23.BÖLÜM: "KABURGANIN MERHAMETİ"

13.9K 535 14
                                    

Keyifli okumalar.

Dolu kadehi ters tut-Belki.

Her saniye bir insanı düşünebilir misiniz?

Bilmem.

Çünkü; Daha önce her saniye bir insanı düşünmemiştim.

Fantastik bir döngüye gebe kalan ruhum çığlık çığlığa boğuluyordu, ve ben sadece izlemekle yetiniyordum. Sahiden bu nasıl döngüydü? İnsan topuluklarını sevmezdim, fazla aşağalayıcı bakarlardı. Tıpkı şu an olduğu gibi.
Karşımdaki insanlara baktım, hepsi bir açığımı kolluyordu sanki. Bu ev fazla çıkarcıydı, eğer bir çıkarları yoksa sizi umursamazdılar. Oyum hanım asaletli bir şekilde eşinin yanında oturuyordu, ses çıkarmıyordu fakat fazla kötü bakıyordu.

"Bari tanışalım değil mi?" Genç kıza çevirdim bakışlarımı. Masum bir güzelliği vardı, bu insanların bu güzelliği kirletmesini istemedim. Elini bana uzatıp devam etti.

"Ben Sinem, Emir Asaf'ın kardeşiyim."

Nazik bir şekilde cümlesini tamamladı. Kahverengi saçları beline kadar dökülüyordu. Gülümseyerek karşılık verdim. Oyum hanımın eşi olduğunu düşündüğüm adam kendini bana tanıttı.

"Arslan Demirkan, Asaf'ın babasıyım."

Demirkan'lar fazla havalıydı. Sinem'de olduğu gibi tekrar kafamı salladım. Geri kalan insanlar bana kendilerini tanımadılar, zira ben de tanıtmalarını istemedim. Tek istediğim bir an önce gitmekti. Merdivenlerden tüm asaletiyle inen Asaf'ın düşüncelerimi okuduğunu düşündüm. Uzun zamandır düşünce okumadığımı fark ettiğim saniyelerde Asaf yanımdaydı.

"Hadi Efsa."

Emrine uyarak ayağa kalktım. Oyum hanım yerinden doğrulmak istediği dakikalarda Asaf tek kelime etmeden çıkışa yürümeye başladı.
Bu nasıl bir adamdı böyle? Daha dakikalar öncesine kadar bana ailesine karşı patavatsızlık etmememi söylerken, şimdi ailesine tek bir kelime etmeden gidiyordu.

Bunun açıklaması neydi? Fazla sevgi mi? Sevgisizlik mi?

Hiçbiri.

Kaçak seviyordu.

Bir yandan onları çok seviyordu fakat göstermiyordu. Bir taraftan herkes bilsin istiyordu, öbür taraftan kimse bilmesin bende saklı kalsın istiyordu. Kör gözlere saplanmış bedenlerin haritası zihinimde bir şarkının nakaratlarını mırıldandı. Dilime dolanan şarkı ruhuma da dolansın istedim, çok takmadım. Zira ruhuma dolanmadı. Asaf'ın aralık bıraktığı kapıdan geçerek onu takip ettim.

Range Rover'a yaklaştığımız saniyeler de kendisini şöför koltuğuna attı. Emir Asaf'ın yerine yerleşmesiyle ben de yerime yerleştim. Bakışlarım Emir Asaf'la kesiştiğin de bana soruları yönelteceğini hissettim.

"Sana birşey sordular mı?"

Hissettiklerim de yanılmadım. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
Zihinimi meşgul eden kısa vadeli cümlelere göz gezdirmenin faydalarından yararlanan ruhum bedenimle bir ahenk içerisindeydi. Bu bir Türk kahvesinin yanında verilen lokum kadar uyumluydu. Kaburgalarımın verdiği isyan kendini belli ederken benim vucüdum, yan tarafımda ki bedene elektiriksel bir güçle bağlanmıştı.

Konuşmanın gereksiz olduğunu düşündüğüm dakikalarda; Emir Asaf'la konuşmak istedim. Bana baksın istedim, sevsin istedim.

Kaburgalarıma yapışan yoksunluk kadar feci bir uğraş üstünde çalışan zihinim, yeni bir şarkı keşfetmişcesine mutluydu.

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin