19.BÖLÜM: "MİLYON PROMİL MORFİN"

18.5K 719 23
                                    

Keyifli okumalar.

Zeynep Casalini-Duvar.
Sena Şener-Bak bana.

🍁

Sonbaharın hazin soğuğu doldururken içimi; içim iç değildi. Bir bulutun arkasından koşarak kopup gelen umutlarım yeltendiğinde yere kapaklanıyordu.
Küçük kız çocuğu gibi dizlerini kanıyordu. Ardından masumca dizlerini ellerinin iç kısmıyla temizleyip tekrar yelteniyordu. Sonuç yine aynıdı;

Dizleri kanadı.

Benimde dizlerim kanardı, bende kendim temizlerdim kanlı yaraları. Kan kokusunu boğazıma kadar hissederdim. Kan kokusundan iğrenenmemin sebepleri arasına giriyordu bu. Kan kokusu beni tutardı. Midemin kalktığını hissederdim. Şuan burası kan konuyordu. Hemde ne kan, kan gölü.

Halbuki sadece ruhum kanamıştı. Ruhumdan bu kadar kan çıkması normal miydi?

Her sefer olduğu gibi ruhumda hiç bilmediğim noktaları bulup çıkarıyordu. O noktalara parmağıyla baskı uygulayıp orayı kanatıyordu ve tuz basıyordu. Hemen sonra gelip o yaraları teker teker sarıyordu. Söyleyin nasıl tüm benliğimi yerlere sermeyeyim?
Güneşin doğdu. Tüm insanlık uyandı.

Bizim ruhumuz ise uyudu.

Gözlerimi etrafta gezdirmek istedim. Sonra vazgeçtim, Buket'in olduğu hiçbir yere göz gezdirmek istemediğimi fark ettim. Buket'i sevmiyordum. Kimsede sevdiremezdi. Eve gelene kadar tek kelime etmemiştim hâlâ daha konuşmuyordum. Konuşmak içimden gelmiyordu. Şeytanın konuşmamasından melek yararlanırdı; konuşurdu.

"Bu evdeki kasevet ne böyle? Çok gerilimli bir ortam. Elektirik akımları bana sıçrayacak diye korkuyorum."

Kaos.

Dört harften beslenmek isteyen bir akbabaydı Buket. Meleğin yancısı akbaba. Kimse ciddiye almadı Buket'i, Tan hariç.

"Buket yeri değil."

Akbaba gökyüzünde dolandırdığı bakışlarını üzerimden çekti. Tan'a cevap vermek istedim fakat ruhum bitikti, cevap vermedim.

"Bence tam yeri, ne burdaki elektirik akımı. Çakmak çaksam yanacaklar."

Haklıydı. Çakmak çaksa tutuşurduk. Tutuşmak ne kelime yanar çıkardık. Küllerimizi bulamazdılar. Şeytan kenardan kıs kıs gülerdi. Akbaba masum bir seyirci gibi izlerdi. Olaya dahil olmam gerektiğini fark ettim.

"Ayıptır sorması ama sorarım."

Sorardım.

"Niye geldiniz?"

Ceyhun ve Tan'ın bu ne diyor bakışları bana döndü. Emir Asaf başını kaldırmadı. Buket kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi.

"Ah tatlım evini fazla benimsemiş olabilirsin ama burası Emir'in evi."

Boş bakışlarımla baktım Buket'e.

"Uğraşma benimle Buket. Canını yakarım."

Kimse konuşmadı. Buket konuşmak istesede Tan tarafından susturuldu.
Rıfkı'nın paytak adımlarla içeriye girip ayaklarımın dibine gelmesini gülümseyerek izledim. Pamuk tarlası gibi beyaz tüyleri büyük bir aheng içindeydi. Yerimden doğrulup Rıfkı'yı kucağıma aldım. Ellerimi beyaz tüylerini ellerimle okşamaya başladım.

"Bu ne böyle? Pistir bu."

Daha fazla konuşmasına izin vermeden konuştum.

"Senden daha temiz."

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin