40.BÖLÜM: "İRİS"

7.6K 352 11
                                    

Keyifli okumalar.

Tuna Kiremitçi&Özge Fışkın-Bana sebepsin.
Bağzıları-Zaten kırılmış bir kızsın.
The Faray-Say when.

The Faray-Say when

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🍷

Kemiklerim kaynıyor. Bel kemiğim, köprücük kemiğime açtığı savaşta yenilmişti. Kemiklerim kaynıyor. iliklerim fütursuzca dolanıyor. Zehir dilim bir yılan edasıyla ortalıkla geziniyor. Bunun verdiği haz paha biçilemez. Kurak toprakların kesik nefesi beni ürkütecek bir güzelliğe sahipti. Okyanusa düşmüş bedenler küçük umutlara gebeydi. Fokur fokur kaynayan bedenim sinir hücrelerini kaybetmişti. Nefes alamıyorum. Nefes alamayacak kadar sinirliydim.

Nefesim kesik kesik solunurken, soğuk İstanbul kokusunu içerime çektim. Ciğerlerim koşulsuz şartsız bunu kabul ederken ses çıkarmaya gücüm yetmiyordu. Hava varla yok arasında gibiydi. Hava sıcak olsada az sonra yağmur başlayacak gibi duruyordu. Zira ne bekliyordum ki? Aralık ayının bitmesine iki gün kalmıştı. Bu aylarda sıcak bir hava beklemek aptallık olurdu. Arabanın sesiz sakin havası uçurum kadar sesizdi. Biz birbirimize katlıyorduk. Seviyorduk. Bunu ikimizde inkâr etmiyordu.

Kırık bir adamın yanına en çok ne yakışırdı? Kırık bir kız. Pekâlâ, bende kırık bir kızdım. O hâlde Asaf'ın yanına yakışıyordum. Başkaları Asaf'ın yanına dahi yakışamazdı. Güçleri yetmezdi. Arabanın virajı döndükten sonra durmasına anlam veremesemde, karşımda belirenler güzeldi. Asaf'ın arabadan inmesiyle beraber bende inerek onu takip ettim. Karşımızda İstanbul boğazı vardı. Bu manzaraya aşıktım. Asaf'ın elindeki biralar mutluktu sanki. Asaf'ın eli cennetti. Yavaşca ayağını karşımızdaki evin çatısına atarak tek hamlede çıktı. Elini bana uzatrak benimde çıkmamı bekledi.
Koşulsuzca eline tutunup çatıya çıktım.

"Burası çok güzel..."

Çatısında bulunduğumuz ev; Köprünün tam altındaydı. Çapraz bir şekilde tüm zerafetle önüme serilmişti. Çok eski bir ev olmasına rağmen gayet ilgi çekiciydi. Karşımda dünyaya ayak basmış asilzade duruyordu. Elimin ayağımın keskin bir şekilde titremesine izin veremeden, Asaf'ın beni çekmesiyle kiremitlerin üzerine kuruldum. İrisleri, irislerime odaklandı. O an hemen yan tarafıma baktığımdaki  asaleti düşünmedim. Sadece karşımdaki asilzadeyi düşündüm. Belirli noktalar hep gözüme çarpıyordu, bu adam hep gözüme çarpıyordu.

"Senden daha güzel olmaz."

Düşenlerimi yaktı.

Beni yaktı.

Kendisini yaktı.

Acının katmer katmer vücut bulmuş bedenim keskindi. Keskin olmak bize bahşedilmişti.

"Gönlümü mü almaya çalışıyorsun?" Gözlerimi kısarak ona baktım. "Çalışma. Zira çalışsanda o kızılla seviştiğini değiştirmez."

MÜLHEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin