acaba Emir Asaf astım hastası mıydı? Öyle birşey olsa fark ederdim. Beni banyoya taşırken muhtemelen nefes nefese kalması gerekirdi ama öyle olmamıştı. İlacı tekrar yerine koyup arkama yaslandım. Sanki sırlarla dolu bir evrendeydim. Emir Asaf çıplak ayakları ve elindeki poşetlerle arabaya yerleşip arabayı çalıştırdı.
Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Sesiz kalmayı tercih etmiştim. Galiba ilk sefer aynı fikirdeydik o da sesizdi. Araba ıssız ve taşlı yola girince eve yaklaştığımızı anladım. Arabayı her zamanki yerine park edip arkasına yaslandı. Elimi kapının kolundan çekip bakışlarımı Emir Asaf'a çevirdim."Ne oldu?"
"Karabatak...Bizi arıyor."
Kaşlarımı çatarak Emir Asaf'a baktım.
"Biliyorum."
"Bilmediğin şeyler var. İhtiyar Kandemir seni buraya göndermemeliydi."
Beni yanında istemiyordu bunu biliyordum.
"İstersen giderim diyemeyeceğim."
Hafif bir tebessüm edip,
"Gitmeyeceğini biliyorum."
Daha fazla arabada durmanın bir faydası olmayacağını anlanıp kendimi dışarı attım. Ayağımdaki botlar yürümemi zorlaştırsada yavaş adımlarla eve yürümeye başladım. Emir Asaf'ın da arkamdan geldiğine emindim. Sırtımı kapıya yaslayıp Emir Asaf'ı beklemeye başladım. Elindeki poşetlerde ne olduğunu merak ediyordum. Kapıyı açıp geçmem için yolu açtı. Artık koktuğumu var sayarak,
"Duş alacağım?"
Kahverengi gözlerini bana çevirip,
"Bu evde iki oda var. Bu evi kendime göre yaptığım için sadece benim odamda banyo var."
"Sorun değil sen girme diye kapıyı kilitlerim."
Buruk bir tebessüm edip,
"Senin gözünde nasıl bir profil çizdim bilmiyorum ama öyle biri değilim."
Ve devam etti.
"Banyomu kullana bilirsin."
Kırılmış mıydı? Ama ben onu kırmak istememiştim ki. Banyo yaptıktan sonra bunu düşüne bilirdim. Yavaş adımlarla yukarıya çıkmaya başladım. İlk beyazın hakim olduğu odama girip kıyafetlerimi aldım. Hava çok soğuktu. Ocak ayının keskin soğunu hissede biliyordum. Ayağımdaki botları çıkartıp kenara koydum. Hızlı adımlarla Emir Asaf'ın odasına girdim. İlk defa girmiştim bu odaya her erkeğin olduğu gibi siyah bir odası var zannetmiştim ama bu oda yeşilin her tonuyla dizayn edilmişti. Şaşkınlıkla etrafa bakmaya başladım. Bir anlamı olmalıydı. Yeşil örtü, yeşil yatak, yeşil dolap, yeşil halı, yeşil perde ne tarafa baksam yeşil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM
Fantasy"Ben nasıl bir kadınım?" Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, içine çekti. "Sen..." Düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Heyecanla cevabını beklemeye başladım. "Sen eli öpülecek kadınsın...Efsa." Beni tam kalbimin ortasından vurduğunu bilmeden bu c...