Keyifli okumalar.
In The Silence-Endless Sea.
Sıla&Erol Evgin-Ateşle Oynama.
🍷Hastalıklı hislere gebeydi ruhum. Kimse karşısına çıkacakları bilemezdi. İki yetişkin insan severdi, isterdi, yapardı. Birkaç cahil insan doğrusunu dile getirirlerdi. Tek bilmedikleri şey ise; yanlışı olanlar seçmişti.
Kim karışa bilirdi?
Badem gözleri, bade içtiği için mi bu denli güzeldi? Zihini kimsesizdi.
Sessizdi, sevgisizdi.Zihini; bendim.
Kim inkâr edebilirdi?
Kimse. Zira itiraz etselerde izin vermezdim.
Saat.
04:05
Yalnızlığın rol aldığı saatler de kimseyle konuşamıyorsan, yalnızsın demektir. Bir an olsun tek başına geçirdiğim hayatıma bir adamın girip beni sevebileceğini düşünmek istedim. Düşünlerim, zihin boşluğunda yok oldu. Men edilmez bir birliktelikten sağ çıkmak beni mutlu etmiyordu. Onsuz olmak beni mutlu etmiyordu.
Canımı yakıyordu.
Belkide arkadaşımın bile olmadığı şu keskin ilerleyişte, yalnız olmak bana verilen bir lütuftu. Değişen zamana inatla bin bir defa değişmek istedim.
Olmadı.
Değişmek için güçlü olmak gerekliydi. Olamadım, ben güçlü değildim. Karşımızdaki fırının ışıklarının hâlâ yandığını fark ettim. İnsanların bir uğraşı vardı benim ise yoktu. Tabii olmazdı. Bana bahşedilen bir güç vardı. Sadece ben bunu kullanmıyordum.
Kızıl sokaklar, sokak lambalarıyla aydınlığa bürünmeye başladı. Henüz ezan bile okunmamıştı. Perdeyi biraz daha yana kaydırarak dışarıya daha fazla göz gezdirdim. Gözüme takılan arabayla duraksadım.Asaf.
Buradaydı.
Gülümsemem bir gece vakti genişledi yüzümde. Bir birlikteliğin son bulduğu şevhetli sokaklar yıkıldı. Ellerim titrerken benim olan akıl sağlığım yerlere serildi. Yatağımın üzerinde bulunan siyah montumu alarak üzerime giyindim. Aynanın karşısına geçtiğimde fazla kötü görünmediğime kaanat getirerek odanın kapısını açarak mutfağa yöneldim. Işıkları açmadan, sadece sokak lambalarının ışığıyla suyu kaynatmaya başladım. Bir süre sonra kaynayan suyun fokurtuları kulağımda yankılandığında, kahveleri iki kupa çıkararak içelerine döktüm. Ardından kaynamış suyuda üzerlerine dökerek iki kupayıda elime alarak kapıya yöneldim.
Elimdeki kupaları vestiyere bırakarak, ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Anahtarımı ise cebime attım, ardından kupalarıda alarak kalçamla kapıyı kapattım. Küf kokulu beş altı adımlık merdivenleri indim. Karşımda sokak lambasının altında ki Range Rover'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM
Fantasy"Ben nasıl bir kadınım?" Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, içine çekti. "Sen..." Düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Heyecanla cevabını beklemeye başladım. "Sen eli öpülecek kadınsın...Efsa." Beni tam kalbimin ortasından vurduğunu bilmeden bu c...