22.BÖLÜM: "MEZARLIKLAR ARASI ÇEKİM KUVVETİ"

15K 567 31
                                    

Keyifli okumalar.

Thurisaz-Endless.
Teoman-Çoban yıldızı.

🍷

Ölüm.

Basit kelime.

Beş harfe sığmış milyonlarca anı. Bir cesedin soğukluğunu aratmayan ellerim mezar taşına değmek istercesine yukarıya kalktı, eş zamanlı olarak ellerim aşağı indi.

Dokunamadım.

Cesaret edemedim.

Yapamadım.

Gözlerimi mezar taşının üzerindeki yazıda gezdirdim. Okumak için boğazıma dizilen iblisleri yutmam gerekliydi. Tekrar baktım, tekrar okuyamadım. Yıllar yılı büyüttüğüm sevginin yerlerde gezdiğini görmem demek yıkılmam demekti. Fakat yıkılmamıştım. Cidden ben neden yıkılmamıştım?

Paramparça bir beden daha ne kadar kırılsındı?

Kırılmasındı.

Zaten kırılamazdı.

Bakışlarım bir aslanın avına baktığı kadar keskindi. Mezar taşının soğuk olduğunu hissediyordum dediğim gibi bilmiyordum, hissediyordum. Gözlerim mezar taşındaki isimi okudu. Ardından sadece sustu.

Sustu.

Tükendi.

Bitti.

Mezar taşında isimi yazan kişiye baktım tekrar. Konduramadım bir yandan da kondurdum.

Mehmet Mercan/1975-2012.

Gözlerimin gördüğünden ruhum emin olamadı. Ardından soğuk şubat gününü hatırladı ve sustu. Bende sustum, suskunlar defterine bir kelime daha yazıldı. Gözlerimin görmediğini, zihinim hissetti. Bu duruma sadece gülmek istedim fakat gülemedim. Olduğum ortamı hatırladım. Yüzüme doğru firar eden uçları karamelin hazin tonunu taşıyan saçlarımı ellerimle geriye doğru attım. Ellerimi mezar taşına değdirdim.

Cennet ve cehennemin yer değiştirdiği boşluğa düşmüş cesetlerin teker teker çıkarıldığını hissettim. Olayların gerçekliğiyle birkez daha sarsıldım.

Mezar taşında adı yazan adam benim babamdı.

Küçükken şebeklikler yaparak eğlendiğim babam, her ağladığımda gözyaşlarımı silen babam. Reva mıydı? Değildi. Kör noktaların kalp gibi attı şu mezarlıkla ölmek istedim. Tüm gururum ayaklar altına alındı saniylerde benim kendi zihinimi kaybettiğimi hissettim. Hiç var olmamış olmayı diledim.

"Efsa, tüm acılarını kendime hapis etmek isterdim, ama bilirsin böyle birşey mümkün değil."

Sesinin sakinliği beni yerime çiviledi. Cümlelerindeki olgun merhamet benim ölüm sebebim oldu. Morga yatırılmış bir cesed artık tepki veremezdi ya, tam olarak o şekildeydim.

"Tüm acılarımı sana vermek istediğimi kim söyledi?"

Zekâma hayran kaldığım dakikardan geçiyordum. Zamanın yitik sesizliği bir insanı içine çekebilecek uzay boşluğunu hatırlatıyordu.

"Zihinin. Senin zihinin benim zihinime elmas kelepçelerle bağlı."

Zihinimin oynadığı oyunları bir kez bile kâle almadım. Ben zihinin okuyordum, zihinim bana nasıl oynaya bilirdi? Zihinim bile beni sevmiyordu.

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin