42.BÖLÜM: "KIYAMETİN BAHŞEDİLMİŞ GÜNAHI"

7.3K 324 11
                                    

Keyifli okumalar.

Deniz Seki-Bu sevda bu şehre sığmaz.

🍷

Zihinime kan sıçradı. Her tarafımdan oluk oluk kan akarken bedenim bana bahşedilmiş günahlarla uğraşıyordu. Kıyametin günahı üzerime sıçradı.

Benim bedenim Asaf'ın bedeninde can bulmuşken nasıl olurda onsuz yaşardım?

Bu oyuna sokulan bedenler günahkârdı. Hoş tüm insanlar günahkârdı. Bir bıçağın kalbimin tam iki santim altına geçirildiğini hissettim. Kemiklerim bir birine kaynadı. Bel kemiğim, köprücük kemiğimle sevişti. Doğrulara sığındığımla yanlışlar bana sığınmak istemişti.

Ellerim kan çanağı.

Ruhum kan çanağı.

Beyaz elbisem kan çanağı.

Beyaz ruhum, siyah bir ruha karışmak için ant içmişti. Benim benim ona aitti. Ruhumu kanatan adam, yaralarımı sarıyordu. Her sardığı yaramda ona daha çok bağlanıyordum.

Gözleri gözlerimle kesişti. Acı bir fren sesi karıştı kanlı bedenine, benim  bedenimde kanla bezeliydi oysaki. Onun kanıyla bezenmişti vücudum. Onun kanı benim kanıma sığınmıştı. Eğer önüme geçmeseydi. Vurulan ben olacaktım. Kolu omuzuma dokundu.

Asaf yakıldı.

Herkesin bu tarafa koştuğunu fark ettim. Fark etme süreceğim yıkılmıştı. Düşünemiyordum. Asıl renkler hep sahiciydi, sahte renklerin aksine. Ellerim Asaf'ın omuzlarına tutulmuşken nasıl onu bırakabilirdim ki? Tan'ın Asaf'ı doğrultmaya çalıştığını fark ettim. Dedim ya fark etme duygumu yitirmiştim.

"Hassiktir!" Tan'ın kükreyişi beni kendime getirdi. "Kimdi onlar?"

Bilsek böyle durur muyduk? Asaf hâlâ ayaktaydı. Asaf koltuğa oturtulduğunda Tan yavaşca gömleğini üzerinden sıyırdı. Kolundan vurulmuştu.

"Sıyırmış."

Tan'ın söylediği cümle karşısında rahatlamam gerekirdi değil mi? Rahatlamadım. Asaf'ın kolundan oluk oluk akan kanlar benim ruhuma doluyordu.

"Efsa."

Söylenen kulak ardı edildi. Terli alnına dökülen saçları, avucuma ne kadar da yakışırdı. Dudakları, bir uçurumu andırıyordu. Kaşları kömürle çizilmiş gibi narindi. Teni kavruk bir kahverenginin kahvesine düşmüştü.

"Efsa." Sesi sakindi. Sakinliği beni hayata döndürmek için fazla sakindi. Ruhsuz bakışlarım üzerinde dolandı.

"Efsa, birşeyim yok." Zorlukla konuştu. "Hadi yanıma gel."

"Hastaneye gidelim."

İlk sözcüğüm dudaklarımdan çıktığında, itiraz etmedi. Tan'ın yardımıyla ayağa kalkarak yanımda belirdi.

"İyim." Fısıldayışı ne hoştu öyle.

"İyisin." Fısıldayışımı sadece o duydu.

Elbiseme sıçrayan  kanlara gözü kaydı.

"Üzülme. Üzülürsen, onları üzerim."

Üzüldüm.

Sırf onları üzsün diye üzüldüm.

Kıyamet'im.

Benim kıyamet'im.

🍷

Avuç dolu çığlığım ıssız gecelere karıştı. Sesiz sokak bir anda ışıklarımla aydınlandı. Çığlığım bir izleyici edasıyla kenarda oturup izledi. Bir kaplan edasına sarılmış bedenim, küçüktü. Uzaktan, çok izliyordum mutluluğu.

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin