2.BÖLÜM: "CEVAPSIZ SORULAR"

44.4K 1.7K 1.3K
                                    

İyi okumalar az ama Sevgili okurlarım...

💦

Değer verdiğimiz kişiler az olurdu genelde.Siz kime değer verirdiniz? ya da insanlar kime değer verirdi?
Ailelerine,sevgililerine,arkadaşları-na bazen ise küçük bir oyuncağa Ben ise Rıfkı'ya çünkü benim değer verebileceğim ne ailem ne de sevgilim hatta arkadaşım bile yoktu.Karşımda bana kırmızı boğa görmüş gibi bakan bir Emir Asaf vardı.Hâlâ konuşamıyordum çünkü kendimi bildim bileli benim can dostumdu Rıfkı.

"Ş-Şey Rıfkı benim tavşanım ama dışarıda kaldı. "

Cevabını beklemeden dışarı koşmaya başladım pas tutmuş demir kapıyı tiz bir sesle açıp, çıplak ayaklarıma aldırmadan akşam tir tir titrediğim banka doğru yürümeye başladım. Ayaklarım alev alev yanıyordu. Ocak ayına göre ironikti bu durum.
Ayaklarımda korkunç derecede acı vardı.Bankın hemen yanında bavulum ve Rıfkı vardı,canım dostum benim.

Hemen kucağıma alıp sarıp sarmalamaya başladım.Çok fazla dışarda kalmamın doğru olmadığını varsayarak bavulumuda alıp eve doğru yürümeye başladım,kapı hâlâ açıktı demekki peşimden gelmemişti. Ayaklarım hâlâ buz gibiydi üstelik ayaklarım çamur olmuştu.Çamurlu ayaklarıma aldırmadan oturma odasına girdim. Şu eve geleli yirmidört saat bile olmamışken bu odanın sıcaklığını çok sevmiştim.Camın önünde sigara içiyordu,sadece sigarayla mı besleniyordu?Soğuk sesi beni düşüncelerimden ayıran şey olmuştu.

"O Pezevenk'i istemiyorum evimde."

Pezevenk?

Ama Rıfkı pezevenk değil ki. Rıfkı benim can dostum onu bırakamam.

"A-Ama ben onu bırakamam lütfen onu eve al."

Hâlâ bana arkası dönüktü camı açıp sigarayı dışarı attı ve bana döndü,

"Ben seni bile eve zor aldım onu neden alayım"

Haklı!

"Lütfen,istediğin herşeyi yaparım."

Hala bana nötr bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

"Tamam ama evi sen temizleyeceksin ayrıca o pasaklı ve iğrenç ayaklarınla yaptığın izleri temizle."

Kafamı sallayıp Rıfkı'yı şöminenin önüne bıraktım.Ağzımı açıp ondan mutfağa gitmek için izin alacaktım ki kurallar aklıma geldi.Küçük adımlarımla mutfağa yürümeye başladım,Buzdolabını açıp içinden birkaç tane marul alıp tabağa koydum diğer tabağada su koyup içeri geçtim.Tabakların ikisinide rıfkının önüne koyup.Onun yemesi izlemeye başladım.Ayaklarım hâlâ alev alev yanıyordu bu farklı bir histi.Herkes bilirdi bu hissi küçükken karda oyun oynayıp eve geldiğimizde sobanın başına geçip ellerimizi ısıtırken olan acı!
Bahsettiğim acı tam olarak buydu.
Rıfkı yemeğini bitirince ayağa kalkıp, Emir Asaf'a döndüm ama o bana değil yine dışarıya bakıyordu.
Düşüncelerini okumaya başladım ama bu çocuk cidden zekiydi.

Düşüncelerimden uzak dur!

Vay be sırf okumayayayım diye yaptığına bak. Pis herif!
Sanki inadına yapıyormuş gibi;

"Odam nerde?"

Kafasını bana çevirip,anlamaz bakışlar göndererek.

"Bana soru sorma demiştim,ayrıca o bavul ne?"

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin