Keyifli okumalar.
Mor ve Ötesi-Küçük Sevgilim.
🍷
Saçlarım karamelin en hazin tonu.
Balçıkla sıvanan hayallerim, balla tekrar hayata kavuştu. En ufak bir yağmurda erirdi. En ufak bir rüzgarda aşınırdı. Kabuk bağladığını zannettiğim yaralarım aslında kabuk bağlamamıştı. Elimi yaralarıma götürdüğümde kanadıklarını fark ettim. Benim kanım akıyordu. Benim hiç durmaksızsın akıyordu. Fark edemiyordum. Etmek zor oluyordu. Bilinen doğrulara sığınmış birliktelikler beni bitiriyordu.Kelebek vadisindeki keskin canavarlar bana ipek kumaştan elbiseler diktiler. Kabul etmem zordu. Kalbul etmem için akıl sağlığımı kaybetmem gerekliydi. Kıyamadığım hayaller uçuktu. Uçuk olamakla kalmıyor üzerime saldırıyorlardı. Bir avcının avını beklermiş gibi bekliyordu beni. Bundan rahatsız olmadım. Ondan korkmadım. Keskin acının hükmüne kapılıp çaresizce dolaştığım günlerde, neyin ne olduğunun farkında bile değildim.
Sesiz yüreklerin ardına sığınmış yüreği fakir insanlarla eş değerdi kimsesizlik.Yan koltukta uyuyan Asaf'ı izledim. Belkide ilk defa onu uyurken görüyordum. Ne kadar da güzeldi.
Bir kelebeğin ilüzyonuna şahitlik eden ruhu nede güzeldi. Gelmiş ve geçmişi bir birinden ayırt eden ecel. Bizim üzerimizde geziyordu. Gezmekle kalmıyor üzerimizde oyunlar oynuyordu. Alıştığım yokluğu her an yüzüme vurmak için tetikte bekliyordu. Asaf uykusunda bile masum değildi. Zira biz masum olmak için fazla şeytandık. Çatık kaşlarını düzeltmek istedim. Elimi yavaşca kaşlarına değdirip aşağıya çekmek ve düz hâle getirmek istedim. Fakat yapmadım, çünkü uyanmasını istemedim.Kolundaki kurşun yarasından oluk oluk akan kan, içimi deşiyordu. Buna katlanamıyordum. Uyusun istedim. Sabah olduğunda bana uyansın istedim. İsteklerim geçerli değildi fakat yinede istedim. Masum bir şekilde uyuması beni ona çeken şey miydi acaba? Değildi. Ben onu o olduğu için değil. Ben seviyordum. Basitti cümlem, anlam çıkarmak için defalarca okumaya gerek yoktu. Bakışlarım sakince üzerinde dolandı. Bitkin düşen yüreğine akan kan benimdi. Zira onu kanıda benimdi. Kim inkâr ederdi?
Yavaşca yanına yaklaşarak elimi pamuk tarlasını aratmayan saçlarını okşadım. Öyle güzedi ki buna katlanmak bile zordu. Ellerim yavaşca ellerinden ayrıldı. Göz kapaklarının titrediğini fark ettiğimde sakince ona baktım. Gözleri üzerimde dolandı. Benimde olduğu gibi.
"Ağrın var mı?"
"Var."
Ne bekliyordum? Yok demesini mi? Kurşun yarasıydı bu. Nasıl ağrı olmazdı ki?
"Ben senin ağrı çekmeni istemiyorum."
Ufak bir tebessüm etti.
"O zaman bana sarıl."
Sarıldım. Kollarımı boynuna dolayarak kokusunu içerime çektim. Ne de güzeldi. Bakışları keskin bir arazinin sulak topraklarına benziyordu. Ellerini belime yerleştirdi. Elleri cennet, kasıklarım vadi.
"Benimle gel."
Sorgulamadım. Sadece onun peşine takıldım. Yavaşca ayağa kalkarak odayı terk ettik. Merdivenleri ölüm yavaşlığıyla çıktık. Masalın keskin kokusu burnuma doldu. Bildiğim rüyalar kâbusa dönüştü. Çatı katının önünde durduğumuzda bakışlarım ona çevrildi.
"Neden buradayız?"
Cevap vermeden kapının koluna elini uzatarak açtı. Nitrazim'e açılan bu yola neden gelmiştik?
"Nitrazim'e mi gidiyoruz?"
Kafasını hayır anlamında salladı. Karşımda manzarası çok güzel bir orman vardı. Neden bu terası daha önce göstermemişti ki? Beyaz tüllerin uçuştuğu perdeler dikkatimi oldukça çekmişti. Terasın kapısını açarak beni dışarıya çıkardı. Soğuk değildi, fakat sıcakta değildi. Korkularımı sevdalarına iliklediğim benliği bana verilen en büyük nimetti. Yan tarafta bulunan koltuklara oturup beni yanına çekti.
"Yaşadıklarımızı hiç düşündün mü?"
Kafamı salladım.
"Bunların bir işaret olduğunu bil Efsa. Biz normal değiliz, biz normal bir insan gibi olamayız."
Biliyordum. Belkide bilmek istemeyeceğim son şeyi biliyordum. Korkunun ber taraf ettiği bedenim. Bi çare çıkmazlara sürükleniyordu. İtiraz etmek haddime bile değildi.
"Biliyorum Asaf."
"Bir şeyi de bilme."
Kahkaha atarak Asaf'a sarıldım.
"Biliyorsun Asaf biz normal değiliz. Bilmem çok doğal olur."
Elleriyle karamelin en hazin tonunu okşadı.
"Sen çok zekisin."
Tespitine hak verdim. Belkide vermedim.
"Zeki adamlara, zeki kadınlar yakışır."
Umuduma yenik düşen hayallerim ona sığındı. Onsuz olmaya sığındı. Benim ona sığındım gibi.
"Efsa!"
Dışarıdan gelen sesle beraber nutkum tutuldu. Gelmiş miydi? Nasıl gelirdi?
Kıyametim koptu.
Ellerim ellerine sığındı.
Gözlerim gözlerine.
Bataklığa bir menekşe düştü.
🍷
Bölüm nasıldı? Biliyorum kısa fakat çok hastayım.
Tüm sorular için ASKfm. (Link profilimde var.)
Sağlıcakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜLHEM
Fantasy"Ben nasıl bir kadınım?" Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, içine çekti. "Sen..." Düşünüyormuş gibi bir hali vardı. Heyecanla cevabını beklemeye başladım. "Sen eli öpülecek kadınsın...Efsa." Beni tam kalbimin ortasından vurduğunu bilmeden bu c...