33.BÖLÜM: "ŞEYTANIN KANI"

9.8K 404 15
                                    

Keyifli Okumalar.

Hüsnü Şenlendirici&Deniz Seki-Adaletsiz Seçim.
Low Roar-Patience.
Dark Piano Music-Vertigo.

Dark Piano Music-Vertigo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🍷

Yangın, küllenmezdi.

Kim görmüş yangının küllendiğini?
Küllense bile, hep içinde bir yerlerde yanık acısından beter bir acı çekmez miydi?

Çekerdi.

Uzun bir serüvene konuk olan bencilliğe tutkun insanlar birer birer etrafımızdan çekip gidiyordu geriye ise ben kalıyordum. Ya da kalmak zorunda kalıyordum. Verilen her telaşlı karar gün gelip bizden acısını çıkarıyordu. Siyah gözler, kahvelerlere sıcak çikolata tadı yakalıyordu.

Oysa ki sıcak çikolatadan nefret ederdim.

'Anne' kelimesi benim için bilinmezlikti. Böyle olması daha iyiydi, bir annenin olduğunu bilmek hayal kırıklığıydı. Ben annemi biliyordum fakat bildiğim kadar da bilmiyordum. Yüreğim yangınlar diyarıydı, gelen kalır ve gidemezdi. Zaten tek gelen Asaf'tı ve gitmiyordu.

Gidemezdi.

Gitmek için ölmem gerekliydi.

Bakışlarım annem dediğim kadın üzerinde gezindi.

Annem'di o.

Benim annem.

Biyolojik annem.

Neden burada resminin asılı olduğunu yaklaşık on beş dakikadır düşünüyordum. Annem'in resminin bu odaya ait olduğunu bu adama kim düşündürmüştü? Yılların bencilliği benim merhametsiz yüzüme yansıdı. Yavaşca fakat çok yavaşca kapıyı kapatıp aşağıya inmeye başladım. İçkinin sarhoş bıraktığı bedenim bir sigaranın sakinliğine bağlıydı. Durup dururken sevinen bedenim bir kurmacaydı, ellerin bilip benim bilmediğim dostluklar yüreğimde yıkılmıştı. Kim bilir kimin kimsesizliğinin bedelini taşıyordum.

Adımlarım fazla sakindi mervidenleri teker teker inerek son basamağa kadar geldim. Başımı kaldırarak birkaç saat önce oturduğum yere baktım; Asaf ve Aziz Kiraz hâlâ yoktu. Bu benim için daha iyiydi. Kalbim yenik sorulara mesken düşerken, Asaf'ı istedim. Bana sarılmasını, bana akıl vermesini, beni sevmesini çok istedim. Aramızda duvarların olduğunu bilmeme rağmen suskun benlikler hep suskundu. Bakışlarım tekrar deniz manzarasını buldu, denize tutkun bakışlarımın konsantrasyonunu adım sesleri bozdu. Arkadamki benden Asaf'tan başkası değildi. Olamazdı zaten. Kim cesaret ederdi bana yaklaşmaya?

Asaf elinin bir tanesini belime sararak kulağıma fısıldadı. "Dön Efsa. Eve dön, evimize dön."

Doğrular gerçekten doğru muydu?

Peki, güneş gerçekten gerçek miydi?

Ben, ben gerçekten masum muydum?

Al benliğimi, benim benliğim sana ait.

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin