Keyifli okumalar.
Ceylan Ertem-Efsunlu Dünya.
Birsen Tezer-Delikanlı.🍷
Bir hasrete tutkun ruhun asık suratlı kelimeleri. Küçük kelimelere sahip olan küçük dünyanın çiçekleri. Anestezi verilmiş bir ruhun düşünceleri kadar saçmaydı aramızdaki durum. Şeytanın güldüğü cümleler arası verilen sinyalin, meleğin kulağına sıçrayıp tüm hikayeyi maf etmesi kadar kolaydı bizim hikayemiz. Yitik anıların sesizliği kadardı ömrümüz. Kelebekten bir tık fazlaydı. Şarbın verdiği o mayhoş his ağızın içinde dağılması demek.
Yalnız olduğunuz anlamına gelirdi.
Hemde en afillisinden yalnız. Bakışlarımı usulca çevirdim Emir Asaf'a; güzel çehresi vardı. Ben o çehreye her dakika her saniye bakabilirdim. İnsan zalimdi. Benim gibi zalimler. Koyu kahverengi olan gözlerinden öpmek istedim. Ben yitik hayallerde kapalı kalmıştım. Küçük olan hayallerimde yaşıyordum. Çehresinde gezinen gözlerimi tekrar önüme çevirdim.
"Emir Asaf uyuyalım mı?"
Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Uyuyalım."Uyuduk. Yalan söyledim; Uyuyamadık. Neden uyuyamıyoruz Emir Asaf? Göğsümün yerinden çıktığını hissettim.
"Efsa gözlerini kapatmadan nasıl uyumayı planlıyorsun?"
Haklıydı fakar uyuyamıyordum. Belki heyecandan belki farklı birşeyden.
"Uyuyamıyorum."
Ellerini tekrar saçlarıma götürüp okşamaya başladı.
"Saçları okşuyorum. Bu seni rahatlatır, hadi uyu."
Hafif tebessümler korosu dudaklarımdan silik bir şekilde geldi geçti. Nasır tutmuş duvalara tırmandım, düşmemek için elimden gelini yapsamda aşağıya düşmem kaçınılmaz sondu. Düşmemek için bütün taşlara tutunmaya çalışsamda tutunamadım. Düştüm. Bu sefer kaldıran biri vardı;
Emir Asaf.
Tüm boşluğun içindeki siyah noktaydı. Kalemle üzerimi çizebilecek kadar asil, yine aynı kalemle beni arşa çıkaracak kadar olgun merhametli adam. Saçlarımda güven veren eli hissettikten sonra uyumamak mümkün müydü?
Uyudum.
Emir Asaf'ın eli karamelin en hazin tonunu taşıyan saçlarımda, benim elim Emir Asaf'ın göğsüne dolanmış bir şekilde uyudum.
Şeytan ve meleğin uyandığı o gece. Biz uyuduk.
🍷
Kelimelerin tükendiği bir zaman vardır bilir misiniz? Ben bilirim.
Kelimelerim hep tükenirdi benim. Tükenmeyen kelimem yoktu. Rakının verdiği hoş kokuya tutunanlar vardı. Rakı sarhoşla, sarhoş olmamak arasında kalırdı. İçmek kaçınılmaz, sarhoş olmak şanstı. Tükenmişti ruhum, bitmişti bedenim. Güneşin doğuşunu izlemek herzaman zevkliydi. Güneş tüm İstanbul semalarını aydınlattı.
Ben ise bu ahengi hayran gözlerle izledim. Bundan daha güzel bir yer olabilir miydi?Yanında huzur bulduğum adamla güneşin doğuşunu izliyordum.
Sabaha kadar deliksiz uyumuştum.
Belkide en rahat uykumu geçirmiştim. Her dilde farklı çevirilere sahipti benim ruhum."Emir Asaf kolyeyi alabildin mi?"
Aklıma takılan soruyu sormuştum sonunda. Benim zihinimden geçen alma şekillerini denemediğini umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM
Fantasy"Ben nasıl bir kadınım?" Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, içine çekti. "Sen..." Düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Heyecanla cevabını beklemeye başladım. "Sen eli öpülecek kadınsın...Efsa." Beni tam kalbimin ortasından vurduğunu bilmeden bu c...